80 lerin sonunda 90 ların başında çocuk olmak

entry258 galeri2 video2
    232.
  1. yumurta poşetinde rengarenk şekerler toplamaktır. altın sarısı üstünde bin lira yazan çikolatalardan yemekti. parkta kulaklı balonları en uzağa fırlatmaktı.veya koyu mor uçan balonların ipini kaçırıp hüzünle gökyüzüne bakıp, anneden yenisini almasını istemekti. çinçan, yakantop, yedi kiremit, saklambaç oynayan, delice koşan son çocuklardan olmaktı. aterisi olan çocuklara özenmek, lahana bebeklere bakıp iç geçirmekti.lambada ayakkkabılarıyla grupça dans etmekti. daha bir çok şeydi mutluluktu işte.
    1 ...
  2. 231.
  3. ayağınızdaki terliklerle yan apartmandaki komşunuza gidip, 'annemler akşama size misafirliğe gelmek istiyor' demekti.
    4 ...
  4. 230.
  5. sokak çeşmesinden su içmek gibi durumlar söz konusu olduğunda ''birim birim biriimm! sıramı kapanın kanı kurusun'' gibi sokak kanunlarına tabi olmaktır.
    3 ...
  6. 229.
  7. karakutu aterilerde oyun oynama zevkini tatmak.
    (bkz: atari 2600)
    1 ...
  8. 228.
  9. 227.
  10. saniye saniye uzaklaştığımız dönem.
    1 ...
  11. 226.
  12. televizyonda sürekli a.b.d ve s.s.c.b rekabeti içeren filmler seyretmektir. nedense hep a.b.d iyi s.s.c.b hile yapan, kötü taraf oluyordu. esas kötü kimmiş büyüyünce anlaşılıyormuş.
    1 ...
  13. 225.
  14. Contra'yı dünyanın en iyi oyunu zannetmek
    0 ...
  15. 224.
  16. sokaklarda deli gibi oynayabilme lüksüne sahip olmanın güzelliğini yaşamış çocuktur 80'lerin sonunda, 90'ların başında çocuk olanlar. aç kapıyı bezirgan başı diyee bağırarak söylenen şarkısı olan oyunu oynarken kolların altından geçen arkadaşın sırtına tüm güç ile vurulması demektir.
    bilya, misket yada benim deyimim ile cilli oynayan erkeklere özenip onlardan daha iyi oynayıp bütün çocukların cillilerini kökmek demektir. ancak kökmek ne demektir bilinmemektedir.
    henüz yeni yapılaşmaya başlayan sokakta bulunan birden çok inşaatın 2. katının balkonuna çıkıp 1. katın ortaları hizasında bulunan kum öbeğine atlamak, o esnada ağza giren kumları yemek demektir.
    sokaktaki tüm çocuklar anlaşıp, bisikletlere atlayıp kısa bir mahalle turu yapıp, turun ardından caddeye çıkıldığı için anneden bir güzel dayak yemek demektir.
    salça ekmeğin tadını bilmek, domatesin suyunu akıta akıta sokakta domates yemek demektir.
    yeşil paketli tombilere tapmak, üzerinde papağan resmi bulunan goffy marka gofretin tadını hala hatırlamak demektir.
    annelerin elinden tutulup günlere gitmek ve tombul abla/teyzelerin yaptığı el emeği mis hamur işlerine, annenin gözleri ile verdiği başla işareti gelmeden dokunanamak demektir.
    küp şeklinde minik metallerin üzerinde bulunan harflerin arasına mavi yuvarlak boncuk dizilerek ismini yazdırıp kolye/bileklik yaptırmak demektir.
    cepteki tüm parayı atari salonlarına verip, para bittiğinde oyun oynayan diğer çocuklara özenerek yanlarında oyunu izlemek demektir.
    90'ların en büyük çocuksal icadı taso'nun kitabını yazıp alayını ütmek demektir. ancak kökmek gibi ütmenin de ne demek olduğu o devrin çocukları dışında kimse tarafından bilinmemektedir.
    ilkokula başlanıldığında elde taşınabilir bond çantasının yandan yemişi ve kapağında çizgi film karakteri olan çanta ile okula gitmek, bir efsane olan siyah önlüğü giyebilmek demektir.
    tetris denilen göz kamaştırıcı aleti görünce ağız bir karış açık kurcalamak ve profesörü olmak ardından da sesini kısmadan oynadığın için bir güzel azar işitmek demektir.
    "uzaktan kumandalı televizyonu kim kaybettide biz bulalım" diyen babanın, önceleri ses kısıp yükseltmek için kullandığı, ardından çok kanallı televizyon hayatının başlaması ile kanal değiştirmek için de kullandığı çok amaçlı uzaktan kumandası olmak demektir.
    yalan rüzgarı işkencesine maruz kalmak ve bilimum karmaşık ilişkiyi daha minnacıkken çözüp entrika sanatında uzman olmak demektir.
    kara şimşek kit'i yakışıklı maykıl'ı tanımak, pazar akşamları heyecanla onu beklemek demektir.
    minik kuş'u, edi ile büdü'yü yakınen tanımak ve kurabiye canavarına kızmak yani kısaca susam sokağını bilmek demektir.
    barış manço'nun sunduğu 7'den 70'e programlarının canlı tanığı olmak, sırf barış abi diyor diye ıspanak yemek, olurda birgün aile tarafından programa götürülürse hangi şarkıyı söyleyeceğini seçip, prova yapmak demektir.
    yine barış manço'nun oynadığı, çocukların dişlerini fırçalamasını telkin eden reklamdan gaza gelip diş fırçalama seanslarını asla kaçırmamak demektir.
    çernobil patlamasından sonra ihraç oranı azalan fındığın, tüm ilkokul bebelerine minik paketlerle dağıtılmasının ardından bir güzel fındıkları hüpletmek demektir.
    öğretmene teslim edilirken "hocam eti senin, kemiği benim" deyilen belki de son nesil olmak demektir.
    trt kapandıktan sonra çıkan yuvarlak rengarenk şekli, uzun bir süre daha ağzı açık izlemek ve sabah yayına başlamadan önce çalınan istiklal marşını avaz avaz söylemek demektir.
    haritada sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği'ni * görmek ve sınav sorusu olarak cevaplamak demektir.
    ülkemizde kaç il bulunuyor sorusuna "74" diye cevap vermektir.
    12 eylül darbesinin ardından kısa süre geçtikten sonra doğmuş olunulduğu için "sağ ve sol"u çokça duymak, siyasi anlamını kimseye soramamak, sorduğunda ise azarlanmak yada bu soruyu asla sormaman gerektiği tembih edilmek demektir.
    bilinen en büyük marketin köşede ki bakkal olduğu ve o bakkala gidip "mustafa amca annem 2 ekmek, 1 sana, 3 de yumurta istedi." deyip ardından da "deftere yazacakmışsın" diye eklemek demektir.
    lcwaikiki'nin çok ama çok süksesi olan bir çocuk giyim markası olduğunu bilmek ve üzerinde maymun resmi olan herhangi bir şey giyen çocuğa uzaylı görmüş gibi bakmak demektir.
    odun sobası bulunan sınıflarda odunun sönmesi nedeniyle soğuktan parmakların tutmamasının yada yeni yanmış sobaya arkadaş itiklemesi sonucunda kızgın saca yapışmak suretiyle yanmanın ne demek olduğunu bilmek demektir.
    11 ...
  17. 223.
  18. 333 MHZ işlemcileri olan bilgisayarlar kullanmaktır.
    Bilgisayar ortamında online oyun yerine taso, misket, seksek oynamaktır.
    Pokemon, teletabi, bugs bunny izlemektir. 80 lerin sonunda 90 ların başında çocuk olmak atari oynamaktır, para biriktirip atari kaseti almaktır sonra o kaseti 2 gün içinde bozmaktır. 80 lerin sonunda 90 ların başında çocuk olmak çocukluğunu doya doya yaşamaktır.
    0 ...
  19. 222.
  20. 80 darbesinden sonra ana babaların ısrarla siyasetten uzak tutmaya calıstıgı dönemlerde asosyal büyümek.
    1 ...
  21. 221.
  22. her şeyin doğalını yaşayıp, daha mutlu olmak.
    1 ...
  23. 220.
  24. şöyle de bi şey varmış;


    *
    0 ...
  25. 219.
  26. trt 2 nin açılışını sevinçle karşılamak ve çok kanallı hayata adım atmak hemen akabinde şimdi kanalı kim değiştirecek sorununun peydah olması. renkli ve uzaktan kumandalı televizyonun eve gelişiyle yaşanan bayram coşkusudur. vhs videoları ve eşşek kadar kasetleri konusuna girmiyorum bile...
    0 ...
  27. 218.
  28. iyi yanları olduğu kadar kötü yanları daha ağır basan yılları yaşamaktır.
    - eğitiminin bitmesine 4-5 yıl kala her sene sistemin değişmesi
    - her ne kadar darbe olmasada darbeye teşebbüs edenleri görmüştür (iddaaya göre)
    - teknolojinin atılım yaptığı zamanda sınırları zorlamaktır. Bu zorlama sırasında götü başı dağıtmaktır.
    - kabak, çamur gibi malzemelerden araba yapamamaktır.
    0 ...
  29. 217.
  30. hbb diye bi kanal vardı lan nerden takıldıysa aklıma hep haber verirdi.
    4 ...
  31. 216.
  32. kanal 6 da yayınlanan, transilvanya gezegeni deyu bir çizgi filmden haberdar olmaktır.
    0 ...
  33. 215.
  34. ailenin bilumum bayanları yalan rüzgarı ya da hayat ağacı dizilerini izliyor diye sizin de ekran karşısında bu dizileri izleme zarureti duyduğunuz dönem işte bu dönemdir.
    3 ...
  35. 214.
  36. şanslıyım çünkü ben, uyumayı adile naşit'ten, oyunu oynamayı barış manço'dan, aşkı ibrahim tatlıses'ten ve seksi tinto brass'tan öğrendim.
    3 ...
  37. 213.
  38. Mahallede arkadaşlar arasında alman kale oynarken topun sahibi olan kişinin topu alıp 'ben oynamıyom ya' diyip kaçması 80 lerin sonunda 90 başında çocuk olmaktır.
    0 ...
  39. 212.
  40. 211.
  41. walkmanlerimiz vardı bizim..

    bir de 'kekoyla eşşeko' mu ne öyle bir dizi vardı.
    3 ...
  42. 210.
  43. çatı antenlerinin popüler olduğu dönemleri hatırlamaktır. nitekim;

    televizyonun göstermediği 2-3 günün ardından pazar günü gelmiştir ve baba evdedir. televizyon izleyecektir.karıncalı gösteren televizyonun yapılma vakti de gelmiştir.

    kendini bu konuda mühendis zanneden baba çatıya antenin yanına çıkar. abi, tv'nin yanında netliğe bakmaktadır. küçük çocukta pencerede irtibatı sağlamaktadır.

    baba anteni çevirmeye başlar ve bir yandan ''oldu mu?'' diye sorar. penceredeki küçük çocuk abisine döner ona sorar. abi olmadı der ve olana kadar bu iletişim devam eder. evin hanımıda o hengamede tornavida gibi gerekli aletleri istendiğinde hemen koşup getirmek için odanın kapısında hazır bekler.

    ''baba olmadıııııı'' diye bağırılan harikulade günlerdir.

    ve bir kanal çektiğinde diğer kanal çekmezdi tercih yapmak zorunda kalırdınız.
    2 ...
  44. 209.
  45. facebook grubu açmak için pek süper bi sebeptir.
    1 ...
  46. 208.
  47. 2011 yılında övünmek de övünmektir, ikide bir gündeme getirmektir. bir yerde kabak tadı vermesidir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük