kimilerine göre bir kaçış,
kimilerine göre bir pişmanlık,
bir ceza, bir ihtar, küçük bir hayat ihracı belkide;
bayrampaşa cezaevi; kim olduğumu bilmiyordum,
nerden geldiğimi hayata dair hiçbirşey yoktu kafamda,
tek hatırladığım o cezaevinin üstünden geçen helikopter sesleri,
kurtuluş sesleri, isyan ve hayin sesleri...
o cezaevine, benim odamın camı hep tehditkar bakardı.
utanırdı, sıkılırdı.
her haftasonu sıra olurdu, uzunca hiç bitmeyecek gibi;
aşalanmış ancak bir o kadar aristokrat duruşları,
hepsi sessiz hepsi bekleyiş içinde,
ve sıra bana geldiğinde,
-senin gözlerin ne kadar güzel çocuğum, gardiyan edasıyla bir nevi.
hatırladım, döndüm baktım çocukluğuma, değişmeyen tek şey gördüm, sevindim,
gözlerim, evet !!!
benim gözlerim böyle güzel...
cok zor bir durumdur. 80 sonrasi egitim sisteminin ilk denekleridirler. hatta 80 lerin sonunda yasanan cernobil faciasi dolaysiyla dis ulkere satilamayan findiklar kendilerine tukettirilmistir ziyan olmasin diye.
90 lar popun çıkışını uzundan yakalamış, kendisinden bir kaç yaş küçüklerden farklı olarak 90 lar popu seven insanlardır.
kazağını pantolonunun içine koyan insanları hatırlıyordur.
Kum, kırık tuğla ve taşlar, dal parçaları ve su ile kumdan baraj ve binalar yapmaktı(r)... Taso oynamayı bilmektir, ütmeyi, kerpmeyi bilmektir, nerede çamur bulsa çivi oynamaktı(r), kumda misket oynamaktı(r)...
pop döneminin ilk çıkış yaptığı yılları hatırlamaktır. top 10 ile top 20 listelerini ezbere bilmektir. futbolcuları oyuncu kartlarından öğrenmektir. tasolar ile mahallede saygınlık kazanmaktır. tsubasa ile futbolu sevmektir. hbb kanalını hatırlamaktır. orada oynayan bir kırmızı kıyafet giyen önünda ''a'' harfi bulunan dişlek birisinin bulunduğu hatta tanıtım girişinde gitar çalarak sol ve sağ köşede belirdiğini hatırlamaktır. * sadettin teksoy un yaptığı programlardan korkmaktır. beter böcek gibi bir korku olmayan korku filmden korkmaktır. geçen tnt de görüp baya gülmüştüm. grup vitamin i sevmektir. yedigün ü esprilere malzeme etmeyip ''takmayacaksın tak açacaksın'' şeklinde hatırlamaktır. caprisun u önce hüpletip sonra gümletmektir. ''tık tık eyi günler'' lafını benimsemektir. cartel ile tanışmaktır. atv de yayınlanan korcan karar ile ''şok'' adlı saçma sapan korku programını hatırlamaktır. * kokulu silgeler ile kırılmayan kalem gibi kırtasiye eşyalarını hatırlamaktır. sakızdan çıkan futbolcuları albüme yapıştırmaktır. çıkmayan adamı arkadaşlardan bulmaya çalışmaktır. dondurma niyetine kaymak yemektir. tüpün içinde leblebi tozu yemektir. cine 5 şifresini çözmeye çalışmaktır. gece saatlerinde 5 dakika şifresiz yayınlanan bölümü beklemektir. tele on diye bir olayın farkında olmaktır.
nerede o sokakta hava kararıncaya kadar oynanan oyunlar, bakkal amcadan aldığımız yumiyumlar meybuzlar, nerede pokemon, voltran, power rangers, tusubasa, ayı yogi, scooby doo, hayalet avcıları.
ah ulan ah insanın tekrar çocuk olası geliyor.
internetle ve cep telefonuyla şimdiki çocuklar kadar erken tanışmadıkları için şanslı olmaktır. sanal değil gerçek bahçelerde oynardık, gerçek toplarla. uçurtmalar uçurduk, balık tuttuk güzel havalarda. ya da gerçek oyuncak bebekleri giydirirdik değişik elbiselerle. online oyunlardaki kadar çok alternatif yoktu ve boşuna yemedik annemizin başının etini bir kaç parça kıyafet diksin diye.