istanbul evlerinde arkadaşın apartmanı önündeki çardakta çay içip muhabbet ederken aniden bastıran yağmur. yaklaşık olarak 10-15 dakika bizi çardağın altına mıhlamıştır. rüzgarın da etkisiyle havada uçuşan yağmur damlalarının ışık altındaki raksı fotoğraf karelerine sığamayacak güzellikte bir etki bıraktı bünyemde. istanbul iyice susamış... sağlam şişti bu sefer. yaradı beygire.
kücük bakkalköy mahallesinden bildiriyorum, henüz yagmamistir, sanirim es gecmistir bizi, bir iki damla serpti, rüzgari esti, kendi gelmedi. belki cingene olmamizdandir.
kadıköy dolaylarında inanılmaz bir coşku ve şevkle 3 saniye içinde acayip bi hıza kavuşandır. evde çalışan çamaşır makinesi sesini bastırıyor pimapenlerin arasından geçip. hayırdır inşallah.
singing in the rain eşliğinde başartülü ama başı yarı açık kocaman kalp şeklinde hippie gözlüklü 35 yaşlarında bi kadınla duruma eşlik etme hissiyatlarına sürüklemiştir beni buralarda kafam güzelken... ama sene 1961... frank sinatra zamanları falan yane.. I am singin in the rain... I am siiiingiiin in the raaaaiiinnn... offf demeyin keyfime..