mustafa denizli'nin fenerbahçe karşılaşmasından büyük dersler çıkarıp gerek ilk 11, gerek diziliş, gerek taktik, gerek oyuncu değişiklikleriyle büyük dersler çıkardığını gördüğümüz karşılaşmadır.
iddia ediyorum, bu maçta çıkan 11 fenerbahçe karşısına çıkasydı, fenerbahçe'yi yenerdi bu takım. bir kere cisse genel anlamda beğenilmese de mevcut kadro'da ernst'e eşlik edecek tek adam, gökhan zan adlı sakar kadroda yok, toraman-sivok gibi savunmada en yüksek verim aldığın bir tandem ve büyük değişim.
ha bana kalsa maça delgado'yu keser direkt tello ile başlardım ama neyse. zira ilk golde verdiği pas dışında yoktu eleman.
maça olabildiğince sakin başladı beşiktaş, sivas'ın ilk 20 dakikada 2-0 geriye düşmüş olmasına rağmen şuursuzca saldırıp golü bulmak için acele etmedi, delgado'nun maç içinde hatta 3-4 maçtır tek olumlu hareketiyle takımın 1-0 öne geçmesinde fayda sağladı, maçın en iştahlı adamı holosko da iyi koşup, çok iyi yere çok iyi şekilde vurunca 1-0 öne geçminin keyfi geliyordu. bu arada hafta arasında 3-5 kendisini köşe yazarı zanneden düdük holosko'nun sprinter olmadığını iddia etmekteydi. holosko'nun o koşuyu attıktan sonra ağlara giren top onlara da girsin. arkasından yusuf'un direkten dönen topu, yine yusuf'un delgado'ya "bu takımın 10 numarası benim" dercesine bobo'ya verdiği pasla maçın ilk yarıda kopması işten değildi. soyunma odasına 1-0 gitmek önemliydi.
ikinci yarıya gökhan zanla başladı denizli her ne kadar sivok'un kartı olmasından dolayı doğru hamleydi ama isim "gökhan zan" olunca insan tekrar tekrar düşünüyor arkadaş. adam kendi kötü olsa tamam diyecem de adam yanındaki adamın da dengesini bozuyor. zan-toraman olur tandem adam toraman'ın da dengesini boza, zan-sivok olur sivok'un da dengesini bozar, zan-zapo olur onun da dengesini bozar zaten bireysel bozulmaya da ekstradan müsait zapo golü yemek kaçınılmaz oluyor. neyse derken ankaraspor iyi pozisyonlar yakaladı ve kornerden gelen topta delinho'nun yetersiz müdahalesinden ve paylaşım hatasından golü yedi beşiktaş.
tello'nun oyuna dahil olmasıyla beşiktaş oyunu karşı alana yıkmaya gayret ediyordu 1-1'den sonra. arkasından tello'nun istediğimiz türden korner atışlarıyla surları döven top atışları gibi sarsıyordu ankaraspor defansını üst üste 3 sert ortadan sonra 4. kornerde ekrem'e vermesi ve ekrem'in iyi yere kesmesinin akabinde ofsaytla alakası olmayan toraman yapması gerekeni yapıyor ve altıpas içinden topu ağlara gönderiyordu.
88'de yorulan yusuf'un erine giren uğur harika bir pas atıyor, tello ise istediğimiz vuruşu yapamıyordu ancak takip edip bobo'ya gönderip skorun 3-1'e gelmesini sağlıyordu.
90+1'de tello tüm forvet oyuncularına "pres" dersi verircesine yoktan skorun 4-1'e gelmesini sağlayıp ve sivas'ı averaj olarak da geride bıraktırıyordu. golde sencky'nin hatası büyük, kendi kendine yedi ancak işte baskı ile hataya zorlayarak böylesine komedi gibi goller bulabilirsiniz futbolda. o yüzden benzer pozisyonlarda pres yaparak rakibi hataya zorlamak önemlidir.
velhasıl beşiktaşımız 4. defa sunulan teklifi önceki 3 teklifin aksine reddetmedi bu defa.
hakem genel itibariyle iyi maç yönetti ancak 2 pozisyona ben takıldım ciddi anlamda. ilki 2. yarının hemen başında bobo'nun çalımı atıp adamı geçtikten sonra rakibin elini kolunu kullanarak bobo'yu çekmesine faul verilmemesi hayır orada faul başka türlü nasıl olur ki? tuhaftı. 2. pozisyon ise daha vahim. holosko baki'yi arkasına takmış gidiyor önü bomboş ve kaleyi neredeyse karşıdan görüyor baki sağ ayağı ile holosko'nun sol ayak bileğine vuruyor hafifçe tabi bu dokunuş koşan adamın dengesini bozar ve dünyanın her yerinde adı fauldür. holosko'ya ise diğer bir defans oyuncusunun yetişmesi mümkün değildi ve dolayısıyla baki'nin kırmızı kartı görmesi gerekiyordu. ha pozisyonu süzemezsin faul vermezsin art niyet aramıyorum ama arkadaş, yanlış yaparken bile tutarlı ol en azından! holosko önde, baki arkada eğer temas varsa net faul ve kırmızı kart ha temas yokas, holosko kendi kendine düşmüşse, "hakemi aldatmaya yönelik hareket" olarak nitelendir çak sarıyı holsko'ya 2. sarıdan at oyundan! kendisi de biliyor holosko'ya temas olduğunu. kardeşim bu bir omuz omuza mücadele değil ki?
neyse nihayetinde artık her şey beşiktaşımızın elindedir.
ayrıca fenerbahçe mağlubiyetinin lekesi ise şampiyon olmakla bile silinmez benim nazarımda, türkiye kupası'nı da alması gerekir bu takımın.
elalem dünya futbolunda almış başını yürürken, dandik bir ligin kötü futbol oynayan iki takımı arasında oynanmış ve deplasman ekibinin 4-1 kazandığı futbol mücadelesidir. kimse kendini kandırmasın; "toraman şöyle oynadı", "denizli şöyle yapmalıydı", "aykut kocaman niye böyle yapmadı?", "hede'nin hareketi fauldü", bu yorumların alayı fasa fisodur. geçin bunların alayını. futboldan uzaklarda seyreden, buram buram kalitesizlik kokan kanserojen bir ligi izleyeceğinize gidin la liga ya da premier league seyredin. sağlıklı ve uzun bir yaşam için avrupa'dan futbol!
yusuf'un yine herkesi çalımlayıp bobo'ya nefis bir pas verdikten sonra bobo'nun bu şık hareketi harcadığı maç. en azından gidiş yoluna golü vermesi lazımdı hakemin.
kansertaşımızın bu hafta liderliği ele geçirdiği maç. rahat mıyız, maalesef hayır. allah biliyor ya bu maçta 3-1 olana kadar maçı alacağımıza inancım yoktu. son 5 dakikada oh diyebildik. şampiyonluk için son haftaya kadar bir şey söylemek zor. 4-1 lik sonuç yanıltmasın, takım iyi oynamıyor. defans güven vermiyor, her rakip atakta yüreğimiz ağzımızda. iyi, formda diyeceğimiz oyuncu yok son maçlarda pek. oyuncular çok stresli ve güvensiz. inşallah liderlikle beraber daha iyi oynamaya başlarız. takımın lider oyuncu sıkıntsı çektiğini düşünüyorum. son şampiyonluğumuzda sergen bu anlamda çok güven vericiydi. dekgo'ya bakıyorsun fıss, gitsin hemen sezon biter bitmez. ne köy olur ne kasaba. bel bağlanacak bir oyuncu değil.
ayrıca söylemeden geçemeyeceğim, geçen haftaki mağlubiyetten sonra takım tökezler tökezlemez ertuğrul sağlam'ın ortalara çıkıp bana sabretmediler diye fırsatçılık yapmasından dolayı şampiyonluğu daha da çok istiyorum. gölgesi kalksın artık şu adamın takımın üzerinden. beşiktaş bu sene şampiyonluğa oynuyor ve oldukça yakın, geçen sene bu zamanlar 3. lük mücadelesi yapıyorduk, kıl payı doğrusu tam olarak ne olduğunu anlayamadığım kural yüzünden de 3. olabimiştik. daha neyine sabredecekmişiz acaba?
