Egitim sistemimizin yanlisligini gozler onune seren durumlardan yalnizca biri.
Bu durumu anlatabilmek icin yirtiniyoruz ama ne fayda.
Ne milli egitim'e yapilan basvurular ne de basbakanlik'tan tek cevap yok.
Eger sen ogretmeninin eline kilavuz kitap verip "buyur hocam ders senin, al kitabini gir 40 dk ne yaparsan yap. arada bana plan hazirla, ogrencilere de yazili tamamdir." Dersen o ogretmen girer derse acar kilavuz kitabini orada ne yaziyorsa yapar ogrenci istekliyse bir seyler kapar degilse ders gecer gider.
Bu isin bir boyutu. Diger ve onemli kisim ise sinavlar.
Turkiye'de egitim sistemi nasil donuyor?
Sinavlarla.
Ortaokulda sinav var.
Sinav hangi dersleri kapsiyor malum.
Neden ogrenci ingilizceye asilsin?
Lisede de sinav var.
Peki ya sinav hangi dersleri kapsiyor?
Ayni dersler.
Bu durumda tamamen sinavlara kanalize olmus bir ogrencinin okuldaki ingilizce dersine onem vermesini ya da ogretmenin ciddi ogretme cabasina girmesini kim bekleyebilir ki?
Test usûlu yapilan sinavlara okullarda yazili yaparak ogrenci hazirladigini sanan bir sistemin ogrencilerinden de ogretmenlerinden de cok sey bekliyorsunuz.
Okuldaki matematik ogretmeninin bile "konuyu anlamadim hocam." Diyen ogrenciye "git dershanedeki ogretmenin anlatsin." Dedigi bir sistemden bahsediyoruz ya hu!
Not: isini hakkiyla yapan devlet okulu ogretmenleri alinmasin lutfen.
Öğretmeye bile çalışmayan sistemdir, şaka falan yapmıyorum anadolu, fen ve sosyal bilimler liseleri dışında ingilizce dersi işlenmez bile, saydıklarımda da iyi bir öğretmen yoksa kimse bir bok anlamaz öylesine anlatılmış olur ayrıca ders anlatan tüm öğretmenler devletin kitabı dışında kitap aldırırlar devlet nedense bir türlü bi sike derman olabilecek bir kitap yazamaz.
9 senede ingilizce öğrenemeyen malların avuntusudur. ulan her şeyin suçlusu sistem zaten. çıkıp ben malın önde gideniyim ve benden bir bok olmayacak, diyen yok.
sadece yabanci dil ile ilgili bir sorun degildir kanimca. egitim sisteminde ki yamukluk ve egitilen ögrenciye verilen hedefin gereksizliginden kaynakli bir problemdir.hakli olarak lanet edilen fakat lokal bakilan durumu acmak gerekir.
evvela egitim sistemi ne halde? dünya devletlerinde ilk orta özellikle lise, ögrencinin yetenegi oldugu alana kanalize ederek vasifli bireyler yetistirmekle mesgulken,bizim sistemimizde ki yegane amac, yazililardan iyi not alayim,diploma notu yükselsin,üniversite sinavinda da iyi bi puan alirsam sikmisim müfredatini seklindedir.
ögrencinin amaci yok, tek hedef iyi bir puan alip üniversiteye kapak atmak.sinavlara bakiiyorsun abicim,lgs,lys,kpss,dgs ivir zivir.calisanlar bilir sadece ama sadece gereksiz bilgiler toplulugunu ezberletip kutucuk doldurmaktan ibaret.gercekte ise yarayacak vasifli olabilecek beyinleri öyle bir doldurup öyle bi karistiriyorsun ki ingilizce ye sira gelene kadar hey yavrum hey.
hani o burun kivirdiginiz hindistan var ya! heh orada liseden mezun olan bilgisayar bölümü teknikerleri,senin burada lisans mezunu bilgisayar mühendislerinden daha yüksek performansli. elin alman'i hindistan li bir lise mezununu tercih edebiliyor. neden ?
hintce aksanlida olsa ingilizceyi parcalamis herif. sen gelmissin 30 küsür yasina damizlik kategorisine girmissin adam 20 yasinda.
sen daha ugras ay em,yuu are fak mak...
Haftada 2 saatle ne olacakki? Ne bekliyorduk?. Hoca geliyor defteri dolduruyor tahtayı sildiriyor gidiyor 10 dakika zaten. Derslerin çoğu gırgır makara geçiyor. Dersde de Türkçe konuşuluyor zaten. Verim olmuyor böyle olunca.
16 senede hiçbir şey öğretemeyen sisteme, yalnızca ingilizce üzerinden yüklenen yazar isyanı. sistem budur; vaktinizi öldürür, elle tutulur hiçbir şey kazanamazsınız.
9 senede tarih de öğretemeyen sistemdir. nerede işe yaramayan öğretmen, devlet okuluna doluşmuştur. etkili öğretme teknikleri ilgilerini çekmez. ne zaman paradan haber verirsin, o zaman öğrenirsin ingilizceyi. ayem so sori.
oturup adam akıllı ders çalışmayan tembel söylemidir. doğu da sadece kitaptan çalışarak dil sınavını hoplatan bebeler varken bizim liseli ergenlerin saçma şikayetidir. tabi ki eğitim sisteminde de büyük ve yıllardır standarta oturmayan saçma bir deneme yanılma yolu izleniyor lakin azimle sıçan taşı bile deler arkadaş. oturup ders çalışmak daha çok çalışmak lazım.
yabancı dil öğretiminde sarmal yaklaşım modeli uygulanır. bu modele göre konular ilerleyerek gider, ancak önceki konularla bağlantı kurulabilir, tekrar bahsedilebilir. ama bizim sistemde aynı konular aynı oranda ve nitelikte( kalitesizlikte) işlenmeye devam ediyor.
öğretmen arkadaşlarımın suçu yok yalnız , suçlamayın onları . onlar da muzdarip bu konuda. köreliyoruz diyorlar, haklılar. sistemin sıfatına ben de sıçam gardaş.
haklı bir yazar beyanı. eğitim sisteminin bu kadar ezbere dayalı olduğu başka bir ülke yoktur sanırım. ezber yerine mantığın ön planda olduğu beyin köreltmeyen bir eğitim sistemi olsaydı bu ülkede sadece ingilizceyi değil başka şeyleri de çok güzel bir şekilde öğrenebilirdik hepimiz de. fakat bu durumdan sadece eğitim sistemini suçlamak da yanlış. tamam eğitim sistemimiz tamamen ezbere dayalı ama uygulayıcılar da önemli. ve bu uygulayıcılar bizlere doğru düzgün bir eğitim vermek yerine sadece müfredatı uygulayıp ders kitaplarını bitirmeyi amaçlayan bir eğitim tarzını seçtiler.
söyleyen kişiye göre hak verilmesi düşünülecek söz. zira 9 sene ingilizce okuyup "my name is ahmet mehmet" lafından ileri gidemeyen süzmenin bir lafıysa bu, üzülmeyin ama sistem sizden daha haklı. bu lanet olası sisteme rağmen ingilizce'yi ilerletmek için urfa'ya oxford yapılması gerekmiyor.
katıldığım önermedir. bu sistem ve düzen türkiye'de hiç gelişmemiştir. çünkü öğretmen ingilizce bilmemektedir. inanmıyorsanız alın yanınıza bir iyi ingilizce bilen gidin ingilizce öğretmeni bulun bir tane devlet okulunda. bakın bakalım konuşacak mı? denemesi bedava. hangi okul olursa olsun. ilköğretime gidin bakın. ingilizcem ileri derecededir. inanmıyorsanız deneyebiliriz. okulu siz seçin.
yeni nesil ingilizce öğretmenlerini hariç tutarak söylüyorum ki, biz seksenler kuşağının öğretmenleri ingilizce bilmemekteydi ve ingilizce konuşamıyorlardı. anadolu lisesini bırakıp normal liseye döndüğümde daha iyi anladım bunu. öğretmenler kalıplaşmış yapıları robot gibi yazarlar tahtaya , sonra on kelime verip evde bunları beşer defa yazın deyip konuyu kapatırlar. ders anlatırken de tonla hata yapardı ,nadrende olsa kibarca itiraz ettiğim zaman yanlışlarında ısrar ederlerdi.
başka bir sebep ise yetersiz ve saçma ders kitaplarıydı. lets speak english isimli resinlerdeki herkesin yeşil kazaklı oldugu saman kağıt ing. ders kitabı bir nesli ingilizceden soğutmuştur.
üçüncü sebep ise yine öğretmen faktörüyle ilgilidir. ek ders ücreti verilmek istenen din veya matematik hocasina ing. verilir ki bu öğretmenler ellerindeki tüm cevaplarin hazir yazili oldugu ders kitabi olmadan ders işleyemez tonla kural ve telaffuz hatası yaparlar.
son olarak gerçek şudur, yabancı dil interaktif öğrenilir, kurallar ve kelimeler direkt olara öğretilmek yerine örneklerle kullanım esnasında öğrenilir. öğrenen kişi bu dili günlük hayatına yaymalıdır. en azından haftada bir yabancı bir gazete alıp bir hafta boyunca onu hatim etmelidir. çünkü gazete sosyal ingilizceye çok yararlıdır. ingilizce çıkan türk gazeteleri tercih edilmelidir çünkü okuduğun kaynak ilgi alanina hitap ederse beyniniz daha kolay algilar. blgi icerikli oldugu icin bu yaziyi kaç kişi okur bilmem ama bir köşede dursun efenim saygılar.
Her sene ilk konular aynıdır. Simple present tense. Kitaplar desen ayrı bir yetersiz her karesi çoluk çocuk resim dolu nasıl öğrenilir ki bu şartlarda.
umursamaz ogrencilerin de sucu yok degil. hazirlik okuyan bir ogrenci istedigi taktirde o sene ogrenir. gerisi artik filmlerle filan pekistirmek onun elindedir. yine de 3 ay ingilterede kalinsa daha etkili olur.
öğrencilerle hiç alakası olmayan durumdur. 30 kişilik sınıfta çatır çatır ingilizce konuşan kişi sayısı max 2 oluyor. türk eğitim sisteminin rezil durumda olduğunu anlatan yegane örneklerden biridir.