Maçtan önce izlanda'yı küçümseyenlere izlanda'nın güzel bir şekilde ders verdiği maç olmuştur. Profesyonellik nedir , rakibi analiz etmek nedir bunun dersini bizim takıma çok iyi verdiler . Maç sonu teknik direktörlerinin açıklaması da buna en güzel örnekti ; " B planları yok " dedi adam ki sonuna kadar haklıydı .
Milyonluk ülke milyon eurolar kazanan futbolcular ve tff'nin yabancı kuralını yanlış anlayan futbola yabancı en az "5" oyuncu vardı sahada . Galibiyet için hiçbir şey yap(a)madık . Hele de grupta şu sonuçlar alınmışken şu sonuç daha da kritikti ama olmadı maalesef . insallah dünya kupası elemelerindeki macaristan maçları gibi olmaz bu maç da zira o maçlarda da sahada böyle ruhsuz bi takım vardı ve çok aramıştik o maçi.
Bir de mağlubiyetten sonra volkan alınmadı diye eleştiren arkadaşlar riyakardır bana göre . Şu anki onur'un kalecilik melekeleri olarak volkan'dan pek bi farkı yani eksiği yok . Mağlubiyeti sırf buna bağlamak kolaya kaçmak olur ...
Kardeşler Kundura'nın halı saha takımı çıksa izlanda karşısında bu sonucu almazdı. 460 bin lisanslı futbolcu bulunan bir ülkenin gidip 320 bin nüfuslu bir takımdan 3 yemesi hep paralel yapının işi. kahrolsun Avrupa.
tüm eleme maçlarının başlangıcında olduğu gibi yine aynı ruhsuz başlangıç, motivasyon sıfır kıpırdamayan bir avuç insan görüntüsü. gazla çalışma ekolünün en önemli temsilcisi olan türkiye bir başka ekolünde temsilcisi, playoff oynamadan bir yere gitmem.
bu takım çeklerede hollandayada kaybeder, sonra bir gaz verilir bir seri gurubu 3.cü bitirip playoff oynarız, hiç boşuna stres olmaya gerek yok.
cumhurbaşkanının recep tayyip erdoğan, türkiye futbol fedarasyona başkanı yıldırım demirören, milli takım teknik direktörünün fatih terim olduğu, biat kültürünün ülke futbolunun yönetilmesinde dahi yerleştiği ülkenin maçıdır. kendisini galatasaraylı olarak gören, galatasaray'ın en büyük düşmanı fatih terim'in takımının maçıdır. düzen adamı yalaka adamların yönettiği milli takımın maçıdır. o kendi galatasaray'ına yapılan haksızlıklar için sezon sonunda konuşacağım diyen sezon sonunda yıldırım demirörenle el ele vermiş, galatasaray'a yapılan haksızlıkları sikine takmayan sözde imparatorun takımıdır. bu kirli düzenin kaybetmesinden, fatih terim'in her maç ayrı tokatlar yemesinden zevk almak aklı başında olan her galatasaraylının yapması gerekendir. ee haliyle bu yapılanmada ırkçı emre belözoğlunu kaptan olmasını garipsemiyorum bile.
sırf adına stadyum yaptırmayla olmayacağını, 2 kuruşa mükemmel geçirdiğin 2 sezonu görmezden gelerek kaçan fatih hocaya, fatiha.
yabancı kuralı getirildi. yerlilere 5 er 10 ar milyon dolarlar verildi, transfer edildi. milli takımda bile oynamadı. ne oldu peki? yerliler mi gelişti? müthiş gençler mi çıktı? hayır, koca bir hayır!
galatasaray ımızın önünü kestikleri gibi, milli takımında önünü kestiler.
teknik-taktik-motivasyon üçlüsünün her biri için tam bir facia olan maçtır. show tv bile kadroyu 4-3-3 gibi dizerken, 4-4-1-1 olarak oynatmanın bir manası yoktur. olcan bildiğin forvet arkası oynadı amk. bunun haricinde arda, selçuk ve emre'nin hangi işten sorumlu olduğu belli değildi. takımın birbirinden haberi yok. en çok çaba gösteren gökhan ve caner'di ama bir yere kadar...
kırmızı kart tam bir komedi. sarı kartı olan bir stoper kafa topuna eliyle çıkıyor. sonrasında yapılan değişiklikler ise başlangıçta verdiğim faciayı 2'ye katlar nitelikte. eğer imparatorunuz* olur da okursa bu satırları öğrenir belki; mehmet topal stoper karakterli bir futbolcudur. zaten galatasaray'da da stoper eksikliğinde hakan balta ile stoper ikilisini oluşturmuş ve gayet iyi performans göstermişti. dolayısıyla selçuk inan'ın sahada kalması mecburiyetinden yola çıkarak, mehmet stopere kaydırılır, emre-selçuk yan yana oynatılır ve arda'yı topla buluşturmaya çalışılabilirdi. olcan/pektemek değişikliğini anlayabiliriz. ama sen bütün top kullanan adamları oyundan alırsan forvetlere kim top atacak pardon?
çeklerin de hollanda'ya basmasıyla işimiz iyice zorlaştı diyebiliriz. kadromuzun da son derece yetersiz olduğunu görmüş olduk (yanlış sistem seçimiyle). ama hayırlısı olsun diyelim...
rakibinin tüm futbolcuları ülke dışında oynuyor ve sen adamları hala küçümsüyorsan kimse kusura bakmasın 3'te yersin 5'te. biraz daha yetenekli adamları olsaydı 5'i de atarlardı.
ilk golde defans oyuncun kalecine faul yapıyor ve arkada tutulması gereken adam bomboş. 2. golde kalecin tokatlaması gereken topu ancak sıvazlıyor o da kaleye dönüyor ve senin defansından bir kişi bile koşayım da ne me lazım demiyor. 3. gol ise defans oyuncumuzun refakatında atılıyor.
alt yapı seçmelerinde rüşvet dönen, 3-4 tane menajere bağlı olanlar dışında futbolcuların görülmemesi, sırf pasaportu yüzünden milyonlar kazanan angutlara bel bağlanması ve bu bağımlılığın artması için saçma sapan sınırlar konulması gibi etkenlerdir bunun nedeni.
selçuk inan 2 sezondur moralsiz yanındaki adama pas atmaktan aciz. adamın maaşına kankasıyla beraber akıl almaz zam yaptılar lakin hala sahada dolanıyor. burak yine alemlere akmaya başlamış. caner avrupa'da ya tuncay gibi olursam korkusundan yurt dışına gidememiş. sağ bekin barcelona'yı dani alves'i kesemem diye reddetmiş.
terim ve milyon dolarlık eşeklerin ciddiyetsizliğinin sonucu olan maçtır. terim, Denizli ve yanal futbol bilmeyen teknik olmayan adamlardır. neyini seviyorlar bunların anlaşılamamıştır. terim in başarılı olmasının tek sebebi hagi ve popescu idi.
suçu yabancı sınırında bulanları anlamak güç. hatta yabancı sınırı kalkmalı ki yetenekler yarışabilsin. bu sınır türk futbolcularda bir rahatlık oluşturuyor nedense.
ayrıca bir milli takım değildik bugün egolarını tatmin edenleri izledik. teknik direktör'den tut futbolcusuna kadar helsi egoist bir takım destekledik. berbat bir selçuk inan, uslanmayan emre belözoğlu, egoist bir arda turan bu takımda oynamamalı bence. bence birşeylerin farkına varmak için güzel bir sonuç oldu, yalancı bir galibiyetten iyidir.
malum mevcut yabancı sınırıyla başarılı olamayacağımızı göstermiş maçtır. tff bugün acil olarak toplanıp yabancı sınırını 1+0+8 yapmalıdır lakin çekleri ancak o şekilde yenebilmemiz mümkündür.
aaahhhaaaahaaa hüüü hüü aaahhhaaaahaaa hıııı diye anıra anıra ağlayasımın geldiği maçtır bir de 2002 dünya kupası özetlerini izleyince, bir de basketbolll, lann bir de izmir in kurtuluşu aaaaaaiiii aaaiiii...
daha muhteşem(?****!) oynayamazdık bir maçta en azından 1-0 bitseydi de o 1-2 dk da 2 gol yeme rezilliğini yaşamasaydık, ikincilik rakibimiz olarak gördüğümüz çek cumhuriyeti bile hollanda'yı hani şu dünya kupası üçüncüsü takımı evinde yendi ve biz izlandaya gidip bırakın berabere kalmayı rezil olup geldik, işimiz zor hem de çok zor.
kuzey in asi çocuğu izlanda nın, tüpçüye ve kader ortağına çok sağlam bir tokat attığı karsilasmadir.
sporda siyaset istemeyen ama ne hikmetse turk sporunun anasının ambarına kadar giren herifler, artık kendi takımlarında Türkiye lafını kullanmasin lütfen! gidin Osmanlıspor deyin, yeni Osmanlı deyin, % 52spor deyin ama Türkiye milli takımı demeyin.. cok itici oluyorsunuz.
hayatın diğer branşlarında olduğu gibi futbolu da elimize yüzümüze bulaştırdığımızın resmi olan maç. hollanda, takımı gençleştirir 3. olur. almanya, gençleştirir şampiyon olur. biz tam olmasa da yapmaya çalıştık, sonuç bu oldu. nedense bir işin temelini oturtamıyoruz. hayatımızın her alanında altyapı sorunu var. şehirlerimizde de, iş yerimizde de, futbolumuzda da. sanırım bir yerlere gelebilmemiz için ülkeyi komple yıkıp baştan inşaa etmemiz gerekiyor.
federasyonunun başkanı yıldırım demirören,
teknik direktörü onun kader ortağı fatih terim,
kaptanı emre belözoğlu
forveti burak yılmaz,
başbak.. pardon cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan,
en güzide kulüplerinden birinin başkanı aziz yıldırım olan bir memleketin euro 2016 elemelerindeki ilk maçıdır.
resmen beceriksizler ordusu.
sonuç ne olacaktı amk, ağzını yüzünü siktiler güzelim memleketin. türk futbolunun marka değerini biraz daha düşünürsünüz, hiç şüphemiz yok.
şu maçın teknik, taktik, hiçbir yorumu yapılamaz, yapılmamalı da. yorum yapsın diye programa çıkartılan fatih terim'in yalakası hasan şaş bile neler dedi, duymadınız mı? alt tarafı hazırlık maçında götünün zoruyla danimarka'yı yenince polyanna kesilenleri de merak ediyorum ayrıca. ne oldu, rüzgar beklediğiniz gibi esmedi mi?
