commodore ile sevişmek. o hırsla joystick parçalamak. "ama seninkinin quickshotı vaaaaaar!" diye ağlamak. sonunda haladan dayak yemek.
(bkz: kafa ayarı)
izcilik yapıcaz diye yaz sıcağında dağ bayır şortla gezmek. akşam harita gibi olan bacakların sızısından uyanamamak,ve acıyla yaklaşık 1 hafta boyunca koyun koyuna yaşamak.
yazlıktaki arkadaşlara cebinden bi sürü masraf yapıp çadır tiyatrosu kurmak. onlar ikramları mideye indirip bizi izlemezken kendi yazıp oynadığımız parodileri sergilemeye çalışmak.**
kuzenle beraber evdeki minderleri taekwondo elliği sanma gafletine düşüp, evin içinde kiappppppp diye salakça naralar atıp, kuzeniniz peytonpeyton a minderleri tutturup tekme atma çalışmaları ve onu duvara yapıştırma çabaları... ortaokulun kıytırık ingilizcesiyle denize gittiğiniz bir günün öğleninde iki tane idiot genç erkek bulup kendinizi biz klara (klara olan peytonpeytondur) ve suziyiz yani turistiz diye kandırdığınız zamanlar... evde yemek savaşı açıp "teyzeeee bana neden az yemek kattın onun tabağı benden daha çok böhüüüüeeee" diye zırladığınız anlar... evde asitli kolaları içtikten sonra "kim daha uzun süre geyirebilir" yarışması yaptığınız o mendebur günler... sokağa çıktığınızda "kim daha uzağa balgamlı olarak tükürebilir" yarışmaları... gecenin bir yarısı ping pong oynama kriziniz tutup kör karanlıkta sokağa çıkıp sokak ortasında "ping-pong" oynayıpta kuzenin topunu karanlık bir boşluğa düşürüp patlatma sonucu aldığınız hazin dolu sözler :D ve yine gece yarısı tam zıbarma pozisyonundayken dolunay çıktığında "bööö ben kurt adamım ve sizi yiyecem" diyip altına işetme çabaları....
kafamıza büyük gelen güneş gözlüklerini takar dışarı çıkardık. ben; etraftakiler bana mı bakıyor acaba düşüncesiyle utancımdan ikide bir gözlüğü alın hizasına getirir sonra kimsenin bana bakmadığından emin olarak tekrar takardım. kuzenim ise gözlükleri takar kendine iki kat artan güveniyle sokaktaki insanlara "ikinciyi geçen kaçıncı olur?" gibi sorular sorardı. bu da benim için çok ilginç bir anıdır.