en sevdiğim çizgi filmlerden biri olan cedric'in sözü. bu sözün doğruluğunu yıllar önce yaşayarak anlamıştım; 8 yaşındaydım, yan apartmanda oturan benden 3 yaş büyük birine masumane aşıktım ve hayat çok güzeldi.
Not: ilk aşklar unutulmaz. Çocukluk aşkları, şu yaşam yolculuğumuzdaki en çıkarsız, en saf, en temiz aşklardır.
çocuğun yaşıyla alakası olmayan olaydır.çocuğun vurgu yaptığı dönem somut işlemler dönemine (bkz: piaget) denk geliyor. çocuk biliş olarak aşk olgusuna, aşık olmaya uzak daha.üç, dört yılı var. ayrıca (bkz: prefrontal korteks)
külliyen yalan önerme. 8 yaşındaysanız ve aşıksanız öncelikle aşkın nasıl bir duygu olduğunu anlayamadığınız için kendinize neler olduğunu da anlayamazsınız ve hiç de iyi hissetmezsiniz. aşık olduğunuz kişiyi gördüğünüz anda midenizde garip bir gıcıklanma hissetmeniz, başınızdan aşağı soğuk terler boşalması gibi belirtiler size iyi ve güzel hisler vermek yerine hasta olduğunuzu hissettirir. eğer hafif içine kapanık bir çocuksanız daha da beter şeyler olur. kimseye derdinizi anlatamaz, bana neler oluyor diye soramazsınız. sadece utanırsınız. kısacası efendim, 8 yaşında ve aşık olmak berbat bir histir. çünkü bu muhtemelen sizin ilk aşkınızdır ve o aşkı tadını çıkararak değil aşkın manasını çözmeye çalışarak harcarsınız.
12 yasına kadar yasayıp ölmek en güzeli bence.hayatının en mükemmel yılları ve öldüğünde mükemmellikler bitmeyip ebedi cennete gidiyorsun,ne hesap derdi ne azab korkusu olur.