bilica'nın endişeli insanlara biraz olsun güven verdiği, cristian baroni'nin ne kadar faydalı bir oyuncu olduğu, gökhan gönül'ün bu ligin en kıymetli oyuncusu olduğu, dani güiza'nın hücum oynayan bir takımda nasıl başarılı olacağı, alex'in canı isterse seyircinin nasıl keyif alacağı gibi konularda sunduğu kısa flashback ler ile hatırlanacak mum ışığında oynanmış maçtır.
sezonun ilk maçına rağmen fenerbahçe'nin vasatın biraz üstü performans göstererek kazandığı maç olmuştur.
öne çıkan futbolcuların performanslarını kısaca değerlendirecek olursak;
fabio bilica topla en çok buluşan futbolcuydu. denizlispor'un gönderdiği uzun toplarda özellikle ilk müdahalelerin hepsini yaptı ve bunda da başarılı oldu. geçen sene sivasspor'da gösterdiği başarılı performansını devam ettiriyor. ligimizi tanıyor olması bir avantaj fakat fabio bilica hakkında tek üzüldüğüm nokta 30 yaşında oluşu*.
alex de souza bildiğimiz gibiydi. yine bazı çevreler tarafından 'koşmuyor' yorumlarıyla değerlendirelebilecek bir maçı geride bıraktı. gerektiği zaman, gereken pasları verdi. nitekim henüz 50. saniyede daniel gonzalez güiza'Nın önüne yuvarladığı topla, fenerbahçe maça 1-0 önde başladı. 70 küsür dakika geçtikten sonra yerine mehmet topuz'un girmesi direnci arttırabilirdi fakat christoph daum, mehmet topuz'u düşünmedi son bir kaç dakika hariç.
daniel gonzalez güiza geçen sezonun sonunda ve konfederasyon kupası'nda yükselttiği performansını bu sezona da taşımayı başardı. bugünkü maçta da golleri hariç çok farklı gözükmese de, vuruşlarında daha netti ve üzerine düşeni yaparak bitirdi maçı.
isimlerini yazmaktan bir hayli çekindiğim dos santos ve christian ise takıma monte edilme konusunda herhangi bir sıkıntı yaşamıyorlar. dos santos'un top tekniğinin gayet iyi olduğunu ve hücuma çok iyi çıkabildiğini bir kaç pozisyonda gördük. christian için şimdilik kötü birşey kesinlikle söylenemez. zira bu taraftarın maldonado ve josico'dan sonra hayat görüşü değişti.
emre belözoğlu hırslı göründü. kendisine yapılan faullerden sonra herhangi bir tartışmaya girmemesini de daum'un getirdiği disipline bağlayabiliriz. christian'ın gelmesi defansif anlamda rahatlattı emre'yi. bildiğimiz emre olarak ofansa da katkı vereceği maçları, yakın zamanda görebiliriz.
son olarak; açıkça görüldü ki gökçek vederson, fenerbahçe'nin oyuncusu değil. top tekniği ve pas yüzdesi bir hayli düşük ve icraat olarak yaptığı tek şey, savunmadan topları bam güm uzaklaştırmak. roberto carlos'un, sakatlığını bir an önce atlatmasını dilemekten başka bir çaremiz yok.
christoph daum, etkisini takıma göstermeye başladı yavaş yavaş. şu an için takım hazır olmasa da, ilerleyen haftalarda daha tempolu maçlar izleyeceğiz.
fb'nin vasat bir görüntü çizdiği maç oldu. muhtemelen gs-fb çekişmeli bir lig izliyeceğiz bu sene içinde bu performansa rağmen.
sorunlara gelince: defansa takviye şart, takım çok yavaş, emre'nin ne oynadığı belirsiz, alex isteksiz, deivid ilk sezonki performansına dönmek için çok çabalıyor...
fenerbahçe'nin ilk defa farklı bir mevzuda tarih yazdığı maçtır. golleri farklı günde atarak maçı tamamlamıştır. şimdi galatasaraylılar ile bu büyük tarihi kafalarına kafalarına vururlar.
bu gidişle 6 saat arayla, sabahın ilk ışıklarında tekrar başlayacak olan maçtır. guiza beyler, rocio'yu tokmaklayamadı ya uyukluyo lan... an itibariyle, volkan demirel, gökhan gönül'ü ayaklarında sallamaktadır. *