t: gerçekte nefessiz yaşanamayacak kadar uzun olan zaman dilimi ama mucizeler değil midir hayatı renklendiren.
çok seversin sadece gösteremezsin içinde yaşarsın aşkı soluğunu yanında alırsın. her ufak yalandan sonra kızarır yüzün şaşar aklın, anlamsızlaşır yalnızlıkların. hayatı birisine bağlarsın onunla o olmadan yaşarsın. sonra bir şeyler yolunda gitme aslında çoğu şey ama bazıları çok göze batar. dillendiremezsin. başkasının yanında basitçe "vazgeçtim işte!" kaprisini yapmana gerek kalmaz bünyen o yokken bu rolü üstlenir zaten. gelince alt üst olur bilinenler. seversin, sevdiğini söylersin, anlaşılabileceğini düşlersin, kara bir deliğin dibine gittikçe gidersin. söylemek yetmez bazen anlaşılmaya. bunca riyakar insan rollerini çok güzel oynadı diye inandırıcılıklar düşüverir alevler arasına. yanan yine yanar ama bihaberken doğrulara. arkadaşlığı sürdürmeye çalışırsın sözümona o da olmaz... fazlasını isteyen bir gönül yetinir mi daha azıyla? lafın ucu hep çıkar mazideki yaraya. anlayamazsın. o da anlamaya çalışmaz... susmaya karar verirsin ömrünün sonuna dek gerekirse, olmaz! dikiş tutmaz bir türlü çağlayan yaraların. konuşsan dillenmez ki anlatacakların. hep zihninde kalır. bir adım öteye varamazsın. o açık açık söylediğini halde imkansızlığı anlayamazsın. onu görmene bağlıdır yaşama tutunmak nefes almak göstermez kendini ölümsüz sanarak. direnirsin yaşamaya bitkisel yalnızlıklara bir bakarsın 8 ay geçmiş görürsün tekrar bir nefes daha bir 8 ay daha yeter mi acaba? bu kadar mı zor be gerçekten sevmek diyorsun. kaderinde vardır diyorsun geçen senelere rağmen ama gaibi bilemiyorsun. içine saplanan kançalı ok gibi aşk ya acısıyla yaşayacaksın ya da yokluğuyla yok olacaksın parçalanacaksın...
susmayın, susanlarını görün kaybetmemek için çırpınanlara kulak kesilin. seviyorum diyene değilde gönüldeki sese kulak verin. off