Hafta sonları sabahın 8 inde kalkmak. Dört gözle işitme engelliler için olan haberlerin bitmesini beklemek. Ardından gelecek olan Uçan Kaz veya Voltron çizgi filmlerini büyük bir arzu ile beklemek.
Bir de cumartesileri yayınlanan Clémentine vardı. Kesinlikle benim için çizgi filmlerin şahıdır.
mahallede herkesin herkesi tanıdığı, yoksulluğun ve komşuluk ilişkilerinin bol olduğu, pazar akşamları banyo yapmanın zorunlu kılındığı hacı şakir kokulu yıllardı. rahmetli remziye teyzenin eriğine daldığımızda orakla kovalanışımız saklandığım yerde koca kıçlı gülizar karısının remzüye abla remzüye abla asıl ele başı ormanda gizlü diye ihanete uğradığım komik mahalle anılarıyla doludur. bakkal hayriye yada hüseyin'den big babol sakızı yürüttüğümüzde gevşek gevşek balon yapmamız ve neriman teyzenin kızlarını tavlamanın yolunun mahalle maçında çalıma kaçıp birde üstüne şut çekmekten geçtiğini düşünmekti. apartmanın şartellerini indirip izmarit kokulu berberin kapısına işemek sonrada ziline basıp kaçmaktı 80'lerde çocuk olmak..
herkese renkli günler
mahalleli olmaktı. sokakta özgürce oynayabilmekti. şimdiki gibi parklar yoktu ama daha özgür ve güvenliydi. iki tane kıçı kırık salıncağa mahkum olup sıra beklemek değil, misket oynamak. gazoz kapak oynamak, kibrit basmaktı. telli arabaydı; telli arabayı süslemekti, mezarlığa gidip çıtalı uçurmaktı. yılbaşının bayramın sıradan olmamasıydı. keşke benim çocuklarım da benim kadar güzel çocukluk geçirebilselerdi.
yakari'yi izlemek, siyah önlükle okula gitmek, tipitip sakızı çiğnemek,şu parayla( http://www.pulko.com.tr/U...yon%2020TL%20Seri%20F.jpg) bakkaldan bir şeyler alabilmek, sokakta halı yıkanırken köpüklü halının üzerinde kaymak... şimdilerde ise yolun yarısında olmaktır.
80'lerde çocuk olmak çok ama çok değerlidir. türkiye'de hayat başkalaşım geçirmeden evvel yani maddeden ziyade mananın hüküm sürdüğü son yıllarda çocuk olmaktır. o nedenle paha biçilemez derecede değerlidir.
2000 lerde çok net anlaşılabilen bir olgudur. nitekim çok benzer olaylar ülkede tekrar ceyran etmeye başlamış, aynı baskıcı yönetim tekrar hortlamıştır.
Odunlu termosifonla ısınan suyla taş gibi sabunla yıkanmaktır.
Mavi ay izlemektir.
Radyoda çocuk saatini dört gözle beklemektir.
Mc donalds neymiş haberi olmamaktır.