LC Waikiki veya benetton tüm renkleriyle kıyafetlerinizde önemli markalar olduysa...
SHOW TV'nin müziğini hala hatırlıyorsanız dup dıbu dıp dıp dıbı dıp dum...Tabi ki bir de :iyi TV eyç bi bi, eyç bi bi iyi TV
Önce hüplet sonra gümlet' hayat felsefeniz olmuşsa
Bizimkiler dizisi ertesi gun okul oldugunu bi sureligine unutturduysa
Parliament pazar gecesi sinemaları müziğini duyduğunuzda içinizde hala garip duygular uyanıyorsa (yarın okul var hüznü, ailenin seni yatırıyor olmasına duyduğun kızgınlık, o güzel mavinin romantizmi...)
Polis Akademisindeki her sesi çıkaran adama hayranlık duyuyorsanız
Elm sokağında kabus yüzünden hala yatağın altına bakmaktan korkuyorsanız
Chucky yüzünden en sevdiğiniz oyuncağınızı bile göz önünden kaldırmışsanız
Okulda coca-cola kutusunu ezip mac yaptiysaniz (kızlar yan yatırıp üstüne tam ortasına ayagı yerlestirip ustune basıp yururlerdi, topuklu ayakkabı gibi olurdu)
Apartmanin altindaki zil veya taksi diafonuna basmak müthiş heyecanlı bir yaramazlıksa
Tutti frutti çok ayıp ve olağanüstü merak uyandırıcı bir şovsa
Dört tekerlekli ayakkabının üstüne takılan patenlerden sonra roller bladeler size büyüleyici geldiyse
Bakkala gönderilmenin en güzel yanı küçük sarellenin dibini minik plastik kaşığıyla kazımak veya leblebi tozu yiyip konuşmaya çalışmaksa
Aterideki ördek vurmaca oyununda silahın nasıl çalıştığına hala kafa yoruyorsanız
Işıklı spor aykkabılar hava atmanın önemli bir unsuruysa
Bayramda harçlıklarla aldığınız ilk şey kinder süpriz yumurtasıysa(kağıdını tırnakla yırtmadan dümdüz yapmak da sabır ister doğrusu)
Clementine sizde derin izler bırakmışsa
Kasete kayit yapilabilmesi icin alt tarafinda bulunan karelerin bantla kapatilmasi gerektiğini öğrenmenin önemini biliyorsanız
Anne saat kaç, simiiit, birdir bir, çay kahve gazoz, akşam ebesi, dansa davet, çatlak patlak, yakan top gibi kalabalık oynanan sokak oyunlarından sonra anneniz sizi balkondan yemeğe çağırmışsa
"bandıra bandıra ye beni" şarkısını hızlı söylemeye çalıştığınız günler varsa
Rönesans sanatçılarını ilk kez Ninja Kaplubağaların ismi olarak tanıdıysanız
Tele On diye bir kanalı hatırlıyorsanız
Haftasonları çizgi film izlemek için errken kalkmanın ne demek olduğunu biliyorsanız
Şirinler geyiğini arkadaşlarınızla mutlaka çevirdiyseniz (Şirine aslında Gargamel tarafından yapıldı...)
Beğenseniz de beğenmeseniz de tüm çizifilmleri art arda izliyorduysanız
Bir Başka Gece çocukluk hayatınızdaki en görkemli şovsa
Pazar geceleri yıkanma günüyse
Seden Gürel'in neden öyle giyindiğini şimdi sorguluyorsanız
Müzik yelpazesi hayatınıza büyülü yabancı müzisyenler kattıysa
Bir sanal bebeğiniz olmuşsa,
Tetris'i süper hızla oynayabiliyorsanız,
MIRC ergenliğinizin önemli bir parçası olmuşsa(a/s/l ne demek biliyorrsanız)
ICQ nun 11 haneli rakamını ezberlemeye çalışmışsanız.
Pili bitmesin diye kasetleri kalemle havada sarmışsanız,
Çizgifilm şarkılarının ingilizce veya japonca olsa da ezberlemişseniz
Kokulu silgiye, deftere, kaleme harçlığınızı yatırdıysanız.
Eti Cin, Eti Puf, ABC, Balık Kraker, Negro, Bonibon,
Topitop, Yumiyum...vb çok seviyorsanız ve her zaman yeme kabiliyetiniz varsa
Sulugöz'ü düşününce bile ağzınız sulanıyorsa
Küçük bir kızsanız Sindy ile Barbie'yi karşılaştırıyorduysanız
Tsubasa'yı ve küre biçimindeki sahanın sonundaki dev kaleyi hatırlıyorsanız
"Hey Corç versene borç" deyince cevabı hemen yapıştırabiliyorsanız
Macarena dansını yapabiliyorsanız
TV den çekilmiş çizgifilmli sayısız kere izlediğiniz VHS leriniz varsa
Telefonların jetonla çalıştığını hatırliyorsanız
istop diye bağırdığımızda renk yakalamaya çalışırken onun aslında stop olduğunu uzun zaman önce çözmüşseniz
Saçları renkli ve uzun patlak gözlü çirkin trolleri bile bir furyada satın almışsanız.
Capri Sun ın reklamı ve melodisini hatırlıyorsanız.
Annenizin mavi ped torbalarını şişirip patlattıysanız.
Power Rangers'ın renklerini hatırlıyorsanız
Mc Donalds a gitmek için ailenize yalvardıysanız
Olacak O kadar, Yasemin'in penceresi, Hadi Anlat Bakalım, Adam Olacak Çocuk, Saklambaç.. gibi programları hatırlıyorsanız.
hatırlıyorum da şimdilerde bende 3 yaş küçük birinin bile şahit olmadığı durum. sanırsam biz olayın sonuna yetişmişiz ve sezon bitmiş. sonralarda yasakladılar tabi.
bir de eşekle dolaşan ve iğde, leblebi ve keçi boynuzu satan bir amca vardı. ben eşek kadar olduğumda hala bu işe devam ediyordu. onun sezonu daha uzun sürdü. leblebileri parayla değil eski eşyalar ya da patlak toplarla değiştiriyorduk. trampa yani. patlayan toplara o nedenle üzülmezdük. o günün akşamı keçi boynuzu yiyecektik çünkü.
pazar akşamları banyo seansı,bizimkiler dizisi,annenin yaptığı ütüden dolayı buhar kokan ev,"yarın okul var,yataklara" diyen baba ve hiç gidilmek istenmeyen o okula yarın yine gidilecek olmanın verdiği mutsuzluk.
atari salonlarında iki adu bi aryu çeke çeke mr bison 'a kadar bütün roundları perfect alabilmek en kötü ihtimal blanka'da azcık elektrik şoku yemektir.
sokak çeteleri kurup, çin malı sarı boncuk atan tabancalarla (daha sonra pompalı tüfek, kaleşnikof ve hatta m16 modelleri bile çıktı) bir arka sokağı ele geçirmek için oturup ciddi ciddi kafa patlatmak, strateji üretmektir.
bmx bisikleti olanların büyük karizma sahibi olması hatta amortisörlü bmxi olanların sokağın kralı kabul edilmesidir.
erkek çocukların saçlarını rıdvan dilmen traşı yaptırması, kızların ise sezen aksu gibi taramasıdır.
turgut özal' ın parmağından vurulduğu anı hayal meyal hatırlamak, süleyman demirel' in zırt pırt düşüşünü bir an olsun unutamamaktır.
içinden en dandik sakızın çıktığı ve üç tane futbolcunun yalan yanlış özelliklerinin anlatıldığı sporcu kartlarıyla kaldırımlarda bir çeşit çocuk piştisine tutuşmak ve alırsam elindekiler diyebilmenin karşı bünyedeki etkisine tanık olmaktır.
manda gözü gibi olan madeni elli bin liralık harçlığa tamah etmek, uzun teneffüste bu parayla bir yedigün bir de simit almaktır.
2000lerde anılarla zaman geçirmektir. ''ah şu mustafa'nın gidenlerden'i ne güzel şarkıydı'' deyip, ''ulan süper baba vardı hatırlıyor musun?'' diye sorular sormaktır.
pazar akşamlarından akılda kalanlar: yeşil ekran ve maç spikerinin kulak tırmalayıcı sesi, ütü masası, bizimkiler, parliament film kuşağı ve tabii ki "hadi bakalım doğru yatağa, yarın okul var...."
Seksenlerin başında ve ortalarında genç olmaktan kesinlikle avantajlıdır. Aptalca modalara çocuk yaşta adapte olmak zorunda kalmazsınız. Seksenlerin müziği size fısıltı gibi gelir çünkü çocuksunuz. Kısmen de olsa şanslı olduğumuzu gösterir.
kırmızı renkli bmx bisikletim ve bisikletle en yakın arkadaşımla bursanın altını üstüne getirip eve hep geç kalmalarımız akabinde azar işitmelerimiz. hey gidi günler.
önceki 10 yıllık dilimin çocuklarını düşününce lolipop yiyebildiğine şükretmiş,
ondan da önceki 10 yıllık dilimin çocuklarını düşününce de lolipopun varlığına şükretmiş çocuklar olmaktır.
en erken 83-84 öncesi doğmuş insanların içinde bulunduğu guptur. buradan facebooktaki bu gruba katılan 88li 89lu insanlara sesleniyorum, arkadaşım sen 1-2 yaşında çocuk muydun? bebektin ulan! senin çocuk olduğun dönem 90ların sonu 2000in başıdır. yok ışıklı ayakkabıymış, yok pokemonmuş önce çocuk olduğunuz yılları hatırlayın sonra kategorize edin. çok sinirliyim kardeşim.*
izmir'de yaşanıyorsa, anne babanın, siz uyuma taklidi yaparken, yanınıza gelerek, "eh gökçe de uyumuş madem, o zaman biz de fuara dondurma yemeye gidelim bari" diye bağıra bağıra konuşmaları kuvvetle muhtemeldir.
en sansli veletlerdir bu yillar arasinda doganlar. Herseyleri olmustur. 70 zamaninda doganlar gibi plastik bebeklerle yada avrupadan gelecek bebekleri beklemek zorunda kalmamislardir.