maruz kalmadan, sözlük parçalamadan, grammar i siktiredip konuşmaya odaklanmadan kıçına usb ile de girseler "sixteen" sene de geçse öğrenemezsin !
alternatif rumuz: inglicce öğretmeni.
ali ile ayşe nin konuşması aracılığıyla açıklanabilir:
ali: my name is ali. what is your name?
ayşe: i am student. what is your job?
ali: i am from turkey. where are you from?
ayşe: i am eighteen years old. how old are you?
... devam eden bu konuşma gibi bir süreçtir.
her sene sil baştan aynı şeyleri ezberleten sistemin ürünüdür, ilkokulu hadi geçiyorum ama lisede 4 sene boyunca aynı şeyleri ısıtıp ısıtıp öğrencinin önüne getiriyorlar. sanırsın ingilizce ondan ibaret. grammer'i zenginleştirir lakin o pastanın en küçük dilimidir.
Sistemi yapanlar ve sistemi destekleyenler işlerine gelince "one minute"'yi adı gibi bilirler.Sorsan bundan önce ne biliyordun sadece "yes, no, are you kola, are you disko" der.
sistem değildir. Ortaokulda iken bizim ingilizce derslerine din kültürü hocası giriyordu.
teneffüste bilen iki arkadaş ona anlatırdı derste de hoca bize anlatmaya çalışırdı.
neden? ingilizce öğretmeni hamile kaldı gitti. devlet yeni hoca tayin edemedi.
Ha sonra aynı din kültürü hocası beden dersine de girmeye başlamıştı.
kızlara voleybol erkeklere futbol topunu verir defteri imzalar giderdi.
ingilizce öğretemeyen bir sistem demek çok hatalı olur zira dil iki yönlü iletişimle daha da verimlilik kazanan bir araçtır. Ben sana dayasam inputu sende o beklenen outputu ortaya koyacak istek şevk olmadıkça ne fayda. Ayrıca dil konusunda listening ve speaking ağırlıklı olmakla birlikte dört beceriyi de kapsayacak bir sınav türü olsaydı belki o zaman i go you go we go'dan öteye geçebilirdik.
dışa kapalı, ders geçmeye odaklı bir öğretmenlik eğitimi alan öğretmenler de aynı şekilde kısıtlı pratik imkanıyla öğretmen oluyor, dolayısıyla sınıfta özgüven sıkıntısıyla saat dolduruyor ve ezberlerden ibaret müfredat yüzünden de verimli olamıyorlar. Bir dil en iyi başka bir ülkede zorluk çekilerek öğrenilir.
12 tane zamanın hepsini öğretmeye kalkan sistemdir.
yakın geçmişte olup gelecekte etkisi devam eden bitmeye de yaklaşmış ancak tam olarak da bitmemiş durumlarda bu tense kullanılır diye açıklama yaparsan değil 9 senede 90 senede de öğretemezsin.
sistem değil yanlış olan öğretme metedolojisi yanlıştır efendim.
geçmiş zaman, gazetede çıkmıştı haber; ingilizce öğretmenleri bir turla yurtdışına gidiyor geziye. çıkan bir anlaşmazlıkta "ingilizce-türkçe tercüman" bulup hallediyorlar mevzuyu.
kendini eğiten, işinin hakkını verenleri tenzih ederim ama bu memlekette, bir kez bile yurtdışına çıkmamış, tek bir yabancıyla diyaloğa geçmemiş insanları lisan öğretmeni yapıyorlar. sıkıntı buradan başlıyor. yetersiz müfredat, tembel öğrenci vs. daha sonra gelir.
system berbart haftalık ders sayısı yetersiz.haftada 2 saat dil dersi ile ne öğrenilir sonraki derse kadar gördüğünü bile unutursun. ve dil eğitimi sadece sınıfta 2-3 kelime yazıp ezberlemekten geçmiyor maalsef. anadaolu liselerimiz bu konuda daha iyidirler 3 sene aldığın eğitimi univ de bile bulamazsın.
gidin bi belçikaya, hollandaya, iskandinavyaya. herkes anadili gibi ingilizce konuşur. hepsi ingilizceyi okullarda öğrenmişlerdir. bizde de okullarda ingilizce var. herkese sorsan az da olsa ingilizce bilir. ama adını söyler ancak zar zor.
Türkiye'de ingilizce öğrenilememesinin iki sebebi vardır. Birincisi ülkemiz ve milletimiz tarihi boyunca hiçbir zaman bir ingiliz sömürgesi olmamıştır. Bugün iyi derecede ingilizce konuşulan; Hindistan, Bangladeş, Ortadoğu ülkeleri, Çin vs uzun yıllar ingiliz valiler tarafından yönetilmiş ülkelerdir. Kültürel emperyalizm bu gibi topraklarda iliklere kadar işlenmiştir. Bugün UK'de yaşayan ve bu ülkelerden gelen ingiliz vatandaşları, en has British'ten bile Briton'dur. Meselenin ikinci sebebi ise Türkçenin Avrupa dillerinden ve tabi ingilizceden çok uzak bir dil ailesine mensup olmasıdır. Söz dizimi, kelime kadrosu, dil mantığı tamamen farklıdır. Aynı dil ailesine mensup olmaları hasebiyle bolca ortak noktaları olduğundan mütevellit, bir iranlı, Alman, Hindu, Fransız, italyan vs ingilizceyi çok daha kolay öğrenebilmektedir. Özetle bir ülkede ingilizce çok iyi konuşuluyorsa ve o ülke Avrupa'da değilse, ya ingilizler tarafından kurulmuş; yahut sömürülmüştür.