o kadar maç seyrettim, hayatımda ilk defa tribünde birinin ağzında diş fırçası maç seyrettiğini gördüm. arada da bildiğin dişini fırçalıyordu lan herif.
ilk yarıda chelsea'nin bariz üstünlüğü, ikinci yarının ilk 25 dakikasında ise manu üstünlüğü mevcuttu. golden önce hakem ceza sahası içinde 2 kez tekmelenen drogba'ya sarı kart göstererek kendini aciz duruma düşürdü. manu yine hakem tarafından korunuyordu. net penaltı verilmemişti. ancak 5 dakika sonra hakem de golü yedi ve mağlup oldu.
golden önce evans'ın drogba'ya uçan tekmesini hakemin es geçtiği, penaltı vermesi gerekirken üzerine bir de sarı kart görtermesinden birkaç dakika sonra, sol taraftan kullanılan duran topta, lampard'ın ortasına kafayı vuran terry'nin chelsea'yi 1-0 öne geçirdiği maç.
maç öncesi yapılan saygı duruşu ders niteliğindeydi. hayatımda ilk kez 1 dakikalık saygı duruşunun gerçekten 1 dakika sürdüğünü gördüm. sessizlikten dolayı öksürenlerin bile sesi yansıyordu ekrana. gerçi sonlara doğru pub mazlumu birisi çelsi çelsi diye haykırdı ama pek uzun sürmedi.
maça gelirsek,ilk yarı cidden bir tenis maçı gibi oldu. biraz nefes alsaydınız yahu. paldır küldür atak. millet olarak pek alışık değiliz bu tarz oyunlara. ilk yarıda kuşkusuz en iyi isim nicolas anelka oldu. etkili çalımlar,şutlar,paslar..
en üst düzey lig olan premier lig'e yakışır bir maç oldu ilk yarı itibariyle. chelsea daha üstün gözüktü. müthiş tempolu, seyir sevki olan bir karşılaşma oluyor ayrıca.