futbol milli takımımızdan daha başarılı olan basketbol milli takımımızın yenildiği karşılaşmadır. şahsım adına, ciddi bir futbolsever olarak, basketbol milli takımımızın maçlarından büyük keyif alıyorum ve bu yoğun hisleri yaşattıkları için dahi tüm basketbolcularımıza teşekkürü borç bilirim.
Dirk Nowitzki ve Chris Kaman"ın ısınmasına fırsat vermeden sayı farkını açmak gerekirdi.
aynı zamanda özellikle son çeyrekte Philipp Schwethelm"in 3"lükleri bu kadar rahat atmasına
fırsat verilmemeliydi. ama olan oldu önemli olan Sırbistan"ı yenip yollarına devam etmeleri.
fransa'nın litvanya'yı yenmesinin ardından, litvanya, almanya maçına galibiyet almak için çıkacağından ve muhtemelen de galip geleceğinden, kaybetmemizin pek de öneminin kalmadığı maçtır. her halükarda bu maçı kazansak da kaybetsek de sırbistan'ı yenmek zorundaydık zaten. yine aynı durum söz konusu.*
bu takımı ateşleyen seyirci bu bir gerçek artık bizim başarılı olduğumuz iki turnuvadada ev sahipliğini yaptığımız gerçeğiyle karşı karşıyayız.bu takım ne zaman geriye düşse destekleyen taraftarı olmadığında bocalıyor atışlar kaçıyor saçma sapan şutlar top kayıpları hücum faulleri vb gerçekleşiyor neyse artık alıştık bu duruma .bari bir olimpiyat düzenliyelimde katılalım yoksa bu milli takımın katılması imkansız ancak çeyrek finale çıkarız oda bu oyunla ütopya .
milli takımımız ömer aşık la maç gitmeyeceğini anlamalı. maçı tek bir adama bırakmak çok yanlış. hem savunma da hem hücum da iyi gitmiyoruz. sonumuz hâyır olsun.
kerem'in oyun kurmaktan anladığı, topu sekiz saniye dolarken birlikte yarı sahaya kadar yavaşça, süzüm süzüm taşımak ve iki adım atar atmaz topu elinden fırlatmak ve sonraki hücuma kadar kaybolmaksa ben de yaparım bu vatani görevi! abi insan bir içeriye girer, ortalığı karıştırır ne var ne yok diye, feyk atar, sağa bakıp sola atar hadi o da olmadı oyunu oku bari! öyle ya oyun kurucuydun sen? yok! koş, koş hatta yürü yürü sonra ömer aşık'ı perdeye çağır ona bırak kaç! pes yahu... ersan ölmüş, hücumunu siktiniz çocuğun be! her şeye rağmen ömer aşık takımın en büyük parçası kim ne derse desin.
orta mesafeli şut futbolda mı vardı ben bizim maçlarda hiç görmüyorum da şaşırdım bir an.
polonya, fransa, litfanya ve şimdi bugün almanya... bu oyunla yediğimiz en büyük farkın 6 sayı olması bile enteresan. benim çok büyük bir sitemim var yalnız. eğer arkasından galibiyet gelmeyecekse en azından şu son dakika heyecanlarını yaşatmayın bize. kalbi olan var, tansiyonu olan var. birde maç sonundaki hayal kırıklığı var. çok üzgünüm sözlük.
iyi savunma yapıyoruz diye diye ikinci yarı 50 sayı yediğimiz maç oldu. boşuna bahane üretmeyelim, 13 dakka 6 sayı yediğin takıma o süre içinde 11 sayı fark atıyorsan bu bir başarı değil. 13 dakikada 17-18 sayı attığını gösterir ki 40 dakikaya vursan zaten 50-55 sayı ediyor bu. bu süre içerisinde iyi hücum edemeyip farkı almanyanın oyundan kopacağı kadar açamayınca rakip umutlanır tabi. nowitski ile camon ın 3. periyotta attıkları 6-7 şer sayıdan kaybetmedik herhalde.
oyuncularımız da siimden aşağı kasımpaşa tavrıyla oynadılar ki fransa ve litvanya maçında kesinlikle bu durum yoktu. sanki maça zorla çıkmışlar gibiydiler.
bir kaç sorum var kaçının cevabı evet:
- ikinci yarı enesi gören var mı?
- iyi çizilmiş bir hücum setiyle, iyi top dolaştırarak, bol pasla rakip savunmayı yoran organize bir hücum yaptık mı?
- çemberin dövülme sesinden rahatsız oldunuz mu hücumlarımızda?
-en en önemlisi; hücum ederken topu elinde tutan oyuncumuz dışında kalan 4 oyuncudan 2 tanesinin perdelemeden çıkmaya çalıştığını, ya da perdeleme ile pozisyon yarattıklarını, en acısı hareket ettiklerini gördünüz mü?
bir tane olumsuz evet var di mi? sahile gidip sokak basketçilerine bakın, kendi aralarındaki maçlarda onlar bile 3-5 pas yapıyor, tek kişi hücm etmiyorlar artık.
tanım : telafisi olmayan, takım ruhunun bozukluğunun çok belli olduğu, grup sonuncusuna yenildiğimiz bu nedenle bahane de üretemeyeceğimiz maç. bir takım sadece ülkesindeki şampiyonalarda derece yapıyorsa afedersiniz kendi milletiniz bile
büyük takım görmez sizi.
ne kadar berbat bir takım oluğumuzu ortaya çıkaran maç. her maçın son periyodun da bu kadar sıçıp, ne yaptığını bilmeyen başka takım yoktur. 22'de 10 serbest atış. ilk devre 23 sayı, ikinci devre 50 sayı yeme başarısını gösterdikleri için kendilerine teşekkür ederiz. almanya gibi zar zor maç kazana bir takımı bile yenemeyen takımdan sırbistan galibiyeti beklememek lazım. amk yine el sikiyle gerdeğe gireceğiz hadi hayırlısı.
kötu oynuyoruz atışlarımız girmiyo tamam da 3.periyottu sanırım son hucum bizde 12 sanıye kala kullanıyoruz hangı akla hızmet? sonra aptal saptal zamanlarda gereksiz fauller gereksiz adama 2'li sıkıştırmalar filan bırak atsın amk nowitzki zaten kaçırmıyo faulleri yapsan neye yarıyacak. 12 sayılık fark eridi koçumuz bizim gibi izlemekten başka bişi yapmadı o da ayrı bir olay zaten hiçbir katkısı yok şu takıma.
tecrübeli oyuncularımız takımı sırtlayamıyor. genç oyuncularımız ise harikalar yaratıyor. hidayeti keremi hiç bu kadar kötü görmedim adeta uyum sorunu yaşıyorlar. bu turnuvada idda ediyorum bizi yenecek takım yok. sanırım orhun ene'de aramak lazım sorunun kaynağını.
orhun ene nin koçluk becerisini bir kez daha gördüğümüz maç. adamlar farkı kapatıyor, öne geçiyor. hala izliyor kenardan. ayrıca bu takım geçen sene çok daha iyi üçlük atıyordu bu sene ne oldu büyü falan mı yaptılar? çalıştır abicim şu oyuncuları gece gündüz uyumasın serbest atış-üçlük çalışsınlar bu ne ya**!
turnuvanın başından beri hakem kararlarına adam gibi itiraz edip de hakem üstünde psikolojik baskı kurmamamız apayrı bi konu.
artık buraya kadar dediğimiz maç. şansın da bir sınırı var bir kere daha yüzümüze gülmez. ayrıca sırbistan'ın da bugün ispanya karşısındaki gibi oynayacağını sanmak aptallık olur.
hakemler ne yapıyor anlamıyorum. orhun ene enes kanter'i öyle bir savundu ki adam sahaya giremedi buna nasıl müdahale etmezler anlayamıyorum.
ironi bir yana biz milli takımlar bütününde her organizasyonda son saniyeye kadar sıkıntı çekmek zorundayız. sanırım tüzükte böyle bir kural var. yoksa niye eziyet etsinler ki.
küçüklüğümde orhun ene ve ülker spor hayranıydım. antrenörlüğü hakkında eleştiri yapmak bana düşmez tabi ki. kaldı ki fransa maçında kerem tunçeriye boş üçlük pozisyonu sağlayacak seti de çizmişti. nedir takımdaki bu şanssızlık bilemiyorum. tamam hakemler az da olsa etkiliyor maçları ancak ölü halimizle bile avrupa devlerine karşı maçları çevirme fırsatını yakaladık defalarca. yerlerde sürünen bir üç sayı yüzdemiz vardı yine. ona keza serbest atışlarda sanırım tarihin en kötü maçlarından birisini çıkardık. sonuçta bu istatistikler milli takımla alakalı şeyler değil. basketbolculara saatlerce serbest atış ve dış şut çalıştıracak halimiz de yok. adamlara top kenardan beş saniye içerisinde nasıl oyuna sokulur diye de anlatacak değiliz. kaybettiğimiz maçlara bakın. teknik direktör faktörünün çok da etkili olmadığını göreceksiniz.
ben de sizin gibi çok seviyordum bogdan tanjeviç i lakin orhun ene de kötü bir antrenör değil.
hak ederek kaybettiğimiz maç. aslında maçı kaybeden enes kanter, ömer aşık ve preldzic. takımın gerisi neredeydi bilmiyorum. bu turnuvada buraya kadar diyoruz. özellikle hidayetin bırakması gerektiğini gösterdi bu turnuva. gelecekteki turnuvalara genç ve formda guardlarla gidersek çok başarılı olabiliriz. çünkü pota altı gerçekten çok sağlam.
