12 tane zamanın hepsini öğretmeye kalkan sistemdir.
yakın geçmişte olup gelecekte etkisi devam eden bitmeye de yaklaşmış ancak tam olarak da bitmemiş durumlarda bu tense kullanılır diye açıklama yaparsan değil 9 senede 90 senede de öğretemezsin.
sistem değil yanlış olan öğretme metedolojisi yanlıştır efendim.
dışa kapalı, ders geçmeye odaklı bir öğretmenlik eğitimi alan öğretmenler de aynı şekilde kısıtlı pratik imkanıyla öğretmen oluyor, dolayısıyla sınıfta özgüven sıkıntısıyla saat dolduruyor ve ezberlerden ibaret müfredat yüzünden de verimli olamıyorlar. Bir dil en iyi başka bir ülkede zorluk çekilerek öğrenilir.
ingilizce öğretemeyen bir sistem demek çok hatalı olur zira dil iki yönlü iletişimle daha da verimlilik kazanan bir araçtır. Ben sana dayasam inputu sende o beklenen outputu ortaya koyacak istek şevk olmadıkça ne fayda. Ayrıca dil konusunda listening ve speaking ağırlıklı olmakla birlikte dört beceriyi de kapsayacak bir sınav türü olsaydı belki o zaman i go you go we go'dan öteye geçebilirdik.
sistem değildir. Ortaokulda iken bizim ingilizce derslerine din kültürü hocası giriyordu.
teneffüste bilen iki arkadaş ona anlatırdı derste de hoca bize anlatmaya çalışırdı.
neden? ingilizce öğretmeni hamile kaldı gitti. devlet yeni hoca tayin edemedi.
Ha sonra aynı din kültürü hocası beden dersine de girmeye başlamıştı.
kızlara voleybol erkeklere futbol topunu verir defteri imzalar giderdi.
Sistemi yapanlar ve sistemi destekleyenler işlerine gelince "one minute"'yi adı gibi bilirler.Sorsan bundan önce ne biliyordun sadece "yes, no, are you kola, are you disko" der.
her sene sil baştan aynı şeyleri ezberleten sistemin ürünüdür, ilkokulu hadi geçiyorum ama lisede 4 sene boyunca aynı şeyleri ısıtıp ısıtıp öğrencinin önüne getiriyorlar. sanırsın ingilizce ondan ibaret. grammer'i zenginleştirir lakin o pastanın en küçük dilimidir.
ali ile ayşe nin konuşması aracılığıyla açıklanabilir:
ali: my name is ali. what is your name?
ayşe: i am student. what is your job?
ali: i am from turkey. where are you from?
ayşe: i am eighteen years old. how old are you?
... devam eden bu konuşma gibi bir süreçtir.
maruz kalmadan, sözlük parçalamadan, grammar i siktiredip konuşmaya odaklanmadan kıçına usb ile de girseler "sixteen" sene de geçse öğrenemezsin !
alternatif rumuz: inglicce öğretmeni.
bence okulda tüm cümleler present tense ile kullanılmalı. adam adını sormaktan aciz, perfect tense'lerle cümle kurdurmaya çalışıyorsun. dili anlamak ve konuşmak için en önemli şey kelime bilgisi.
tabi, suç tamamen sistemde değil. ilgisiz öğrenci, gereksiz müfredat, yetersiz öğretmen ve dandik müfredat birleştiği zaman voltranı oluşturmayı başarıyorlar. yahu bana ortaokulda tarım tersi verdiler. cins hocadan aldığım dersi geçebilmek için limona nasıl aşı yapılır onu ezberlemiştim. daha ötesi var mı ?
sadece ingilizceyi öğretememiş olsa hadi yine neyse diyebileceğimiz sistemdir. coğrafyayı kpss çalışırken oturttum, tarih hala sallantı da, matematik desen bakkal amcadan hallice.*
semtimdeki en iyi ilk okula gitmiş , iyi bir anadolu lisesi okumuş biri olmama rağmen üniversite son sınıfta oturup ingilzceyi a2 den öğrenmeye çabalamama sebep olan sistem.