iki takımın futbolcularına uyku hapı ve müsil ilacı verilerek sahaya sürülmüşlerdir.
kah uyumuşlardır, kah sıçmışlardır. ara sıra birbirlerini iterek birşeyler yapmışlardır ama ne yaptıklarını ben anlamadım. anlayan varsa beri gelsin.
futbol topuna karşıda bir duygusal yakınlık hissetmişler ve ona hiç tekme atmamışlardır. sürekli el üstünde tutmuşlardır.
futbol tarihinde görüp görülecek en boktan maçlar arasına girmeyi başarabilmiş karşılaşmadır. aslında bunu başka bir kategoriye sokmak çünkü ortada maç yok. ne bir taktik anlayışı, ne hücum organizasyonu ne de bireysel yetenek. emre de atılmayı başardıktan sonra izlememeye karar verdim.
futbol artık biraz da şov işi. adamlar neden messi'ye, ronaldo'ya o kadar paraları döküyor? çünkü bu oyuncular tribünleri hareketlendiriyor. pascal nouma'yı günahım kadar sevmem ama bu işi nouma çok iyi yapıyordu. oynarsın 3 yersin, 4 yersin kimse bir şey demez. Baskı yaparsın, rakibini bunaltırsın iki kontraatak golüne kurban gidersin yine kimse bir şey demez. ama bu kadar kötü oynarsan, üstelik bir hazırlık haçında rakibine çift dalıp kırmızı yersen burada yolunda gitmeyen bir şeyler var demektir.
türk milli takımı bu havasıyla 80'li yıllara tekrar geri dönmüştür. kabul etsek de etmesek de bu mantıkla averaj takımı oluruz...
seyircinin bir ara; "bordo-mavi şampiyon trabzon" gibi bir şeyler zırvaladıkları maç olmuştur. bunun daha önce inönü'deki bir milli maçta beşiktaş'a ithafen yapıldığını da hatırlıyorum. hatta anonsçu, "beşiktaşııım oleey" diye bağıran taraftarların tezahüratlarını değiştirmeleri için, "milli takııım oleey" diye seslenmişti.
fenerbahçeliyim, ama bunu fenerbahçe taraftarı da yapsa aynı şekilde eleştirirdim, galatasaray taraftarı yapsa da. bir milli takım kültürünün oluşması lazım. maç boyunca elle tutulur kaç marş söylenmiş milli takımla ilgili? cevabı "0". evet, destekliyoruz iyi güzel de bu desteği biraz daha somutlaştırmak gerekmiyor mu?
bugün trabzonspor lehine yapılan tezahürat sırasında sahada, fenerlisi de galatasaraylısı da beşiktaşlısı da kayserilisi de vardı. onların ne hissettiğiyle ilgili bir fikri olan varsa beri gelsin. yoksa da "ben milli takımı destekliyorum" diyerek maçlara gitmesin.
emre'nin damga vurduğu karşılaşma olmuştur. "ben sporcunun zeki cevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim" demiş zamanında atatürk. türk milli takımının kaptanı da ahlaklı biri olsun isterdim, spora yakışan budur... bir hazırlık maçında, hiçbir stres yokken, bu kadar sinir nedendir, anlamak güç...
türk milli takımının kaptanı.. kore maçında bize yaşattıklarını taraflı tarafsız herkes görmüştür umarım, adamlara dost dedik, adamları misafir kabul eyledik dünyanın diğer tarafından ülkemize getirdik, emre bey de belli etti kendini yine, sonuçta eşek hoşaftan ne anlar ki..yaptıklarını tek tek ele almanın lüzmu yok,bence bir futbolcu hırslı olabilir ama hırçın asla..
bir de bunu takımın kaptanı yapıp koyuyorlar önümüze..emre'nin liderlik özellikleri hat safhada olabilir,
ancak bu gidişle emre'den milli takımın lideri değil olsa olsa çete lideri olur anca..
en basitinden hamit altıntop gibi bir futbolcuyu kaptan yapmak yerine neden böyle seçimler yapılır anlamış değilim.
şunu da unutmadan söylemeliyim ki, ne emre'ye düşmanım ne de hamit altıntop'un akrabasıyım.. eğri oturalım doğru konuşalım..
iyisine bakarsak, trabzon seyircisi dikkati çekiyor bence..
kös kös oturdular, evet. adam akıllı bir maç izlemeye gelmişler bu belliydi zaten..
hava yağmurluymuş umurlarında değildi, emreyi gereksiz hareketlerinden sonra yuhlamaları son derece önemliydi, 61. dakikada ayaklanıp zıplaşmaları kadar sempatik başka bir hareketleri olmamıştı, bir ara güney kore diye bağırmaları ise gerçekten harikaydı..
sonuçta dostluk maçıydı.. herkesin emeğine sağlık!
bu takımı bu batık halinden kim kurtaracak merak ediyorum. kurtuluşu varmı acaba oda ayrı mesele.
mesut bile kurtaramazdi be bu takımı o kadar alakasız oynuyorlar.
ilker yasin in sonunu bağlayamadığı saçma bir cümlede, kaka yaptığını anlayınca iki saniyelik bir duraklamadan sonra sanki az önce bişeyler anlatmaya çalışan benmişim gibi ani bir u dönüş ile ''evet şimdi topun başında hamit'' diye geçiştirdiği maç.
koreli eşimin tek tük kore ataklarında fazlasıyla heyecanlandığı ama bana çaktırmamaya çalıştığı uyduruk maçtır. bizim taraftarların sessiz oldukları tezine katılamıyorum. ama sıkıcı futbol ve korelilerin yanında uykuları gelmiş olabilir.
bilmeyenler için büdüt: koreli elemanlar genellikle maç boyunca dae--haaaan minguuuuuuuuuk (koreee) diye bağırırlar ve ardından da beş kez ellerini şaklatırlar. bundan daha ruhsuz bir tezahürat yoktur!
son derece zevkli bir maçtır. koşan, mücadele eden, ıssıran, dişleyen, dişini fırçalayan bir milli takım vardır sahada. zevksiz oluyor olması nın en büyük nedenleri 1) güney kore yi izlemek artık türk milletine zevk vermemektedir(götümüz kalktı ya!) 2) trübinler cansızdır. 3) hazırlık maçıdır. yensede yenilsede bi değişiklik olmayacaktır. kimse takım ın birbirine kaynaşmasını umursamamaktadır. ama sonra ''neden uyumlu oynayamıyoruz yeaa!'' denilmektedir.