haftalardır birileri "siyaseten destek olmadan, karar milli iradenin sahibi olan meclisten çıkmadan biz tek başımıza bu işi yapacak kadar gayr-i ciddi değiliz. biz mahhalle kabadayısı değiliz" demekte.
yine eş zamanlı olarak bir başka güruh "asker bize bir yol haritası sunsun biz de buna uygun siyasal kararlılığı gösterelim" demekte.
anlaşılıyor ki bu memleketin telefonları çalışmamakta. en azından yurt için telefon hatlarında bir problem var. zira başbakan ile genelkurmay başkanı ya birbirleriyle görüşemiyorlar, yada iki kurumdan birisi alenen vatandaş ile taşşak geçmekte.
bazı kesim zannedersem bir binbaşının bir yarbayın bu memleketin hizmetine girmesi için gerekli olan yetişme ve yetiştirme masrafından bunun faturasından habersiz olsa gerek haftalarca burada eleştirdiler "ulan bu asker bütçenin a.q. kadar pay alıyor" diyerek. işte o bütçenin hatırı sayılır kısmını sanırım bu rütbeli, tecrübeli ve memleket sevgisinden olsa gerek senin bilet alıp gitmekten tırstığın yerde anası, bacısı, karısı, kızı ile yaşamayı göze almakta o asker. sanırsam yine bu senin gözüne batan bütçe ile eratın iaşeleri, teçhizatı karşılanmakta.
geçelim efendiler...bizler sırtımızı uzatmış semerimizi bekler vaziyetten doğrulmadıkça, başımıza lider olarak tuvalete giderken condelizza rice'tan izin alma nezaketini gösterenlerden kurtulmadıkça, istikrar adı altında hep aynı devlete düzülmekten sıkılmadıkça, 2 ay içinde savaşmadan 60 dan fazla şehit verme haberlerini kanıksadıkça zannederim ki adam olmayacağız.
seçim döneminde arkasına "atatürk amasya'da başbakan da amasyada" yazısını asıp da meydanlara onbinleri yığdıran düzen, düzülenin istikrar adına düzülmesinden memnun kaldığı sürece sanırım keyfe keder işine devam edecek. kalkın artık oturduğunuz bürotip koltuklardan da allahınızı severseniz gidin oyunuzu verin yazarlar. buradan girilen entryler değil sandıktan çıkan oylar sayılacak seçimlerde. bananeciliği, aymazlığı, adamsendeciliği bırakın allahınızı severseniz.
yahu bir ordu savaşmadan nasıl bu kadar şehit veriyor? bir yerlere mayınlar döşenirken 800.000 kilometre karedeki 600.000 asker hadi bunu tespit edemiyor ya hu vatandaş nasıl göz yumuyor. ulan hiç birisi mi gözülmedi, hiç mi farkına varılmadı be? şimdi bu konya'da itin birisi burnundan sümük diye bombayı çıkarsa da duvara sürse adamı sallandırırlar ...evet çok vahşice değil mi hümanizmin tatlı su balıkları? ama gerçek bu! buradaki adam bomba patlarsa içinde askerden başka benim huzurum da havaya uçar diye düşünür...
bunu ülkenin her karışında "devlet bize yardım etsin!" diyen vatandaştan devletin beklemeye hakkı yok mudur? aklım hafsalam sapıttırıyor belki beni ama benim içim yanıyor. hiç de insalcıl değilim burada bu an içinde.
şimdi bakıyorum da, ne kadar basit ölmek - öldürülmek değil mi? mekanı cennet olsun bir sözlük yazarının vefatına 8 sayfa yazı yazmayı vicdanen bir rahatlama unsuru olarak görenlerin aklına acaba şehidin nişanlısı, karısı, kızı oğlu gelmiş midir merak ediyorum!
yahu bir de bu memleketin toprağında hak hukuk adalet dilenciliği yapanlar vardı, sağda solda hatta bu sözlüğün radyolarında yaşasın bağımsız kürdistan diyenler ile onları sessiz bir kabullenme gösterenler vardı. tarihin sayfalarından kerameti kendinden menkul kaynaklardan broşür ve afişlerden türk silahlı kuvvetlerine iftira atanlar vardı. vicdan-ı retçiler vardı bir de...can dündar yazılarını başucu eseri yaparak kendinden geçmiş bir şekilde dünya vatandaşlığını savunanlar vardı!
şimdi merak ediyorum...acaba ne tür bir hissiyata sahip durumdalar? yarın ilk işim de can dündar ne yazmış bu konu ile ilgili ona bakacağım. linkini de vereceğim eğer cidden şehidine üzüldüğünü gösteren satırlarını okursam. ve mehmet ali birand denen şahsiyeti bekleyeceğim olayı nasıl yorumlayacak? her terör olayında sus pus olup da ortalık duruldu muydu talabani-barzani tarafgirliğini kusan mehmet ali birand'ı okuyacağım.
bundan 1 hafta önce kayseri ili sarıoğlan ilçesinden cenazemiz kalkarken ağlamıştım. acaba bir yerlerde yanlış yapan biz miyiz diye de sorguladım kendimi? yani ey kocakafalı dedim kendime acaba çok mu keskin düşünüyorum, bu ülkenin güvenlik sorunu acaba masa başında halledilebilir mi diyerek? sonra aklıma geldi, ben şehidimi masa başında kaybetmiyorum ki, masa başında engelleyeyim şehadetini! nerede vurulduysam orada vurmam lazım sanırım düşmanımı...
bu işin masa başında müzakere edilerek çözülebileceğini düşünenler var mıdır acaba hala? bu soruyu benim gibi kendisine sorup da cevabı masa başında müzakere edilmeli diyen var mıdır son karar olarak? masa başındaki pazarlıklarda acaba bir albayın canı kaç paraya veya hangi hakkın karşılığında verilebilir? bunun bir sistemi olsa gerek...bir albay düşünce özgürlüğü, bir er ise kendi dilinde isim koyma hakkına mı tekabül ediyor? evet pek muhterem dtp'li yöneticiler, tepkinizdeki samimiyetsizliğin ölçümü için bir cihaz icat etmeye gerek yok. sizlerin düz ovada yaptıklarınızın aslında kardeşlerinizin dağda yapacaklarının teminatı olduğunun farkındayım! sizlerin arkasına saklandığınız bahanelerin masa başında gündeme geleceğini umuyor olduğunuzu artık düşünmüyorum. siz bile bu kadar aptal olamazsınız!
sizi bilmem ...önce geçen haftaki şehidimin ardından benim içime düşen bir ateş vardı...bugün daha da alevlendi....bu ateş ya tüm insaniyetimi alıp götürecek ya da beni bu diyardan götürecek!
artık alıştığımız kanıksadığımız haberlerden biri daha. az önce ntv'de verilen son dakika hebere göre şırnak'ta patlayan mayın sonucu bir yarbay bir binbaşı ve bir er şehit olmuştur. subaylar nerede? hep erler ölüyo lan niye bu böyle diye bi taraflarını yırtanlar kına yaksınlar. duaları kabul oldu. pkk dileklerini kabul etti.
sözlükçe küfür etmekten başka bir şey yapamadığımız olay... bunu bize layık görenler utansın... onlar otursunlar sıcak koltuklarında... rte senin taaa geçmişini seveyim...
tayyip erdogan'in haberini alip .ötüne kina yakmasi, üstüne de "yan gelip yatarlarsa öyle olur" yorumunu yapmasi beklenen saldiri. sevin tayyip erdogan, sevin. umarim son sevinen sen olmazsin.
pkknın yeniden hortlayıp saklandığı dağlardan çıkıp içimize karışmasıyla gerçekleşen olay. "kışın dötlerini ısıttıkları magaralardan yazın gelmesiyle şehre inen yobazlar ne zaman kökünüzü kazıyacağız aq" dedirtiyor. ayrıca devletin zirvesi girsek mi girmesek mi diye tartışadursun onlar bizim sınırlarımızda çoktan cirit atıyor. kalleş pkk!
bazılarının istediği olmuştur, binlerce şehitlere 3 tanesi daha eklenmiştir, bunlardan ikisi de üstsubaydır. er, olsun astsubay olsun, subay olsun hepsi bu ülkenin bir neferi değil midir, şehadet en büyük rütbedir, erler ise ordunun gözbebeği...saçma, sapık, bölücü düşüncelerle ülkenin sadece senelerini kaybedeceği ama toprak kaybetmeyeceği bellidir, birlik olmak zorunda değilsiniz, ama bu ülke de yaşıyorsan dirlik içinde olmak zorundasınız. evet kuzey ırak'a girmek belki çok büyük bir kaosa sebep olacak ama bu ülkenin hergün verdiği şehitlerinden daha kıymetli nesi vardır kaybedecek.
terörün çirkin ve kalleş yüzünü şırnak'ın güçlükonak ilçesi karayolunda göstermesi ile gerçekleşen hain saldırının neticesidir.
akçay tugay komutanlığı'na bağlı askeri konvoyun güçlükonak ilçesine hareketi sırasında, karayolunun 10. kilometresinde terör örgütü PKK üyelerince yola döşenen uzaktan kumandalı patlayıcı infilak ettirildi. patlamada, askeri araçta bulunan 1 yarbay, 1 binbaşı ile 1 er şehit oldu, 4 asker de yaralandı.
araştırmalara göre, tüm terör örgütlerinde tetikçiler 30 yaş altı kişilerdir... bu kişiler hayatları boyunca pişmanlık duyacaklardır...
ruhunu şeytana satan affedilmeyecektir...
bu ülkede herkesin ast üst ilişkisi(sadece resmiyette) olmadan teröre karşı birlik olduğunun kanıtıdır. bu şerefsizler ne zaman anlayacak allah kerim. allah şehitlerimizin mekanını cennet kılsın.
masum insanların günahına girmekten ve bizleri kışkırtmaktan başka hiçbir işe yaramaz bunlar.. yakında eğer kürtler bu itboklar yüzünden bizden eziyet görmeye başlarlarsa (ki sanırım amaçları bunu bize yaptırıp sonra da abd nin götünü yalayarak iç işlerimize karışmak) hiç şikayet etmesinler çünkü bunu kendileri istediler..