teknoloji hegemonyasına girmeden, akşam ezanına kadar sokakta vakit geçirmek, renkli istop, toplu saklambaç, yakartop oynamak, eve girerken elim sende diyip kaçmak...
cin ali kitaplarıyla okumayı sökmek, kemalettin tuğcu kitaplarıyla bunalıma girmek...
"gölgelerin gücü adına","voltran voltran voltran" demek...
yılbaşı ve bayramlarda yakınlara kartpostal atmak, mektup yazıp cevabını beklemek, çantada cep telefonu değil jeton taşımak...
Belki de ufacık bir yüreğin birçok engellerle karşılaşmış olmasıdır. Anne ve babasından kaynaklanan nedenler değil bunlar. Uzun hikaye aslında...
"Şiit, Türkçe konuşma polis var" dedirten yıllar.
Okulöncesine, Türkçe konuşulması yasak olduğu için gidememektir bu yıllar.
atariler,
misketler,
bir başka gece proğramı,
leblebi tozu,
tek kanallı bir televizyonla yaşanan,
mp3 çalarsız,play stationsız,süper marketsiz,saçma sapan televizyon soytarıları olmadan,defilesiz,mankensiz,şarkıcı mankensiz,sanal bebeksiz,bulaşık yıkayan robotsuz,lpgli arabasız yaşanan gayet sade ve özlenesi hayat.
clementine adlı çocuğa izletildiği takdirde çeşitli ruhsal bozukluklara yolaçacak çizgi diziyi keyifle izlemek,televizyonun kapanışında istiklal marşını dinlemek,sizden daha büyüklerin aldığı blue jean dergisini okumak,micheal jacksonun henüz tesettüre girmediği,madonnanın kabbalist olmadığı zamanlarda büyümek,atari oynamak,yılbaşlarından önce tüm ülkenin dansöz çıkacak mı acaba diye çalkalanmasına tanık olmak,siyah önlükle okula gitmek pazar konseri ve inanç dünyası gibi programlardan sıkılmak ve benzeri unutulmaya yüz tutmuş şeyleri yaşamak.
- michael jacksonı pepsi reklamlarından hatırlamak
- okula siyah önlükle gitmek
- eti kemik geciyor demek
- pazar aksamlari mecburen yikanmak ve erken yatmak
- trtnin yayın başlamadan önce çalan istiklal marşı için ayağa kalkmak
- zeki müren kadın mı erkek mi diye sormak,
- program aralarında bay yanlış ve doğru ahmeti izlemek
- uzaylı zekiye'nin hastası olup hiçbir bölümünü kaçırmamak.