Dışarıdan sürekli önce patinaj sesi ardından haydeeee hhhoooopppp sesleri geliyor. Öyle bir tipi var ki tamamen açılan yollar yarım saat içinde felaket bir hal aldı. Kısa günün özeti soğukta otobüs bekledik ateşimiz çıktı hastayız yatıyoruz!!
balgat'tan son durumu bildirmek gerekir ise: acımasızca yağmaya çalışan bir kar var fakat ondan daha acımasız bir rüzgar, karın yere temasına dahi izin vermiyor. yere paralel sürüklenen tipi yoğunluğunda kar taneleri izlemekteyim.
dikmende oturan bir garip ankaralı olarak az önce kızılaydan başladığım yaklaşık 8 km süren yürüyüşümü bitirerek evime ölü gibi gelmemi sağlayan yağıştır. aslında beni böyle yoran ve deyim yerindeyse ağzıma sıçan, kar yağışı değil, ankara büyükşehir belediyesinin hiç bir önlem almayarak beni ve tüm ankaralıları kaderleriyle baş başa bırakmasıdır.
söyleyecek çok söz var ama bir de sözlük formatı var işte. neyse melih başgan twit atmakla meşguldür şimdi, rahatsız etmeyelim.
saatlerce ankarada hayatın durmasına, meşrutiyet caddesinde 2 saat içerisinde sadece 5 otobüs geçmesine, metro gişesinde metrelerce kuyruk oluşmasına, metroya binen insan çokluğundan dolayı kapıların dahi kapanmamasına, tam bir kaos ortamının oluşmasına, ankaranın bir başkentten başka her yere benzemesine sebep olan kar yağışı.
hiçbir doğal güzelliği olmayan ankara insanının tekrar kar görünce sevinmesini sağlayan, yine sevince boğan oh kaar kaar diye sevinmelerini sağlayan yağıştır. **
ivedik- etlik arasında 1 saat boyunca,1 saat boyunca diyorum çünkü 1saatte o mesafeyi yürüyüp evime geldim, hiç bir belediye görevlisinin olmamasıyla i. melih gökçek' e hatırı sayılır dualar edildiğine bizzat şahit olduğum kar yağışıdır.
kızılay da atatürk bulvarında etlik durağında 1.5 saatlik bekleyişin ardından, telefon edilen bir makamdan "otobüs göndermiyoruz, başınızın çaresine bakın" sözünden sonra metroyla ivediğe geçilir, ivedikte hiç bir otobüs, dolmuş, taksi durmaz beklenir beklenir beklenir, tabi bu arada kar yağar yağar yağar, daha sonra halimize acıyan bi taksi durur yanımızda, taksi-dolmuş olayına girip 5 kişi bineriz taksiye oda ivedik köprüsünün altındaki rampada kalır, rampa çıkılamaz. taksiden inilir. yürünür, yürünür, yürünür, yürünür. ve eve varılır.
böyle aşkın ızdırabını diyerek başlıyorum... kızılay'da resmen tek bir ulaşım aracının olmamasına sebep olan kar yağışıdır. akşam saat 6buçukta, o sürekli aralarından geçerken binbir küfür ettiğimiz dolmuşlardan bir tane bile görememek, üstüne üstelik atatürk bulvarındaki trafik bir de yetmezmiş gibi yağan kar... tam bir rezalet ve felaket. bi arada birileri gökçek istifa diye bağırıyordu. hak vermemek içten bile değil. başkent dediğimiz ankara'daki bu manzaraya yapacak yorum bulamyorum. madem meteoroloji uyarıyor günlerdir niye bir önlem alınmıyor? he bi de bikaç dolmuş daha sonradan durağa çekip yol kapalı gidemiyoruz diyerek kontak kapatmış bekliyorlardı. tabi zincirsiz çıkan mallara da iki çift lafım var. ulan madem hususi arabanla tek kişilik yolculuk ediyorsun, tamam eyvallah umrumda bile değilsin ama arabanı yolun ortasına bırakıp gitmek de noluyor? gerizekalı mısınız la siz? dörtlüyü yakıp götmeye çalışanlar, zigzag yapıp yalpalayanlar...hadi başımızda bir felaket var yıllardır gitmiyor, sonra böylesi bir hava durumunda halimiz içler acısı... siz de tuzu biberisiniz.
Sabah kahvaltımı ettikten sonra sigara içmek için otelden çıktım ve sıcacık bir havanın altında kahvemi yudumladım. iş güç hallettikten sonra otele döndüm; biraz spor yapıp havuza girdim. odaya geçip internete girince memlekette ortalığın karıştığını duydum. yarın akşam üzeri ankara'ya uçakla döneceğim havaalanı yolunun bugünkü durumu hakkında acil bilgi fena olmaz.