vitrini boydan boya kaplayan bir camlı bozdolabı olan, bir kenarda üst üste dizilmiş ve ağızları açık ülkerpüsküüt kutuları olan, kenarlara cam şişede 1 litrelik coca cola kasalarının dizili olduğu, raflarda deterjan olarak sadece omo ve alo bulunan, vim ve pril kutularının yanyana durduğu ve üzerinde mavi önlük bulunan amcaların çalıştığı yerler.
sakız çeşitlerinin az olduğu yıllardı. tipitip, turbo, dandy gibi tek çiğnemelik sakızlar satılırdı. sakızlar için özel bir raf olmaz, hepsi devasa bir kasenin içinde karışık halde dururdu. bakkaldan sakız aşırmak zor zanaatti o yıllarda. kasenin kapağını açıcan da içinden yürütücen. heytt be.
bakkalın kapısında sinekler girmesin diye rüzgardan salınan tül, içerisinde ise havayı serinleten pervane, yanyana kutularda petibör, çeşitli lokumlar ve neşe gazozu* bulunurdu. tonton bakkal amcamız bize gülümserdi ve avucumuzdaki parayla alabileceklerimizi söylerdi. samimi bir hoşçakal ile de bizi yolculardı.*
karşılıklı iki bakkalın karşılıklı rekabeti;önce en yakın bakkala gidersin zaten mahallede 2 tane bakkal var karşılıklı sokaklarda birbirlerinin açılarını yakalayıp dikizlerlerdi. bakkal amca 1 ekmek, 2 yumurta dersin yiğenim ekmek kalmadı der ama yumurtayı ilk ona gittiğin için ondan almak zorunda kalırsın ekmek için karşıdaki bakkala gidilecektir gidersin 1 ekmek dersin bakkal amca - yumurtayı nerden aldıysan git ordan al diye çemkirir ve kesinlikle o ekmeği sana vermez çocukken bakkala gitmek hep acı verirdi bana hep azar işittim bakkal amcalardan ve bu durum 90 ların başlarına kadar böyle devam etti.
tarihi geçmiş bisküvi çikolata vb. şeyler satan içinde yazın kullanılan büyük bir vantilatör, eski büyük bir tartı, * kasap dolabı gibi dolap, dolabın üzerinde 2-3 viyol yumurta olan şirin mekanlar.
bakkal sahiplerinin en sevecen oldugu donemdir. Hatta o kadar tatlidirlar ki; kucuk bir cocuksaniz ve sakiz calmaya calisiyorsaniz bunu gormezden gelir ve size gulumserler.
evden götürdüğümüz kabın darasını tartıp, sonra ya kendi yaptığı veya mandıradan aldığı yoğurdu koyan, birkaç gr fazla olduğunda "o da benden olsun" diyen(tabii ki iyi bakkal amcaladan söz ediyorum) bakkallardır.
sadece yoğut mu, neredeyse herşey açıkta idi, bisküvi, şeker, çay, peynir, vs. paket kavramı çok azdı(pakette sanayağı yeni yeni çıkmıştı mesela), neredeyse herşeyi gramla, kilo ile alırdık.
"şimdi mandıradan taze yoğurt gelecek, oturun bir çay söyleyeyim size, çocuğa da bir gazoz açayım" demişti bir gün(çay söylediği adam babam, gazoz açtığı çocuk da ben oluyorum), hey gidi günler hey...