80 ler de çocuk olmak güzeldir.. 70 lerde 90 lar da 2000 lerde de olduğu gibi..
yoksa 80 lerde en sevdiği şey, yiyecek kuyruklarında beklemek, sağda solda bomba patladığını duymak, çocuğum eve dönemezse diye helalleşip de okula gondermek, eşini dostunu içeri aldıklarını öğrenip bir daha göremeyecek olmaktan ölesiye korkmak, kitaplarını yakmak, sokağa çıkamamak, evine ekmek goturememek, okumaya diye gidilen okulda her gün çatışmaların içine çekilmek, gözünün önünde insanların ölüşünü izlemek, mütemadiyen endişe duymak olan var mıdır?
önceleri commodore 64 ile kafa ayarı yapıp daha sonraları amiga 500 e terfi etmek, okul dönüşlerinde carrossel izleyip kendini karakterlerle özleştirmek (-ki hiç bir allahın evladı da cirillo olmak istemezdi), tv 2 nin yayınını bitirip mtv nin başlamasını beklemek, tanjunun gol kralı oluşunu görmek, atari salonunda ryu'yu alıp oyun bitirmek gibi zevkler
cep telefonu olmadan da insanların buluşabilmesi, ayı furkanın her gün saat 3 gibi boş arsada elinde topuyla bizi beklemesi...bu furkanın babası ateşeydi mısıra gittiydiler bizim ordan, ablası vardı filiz, çok güzeldi beni kucağına oturtmuştu bi kere...
bilgisayara bağımlı olamayan bir çocukluk geçirmiş olmak öncelikle. bir de bir dizi vardı bir ilkokulda geçen adını hatırlayamıyorum ama zengin şımarık çocuğun akülü arabası vardı. yıllarca hayalimizi akülü araba süslemişti. fakir zenci bir çocuk vardı, çok iyi bir öğretmenleri vardı falan. sonra bir başka gece ki şarkısı hala aklımdadır, pazar 87-88-89..., inter star, önünde mavi cam olan siyah beyaz televizyon, dünyadan habersiz taptaze, yemyeşil umutlarımız..
edit:dizinin adı carrosel'miş:) ozz le grand'a teşekkürler.