tarkan'ın 90'lı yıllardaki sanatçı kimliğiyle alakalı, o zamandan bugüne değişimini inceleyen bir analizdir. yalnızca ilgilisine..
*
tarkan, 90'lı yıllarda çıkışını yapmış, tanınmış ve cok sevilmiş bir sanatçı idi. ve keşke hep 90'lı yıllarda olduğu gibi kalsaydı; o zamanlarda yaptığı kalitede şarkılar yapmaya devam etseydi; edebilseydi. yine şarkılarıyla alıp başka yerlere götürebilseydi. lakin şimdilerde yaptığı şarkılar dikkat çekme ve coşturma amacı güdülerek üretildiğinden, bir süre hit olup sonrasında unutulmaya mahkum olan, genellikle ikilemelerden oluşturulmuş garip şarkılar oluyor. kuzu kuzu, dudu dudu, pare pare, dedikodu dedikodu; vay anam vay, bik bik. bu şarkılara kötü demiyorum, lakin belirttiğim gibi bu şarkıların amacı sadece birkaç satış rekoru daha kırıp, kolay ezberlenecek şarkıları bi süreliğine de olsa insanların aklına kazımaktır. megastar sıfatını ancak böyle taşıyabilirsiniz zira. kimse şarkılarıyla ruha dokunan, ağlatan insanlara megastar demiyor bu ülkede.
90'lı yıllarda yaptığı şarkılar ise kalbe hitap ediyordu. insanın ruhuna işleyen şarkılardı. ha, açıp dinleyince hala ve yine işliyor tabi, o ayrı. ama sayılarının sınırlı olduğunu bilmek üzücü gerçekten.
türkiye'ye bir tane daha tarkan geleceğini hiç sanmıyorum. elbet benzerleri gelir ve çoğu da şu an yaptığı gibi şarkıları rahatlıkla üretebilir. ama 90'lı yıllarda yaptığı şarkılar gibi şarkıların geleceğini gerçekten sanmıyor ve üzülüyorum.
*
asla vardı mesela. bu şarkısıyla yavaştan tanınmaya ve sevilmeye başlamıştı. çok seven, biraz isyankar, biraz da aciz aşıkların kendilerini bulabileceği bir şarkı idi.
"asla, asla vazgeçemem senden asla
olamam ben sensiz, yapamam sevgisiz"
..
selam ver vardı mesela. büyük hata yapıp, sonrasında pişman olanların kendilerini bulabileceği bir şarkı idi.
"bana yine gül diyemem
beni yine sar diyemem
sevgimin hatrına birtanem
hiç olmazsa selam ver"
..
gitme vardı mesela. gurur kelimesinin anlamını aşkı sayesinde unutmuş bünyelerin kendilerini bulabileceği bir şarkı idi. acıtırdı.
dön bebeğim vardı mesela. terk edilmiş ve umutsuz bir bekleyiş içinde olanların kendilerini bulabileceği bir şarkı idi.
"sensiz gecelerin koynunda uyku girmez gözlerime
bu karanlıklar beni eritse de
vazgeçmem senden, aşkın alevinden"
..
unut beni vardı mesela. "nolur bırakma beni" diye yalvarmak isteyip de cesaret edemeyen; tam aksi sözler sarf edenlerin kendilerini bulabileceği bir şarkı idi.
"geç olmadan vazgeç bırak beni
ardına bile bakma git, unut beni"
..
ikimizin yerine vardı mesela. fedakar ve pişman aşıkların kendilerini bulabileceği bir şarkı idi.
"bana hediye bırak bütün kederleri
ben ağlarım ikimizin yerine"
..
kış güneşi vardı mesela. biten bir ilişkiye rağmen bitmeyecek bir özlemle sevenlerin kendilerini bulabileceği bir şarkı idi.
"yoruldum her bulduğumda kaybetmekten seni
kıyamete kadar kapattım kalbimi"
"hasret bana göre değil
özlemin içimde yine seni büyütür"
..
inci tanem vardı mesela. vedaların o acıtan halini en güzel anlatan şarkılardan biriydi. sonu olan ayrılıklar yaşayanların, kavuşma gününü iple çekenlerin şarkısıydı..
"vız gelir dağlar denizler yaban eller
sevmeye engel değil mesafeler
geçici bu ayrılık bir rüya farzet
sonunda zafer bizim olacak, sabret"
..
her nerdeysen vardı mesela. koşulsuz - şartsız - nedensiz - nasılsız sevenlerin kendilerini bulabileceği bir şarkı idi. ne olursa olsun idi.
"ama ben..
bekliyorum
ama yok..
yazmıyorsun
peki o zaman öyle olsun
kırılan kalbim olsun"
kıl oldum klibi hala gözlerimin önündedir. slip deri pantolonunun bi bacağında kıl oldum abi, diğer bacağında tarkan yazıyo. sanki ağda reklamı.ağda öncesi, ağda sonrası gibi.