apartman altlarında laleli bir eşliginde ip atlamaktır. ay savaşçısını izlemiş olmaktır belki.
kurşun kalemle uçlu kalem arasında bocalamak da olabilir,
seksenlerde çocuk olmaya imrenmek de..
sıcak saatler demek,ninja kaplumbağalar demek,1 nisan şakalarında sıraları ters çevirmek demek,önümüze gelene 1000 tekme demek,bir üstad olarak Rivaldo'yu ve frikiklerini hatırlamak demek,walkman'im oldu diye sevinmek demek,dinlemek için kasetçiye gidip kaset doldurtmak demek,sivrisinekler için pencerelere tel germek demek,akşamları misafirlerle 4 tekerlekli bisiklet kiralamak demek,monopoly'nin ilk çıktığı zamanlarda bütün parayı verip almak saatlerce oyunu bitirememek demek,tavlayı yeni öğrenmeye başlamak ondan öncede kız tavlası bilmek demek,show tv'nin logosunun eski logo olduğu zamanları hatırlamak demek,akşamları dışarı çıkıp külahta dondurmak yemek ve dondurmacının dakikalarca seni uğraştırıp bi türlü dondurmayı vermemesi demek,mart geldiğinde bahar temizliği yapmak demek,23 nisanda ellerde bayraklarla stadyuma yürümek demek,denizin kıyısında deniz gözlüğü ile yüz üstü yatıp her dalgada kıyıya vurmayı denizin altından izlemek demek,eve geldiğinde mayoyu çıkartırken taşların dökülmesi ve onları annenin temizlemesi demek,her adımında topuğunda kırmızı ışık yanan spor ayakkabıları demek,memoli kenan imirzalıoğlunun kartlarına para verip almak demek,okul başlamasından 1 hafta önce kitapların kaplanıp etiket yapıştırmak demek,gizli ve utangaç biçimde bakkala gidip bulvar gazetesi almak demek,sabahın köründe kalkıp saçların sadece önünü tarak ve su ile kaldırmak demek,oyuncakçılardan 15 metre mesafeli telsiz almak ve karşı apartmanda oturan arkadaşla irtibat kurmaya çalışmak ve pili az heralde diye köşeye atıp bir daha hiç ellememek demek,şirinler sakızlarını çiğniyip poster yapmak demek,nickelodeon tv nin sabahtan akşama kadarki yayın akışını izlemek,reklamların kısa olanlarını bilmek ve dizileri patlamış mısır yiyerek izlemek demek,titanic'i baş yapıt olarak görmek demek,pokemonu tam saat 17:00 da kaçırmadan izlemek demek,tasolarını biriktirmek demek...
valla içimi döktüm bir an için dahada devam ederim yani.
televole'nin başlayışını, spor programı olduğunu görmek, melih gümüşbıçak'ı bu yolla tanımak demektir. sıdıka'yı, ana kuzusu'nu, bizimkiler'i görmek, reklamlarla sağduyu'yu tanımaktır. telefonla katılınan yarışmaları izlemek, street fighter'ı, hugo'yu, tolga abi'yi bu yolla öğrenmektir. bıkmadan usanmadan tsubasa, power rangers, çılgın bediş görmektir. maske gördüğünde yüzüne takıp kendi etrafında dönerek yeşilleşmeye çalışmaktır, çizgi filmlerde karakter tutmak, o karakterin yerine geçmek, gerekirse karakteri için kavga etmektir. üç küçük ninja'da rocky olmaktır, karate kid, harika çocuk gibi filmlerin etkisiyle karate merağı duymaktır. sabahları hulk hogan'lı yarı çizgi, yarı gerçek programı görerek sarı dev noel baba'ya imrenmektir, 7'den 77'e programında barış abi ile şarkı söylemeyi istemek, çok sonraları barış abi'nin vefatını bir şubat tatili günü öğrenerek her şubatta bu anı anımsayarak üzülmektir. mega taso, dönen taso, televizyonlu taso* gibi kavramları tanımaktır.
turgut özal'a yapılan suikaste, özal'ın vefatına, tansu çiller'in, mesut yılmaz'ın, necmettin erbakan'ın başbakan olduğu yıllara tanıklık etmek, annenin o zamanlar yaptığı "kapanacağız" şakasını ciddiye alıp üzülmektir.
babaya sanal bebek alması için yalvarmak, her seferinde kızlara göre diye reddedilmektir, kazık kadar adam olmaya rağmen hayatta bir sanal bebek sahibi olamamanın eksikliğini duymaktır bazen.
televizyona atari bağlamak, oyun kaseti* takaslarına tanıklık etmektir. süper mario'yu sıfırlayan* büyüklere idol gözüyle bakmaktır kimi zaman. gameboylarda tetris oynamak, uzun gelmesi için alete yalvarmaktır. sokaklarda koşup oynayarak eğlenen, büyük bir kesimi bilgisayarın varlığından habersiz bir nesli temsil etmektir.
2000'li yıllarda yaşayan çocukların oyunlarının, eğlencelerinin bilgisayara endekslendiğini görüp üzülen bir neslin mensubu olmaktır.
O yıllardaki herşeyin, bir ömür boyunca hasretini çekmektir. Çünkü içten içe neye yakınsanız, ne olması gerekenden fazla hoşunuza gidiyorsa, bazı konulardaki çağrışımlar hangi film karesinden kaldıysa, bunların hepsi çocuklukta zihne kaydedilmiş karelerdir.
(bkz: gördüğü her türk filmini izlemek)
(bkz: modern talking dinlemek)*
(bkz: susam sokağı)
(bkz: hayat ağacı)
ve liste böyle uzar gider.*
yonca evcimikle 9, 15 vapuruna binmek,power rangers ta pembe olan hatun olmak..hep hugoyu arayıp tolga abiyle konuşmak istemek..uluabat gölünde veletlerle balık tutmak..4-5 yaşlarında çelik çomak oynamak..mustafa sandal tv ye çıkınca çılgın gibi bağırmak..hep hakan şükür gibi kocaya sahip olmayı arzulamak..tasolarım köküldüğü zaman ağlamak..ama genede sevmek pokemonları..gidimonlara hiç ısınamamak..
doğanın kirlenmesine sebep olan teknolojinin yeni yeni gelişmesinden dolayı kırlarda bayırlarda çayırlarda çocukluğu yaşayabilmek aynı zamanda 2 boyutlu oyunlara sahip atarilerle haşır neşir olarak teknolojinin nimetlerinden yararlanabilmek.aslında çocukluk dönemini en güzel yaşamış çocuklardır 90 ların çocukları.
okuldan eve gelip üstünü başını çıkarmadan tv karşısına geçip show tv yi açmak power rangersı izlemek,ertesi gün okulda dün izlediğin bölümdeki hareketleri tekrarlamak ,akabinde kafa göz yarmak.
susam sokağı,red kit gibi çizgi filmlerle büyümektir.şimdiki gibi tüm çocukuğunu bilgisayara bağımlı kalarak bilgisayarda ki sanal arkadaşları ile değilde sokakta toza toprağa bulanarak geçirmektir. koskaca bir ülkenin yokolacağının sinyallerini o zmanlarda baş gösteren körfez savaşı ile anlamaktır.2000 lerde çocuk olmakla kıyaslanamayacak kadar güzeldir 90 larda çocuk olmak .
ataride mario'yu tekrar tekrar oynamaktır, tsubasa ile heyecanlanmaktır, tom ve jerry'ye özgürce gülebilmektir, çılgın bediş'i kaçırmamaktır şimdi arkaya dönüp bakıldığında,pek çok saçma şeyi izlemek, 'nasıl yapabildim???' diye sorup durmaktır.
her şeye rağmen çok güzel anılardır,çoook...
mahalle arasında top oynamaktır.
mahalle esnafının 7 sülaleni tanıdığı dönemdir.
gross market, süper market kavramlarının çok da bilinmediği, kasap, bakkal, manav gibi mesleklerin hala var olduğu ve sevildiği dönemlerdir.
sokakların güvenli olduğu ölüm riskinin az olduğu günlerdir.
internette geçen zamanın telefon faturasına aynen yansıdığı dönemdir.
90larin başını kapsayan örneklerle:
-siyah beyaz ekran bilgisayar, 5 25 lik disketler
-et les garcons, full house, susam sokağı, muppet show, voltron, tsubasa ve taş devrinin frankentaş ailesiyle birlikte olduğu bölümleri izlemek
-şaşı bak şaşırlara bakmaya çalışmak ,
-ace of bace dinlemek,
-turbo,tipi tip kağıtlarını biriktirmek,
-bir kelime bir işlemde kağıt kalem alıp uğraşmak
ve özellikle yabancı şarkıları ezberlemeye çalışmak vardır ki fecidir.
kara melek, süper baba, bizimkiler, sıcak saatler, mahallenin muhtarları, tatlı kaçıklar izlemek, tek kanal döneminde olmamak, tsubasadaki; bayrağıyla her maça gelip bağıran kıza holigan muamelesi yapmaktır.türk popunun başlangıcına tanık olmaktır, serdar ortaç'ı japon sanmak, oynama şıkıdım şıkıdım demektir, susurluk'u ayranından, ırmağından önce olayıyla tanımaktır.olacak o kadar izlemektir.okan bayülgen'e anlam verememektir.futbolcu kartı biriktirmek, taso oynamaktır.power rangers izlemektir.tansu çiller'in kim olduğunu bilmemektir.sizinkiler okumak, yalvaç ural'ın bilmecelerini ezberlemektir.barış manço'yu sevmektir.
seksenlerin ortasında doğmuş birisi olarak 90ların başında çocuk olmak,
-comoddore 64 e kaset takıp sensible soccer oynayabilmek,
-kara kutu diye adlandırılan içinde 12348320857493857 oyun barındıran ateriden almak ama bu 12348320857493857 oyunun toplamda 6-7 oyunun türevleri olduğunu farketmek, yine de heyecanla oyuna devam etmek,
-uçak savaşı oyununu en çok sevip sürekli "fuel" yazısının ortasından geçmeye çalışmak,
-inter star'ın yayın hayatına başladığı gün ailece kanal aramak,
-farları açılıp kapanan mazda görüp kendini filmlerde gibi hissetmek,
- amiga 500 oynamak,
- bisiklet çeteleri kurmak ve bisikletle safari yapmak,
- nüfus sayımında sokağa cıkma yasağı varken ana caddede deliler gibi bisiklet sürmek,
- orta-kafa-gol, 9 ve 31 aylık oynamak,
- bizimkiler ve a takımı izlemek,
- scooby doo,casper,ninja kaplumabağalar,he-man,heidi,tsuba sa ve trt 1 deki pazar günü çizgi sinema izlemek,
- aqula vurusu yapmaya calısmak,
- deliler gibi meybuz yemek,
- mahalle macları yapmak,
- reha muhtarın haber spikerliğine şahit olmak,
- kara kutu ateriyle mahallenin gönlünü çalmak,
- babanın cebinden para araklayıp su tabancası almak,
- yanlıs hatırlamıyosam 1 litrelik kutu pepsiler vardı(yada 750 cc.) bayaa büyüktü ama, alır da içemezdik.göbeğimiz catlardı bitirene kadar.
- gazoz kapaklarının ortasına 2 delik acıp ip gecirerek fırfır yapmak,
- saklanmac ,7 kiremit oynamak,
- mahallenin küçük cocuklarını toplayıp cin çağırcaz diye korkutmak.
- street fighter 2, tumblepop, snow kuyruklarnda beklemek.
- kanal kapanırken istiklal marsı calınmasına şahit olmak.
vay bee özlemişim...