yazarların ellerinde olsa üstün devlet madalyasıyla ödüllendirecekleri çocuk. ne olmuş ayakkabı boyacısı bir çocuk saygı duruşunda durduğu için.tek o mu durmuş yada ayakkabı boyacıları saygı duruşunda duramaz diye bir yasa var da ona mı isyan etmiş.siren sesini duyanların yüzde 80 i duruyor zaten önemi ne konunun bu kadar tamam helal olsun da bu kadar abartılmasın.
edit:boyacı çocuğun karşısında saygı duruşunda duran adamı niye kimse konuşmuyor?
ezan okunduğunda uzanıyorsam oturur duruma geliyorum, bacak bacak üstüne atmışsam toparlanıyorum. bir tür şartlı refleks bu.
10 Kasım saat 09:05'te siren sesini duyanların ayağa kalkıp saygı duruşuna geçmeleri de normaldir. olayı kavrayıp samimi olarak yapmaları da, etrafa uyup ister istemez yapmaları da...
abartmaya gerek yok. basit şeyler bunlar, çocuk isteyerek yapmışsa da iyidir, kamera görüp kafasını çalıştırmışsa da. kim, ne kaybetti ki olay oluyor?
her şeyi bıraktık, atatürk ve islam konusunda kısır döngüye kaptırdık, kaldık. bırakın artık ya bunları!
edindiğim bilgilere göre aykut kardeşimiz. bütün bayramlarda, dini günlerde, yılbaşında, 14 şubat ta, 23 nisan da, 19 mayıs ta, 1 mayıs ta 30 ağustosta, 29 ekim de saygı duruşunda bulunuyormuş.
ben mesela tam o sırada çok çok afedersin klozete oturmuştum. saatimin 09.05 olduğunu görünce hemen toparlandım, saygı duruşuna geçtim, bir dakika boyunca da zor da olsa yine çok çok afedersiniz defekasyonuma ara verdim tabi. yani sonuçta atatürk genciyiz hafız biz. öyle böyle bidiğin gibi değil yani.
cumhuriyet kurulalı kaç yıl olmuş, muasır medeniyetler seviyesini hedefleyen ülkede neden okula gitmediği sorgulanmayan çocuktur. doğrudur efendiler. siz hala genç nüfusa ayakkabı boyatın, sonra da saygı duruşunda bulundu diye sevinin.
** ayağa kalkmasına gerek olmayan ayakkabı boyacısıdır. zaten kendisi zorla ayağa kalkmıştır. gereksizdir...
bu ülkede kimse kimse için ayağa kalkmak zorunda değil. böyle bir şey yasalarda da yok kanunlarda da yok. şimdi adam başbakan gelse kalkmayacak mısın? diyor. kalkmak istemezsen kalkmazsın ve hiç bir polis de seni o nedenle nezarete alamaz. mahalle baskısı yüzünden kalkarsan kalkarsın, çünkü ortada bir sosyal yaptırım söz konusudur. bunu aşmış isen helal olsun.
öğretmene ayağa kalktık evet, işte o da zorla saygı öğretmeye çalışan bir milli eğitim sisteminin ürünü. öğretmene neden istemeyerek ayağa kalkacağım ben? kendim içimden gelerek kalksam olmaz mı?
hatta ayağa kalkmaya ne gerek var?
korkudan sıka sıka kalkıyordu diyen adam benim yerime cevap vermiş sağolsun. korkudan...
ama kendi adıma rahatım ve öğretmenlerim hiç bir zaman beni istemeyerek ayağa kaldırmadılar. hatta ben kalkmak istediğimde beni oturttular. kimiz ki biz? diyorlardı. haklılar sonuna kadar.
şimdi kime saygım vardır sizce?
ayağa kalkmadığım için dayak atan bir hoca mı? *
yoksa ayağa kalkmama rağmen oturtan bir hoca mı?
bunun ayrımını yapamayacak kadar iseniz cevap da yazmayayım artık...
güle güle öldüm.
bu çocuk şimdi saygısından dolayı mı kalktı sanıyorsunuz?
lan az aklınızı devşirin başınıza olm?
çocuk karşısında 90'lık ihtiyar dede durmuş ayakta, etrafta bir ton insan bekleşiyor çocuk da ayağa bu mahalle baskısından, ortamın sosyal yaptırımından ayağa kalktı tabi? belki de ihtiyar dede uyarmıştır "kalk ayağı ulan!!" diye..
kim bilir...
kime ne öğretiyorsunuz olm siz?
**ayağa kalkması gereksiz olan çocuktur. saygı ayağa kalkmak ile gösterilmez, bu öğretilmelidir...
saygılı olmanın kültürle veya eğitimle alakası olmadığını ispatlamış çocuktur. şu bir gerçektir ki, istediğin kadar iyi eğitim al, atatürk'ü seviorum de , ama asıl içinden geçen bunlar değilse sadece gösterişçiysen sadece kendini kandırırsın. oysa bu çocuk, çoğu kişinin dikkat bile etmeden yanından geçip gideceği bu çocuk, bir daha gazetelere haber bile olamayacak bu çocuk içindeki gerçek atatürk sevgisinden dolayı bu hareketi yapmıştır. işte ayakta alkışlanacak insan örneği budur.
ağzımı açıp şoka girmemi sağlamış zeki, kendini bilen bilinçli, kardeşimizdir. her gün neler görüyoruz, ayaklarında her gün farklı ayakkabı, parasıyla kişilik taslayan, altlarında son model marka araba, sokaklarda garip garip fink atan yapay sarışın dünyadan bir haber kızlar, daha niceleri...
bu çocuk mu hak ediyor üzerine zenne kıyafeti giyip dans etmeyi yoksa onlar mı ? her şeyin aslında kalpten geldiğine beni tekrar inandırmıştır, umutlarımı yeşertmiştir... öyle en pahalı okullarda okuyup, en güzel yemekleri yemek adam etmiyor insanları görüyoruz. daha çok şey yazardım ama şoku atlatıp geleceğim geri, söz sözlük..
o yollara düşüp de kaybolmamış bir genç. onun gibiler tiner çekip hırsızlık, gasp, adam öldürme gibi suçlar işlerken, kendisi tutunmuş hayata bir şekilde. valla helal olsun. inşallah her şey iyi gider bundan sonra kendisi için.
o duruşta bulunmamış olsaydı yanından geçerken suratına bakmayacakların, ne kadar yoksul olduğunu düşünmeyeceklerin bugün kahramanı olmuş yoksul gençtir.
elleri kara, yüreği aydınlık bir türk gencinin, hiç bir menfaat kaygısı gütmeden, yapması gerekeni yapmasıdır.
elleri tertemiz ama yürekleri kapkara bir güruhun ise, onca menfaat ve nemalanmaya rağmen, geçmişlerine sövmelerinin ne kadar büyük bir ayıp olduğunun da simgesidir aynı zamanda.
asil türk evladının, ellerine kara bulaştıran bu aciz güruha uzanıp, o karanlığı yüzlerine çalmasıdır aynı zamanda.
nafiledir aynı zamanda. kapkara zihinlerinden, aydınlık yürekleri görmeleri de anlamaları da mümkün değildir.
hakedene kara çalmıştır zonguldaklı, aydın yürekli gencimiz, helal olsun.
ailesinde ya da yaşadığı çevrede sağcı - solcu çatışmalarının etkisinde kalmayan bi' insanın yaptığı anlamlı bir harekettir.
evet, böyleleri hem atatürk'e saygı duyar, türklüğüyle övünür. hem de kazandığı parayı cebine atarken "allah'a şükür bugünkü kazancımızı çıkarttık." der. çoğu kişinin ders alması gerekir aslında.
alnından öpülmesi gereken vatandaştır. atasının şahsında onunla beraber tüm bu mücadeleyi verip ebediyete intikal eden dedelerinin huzurunda saygı duruşunda durmaktadır.
saygı duruşunda bulunmadan önce kimsenin aklına gelmeyen, ancak saygı duruşunda bulunduğunda okutulan ayakkabı boyacısıdır.
her şey iyi güzel de, bu durum beni hem güldürüyor hem ağlatıyor. nasıl bir mantık bu yahu? saat 9'u 5 geçe saygı duruşunda bulunmak bir lütuf mudur yani? senede 1 dakika yahu, 1 dakika... efendi gibi hazır ola geçip atatürk'ü düşünmek bu kadar büyük bir lütuf mu? bunu zaten herkesin yapması gerekmez mi?
bu çocuğun okuması beni tabi ki sevindirir, söylediğim yanlış anlaşılmasın. benim anlamadığım nokta, saygı duruşunda bulunan kimsenin böylesine yüceltilmeye çalışılması. o an binlerce hatta milyonlarca insan saygı duruşundaydı. kimin neyi bırakıp saygı duruşunda bulunduğunu, saygı duruşu sırasında açlıktan midesi ağrıyan kaç insan olduğunu hanginiz bilecek? kaçınız saygı duruşunda bulundu diye bu insanlara eğitim, yemek verecek?
ps: atatürk'ü büyük bir devlet adamı olarak görüyorum ve kendisine bu yüzden saygı duyuyorum. atatürkçü değilim. atatürk'ten nefret edenleri de, atatürk'e tapanları da, 10 kasım'da facebook avatarına atatürk fotoğrafı koyup da poker masalarında gezinen acayip insanları da sevmiyorum. hehe.
ve edit, aykut'u bilmiyorum ama türkiye'ye bu tip olayları abartan, sağda solda "atam izindeyiz!" diye bağıran fakat ülkesi için hiçbir şey yapmayan insanlar kesinlikle lazım değil. merak etmeyin, türkiye üniversitelere türbanla girilebildiği için islam devleti olmuyor. ya da birisi saygı duruşunda bulunduğu için süper güç olmuyor. "atatürk süperdi" demek yerine onun "yapın" dediklerini yapsaydınız, o çocuk ayakkabı boyacısı olmazdı zaten.
heyooo, koşun lan, ihracat artmış çocuk saygı duruşunda ayağa kalkınca.