vasatı geçse de formalite maçıydı, bir ara çıkarız yav diye aklımdan geçmedi değil ama görünen köy kılavuz istemiyor. ilk golde adamlar nasıl geldi ne yaptı hiç anlamadım, çaprazdan iyi de vurdu. ama golden sonra dağılmadık, zaten öncesinde de oyunu hücuma yıkmış, sağlı sollu ataklar yapan beşiktaş yoktu. yine de görünürde zevkli bir maç oldu. taraftar yine on numaraydı. nihat maça çabuk ısındı, keşke önce kullansaydı. sağlık olsun, takımımızı tebrik ediyor ve başarılar diliyoruz.
cska tribünlerinin sinir ettiği maç , yavşak bir holiganın taraftara taşak göstermesi maç öncesinde fuck you cska tezahüratlarının az kaldığını gösterdi bize ayrıca fuck you turkey diyen ipne bir cskalı olay mahallinde bikaç taraftar tarafından darp edildi etik değil ama işte naparsın hacı.*
eski açığa taşak gösteren şerefsiz sieskalı umarım maç sonrası hadım edilmiştir.
o olmasaydı bu olur muydu?
tello o topa iyi vursa gol olur muydu?
ya owen'in ayakları dolaşsa?
ya da cska'nın golü gelmese?
halamın sakalları olsa dayım olur muydu?
olmazdı sanırım.
olmadı da.
her kaybedilen maç, her giden avantaj, her terkedilen kupa,
mevzuat beşiktaş'sa fena oturur bana.
hayret ki hayret rahat bıraktı beni bu sefer.
birbirine bağlanmış zincirler topluluğuyla karşı dağa geçmeye çalışmamız gerekiyordu,
zincirler ise tam olmalıydı. olmadı.
bakıyorum şimdi kaçan gollere mi yansam?
yoksa daha önceki maçlarda kaçanlara, pisi pisine giden puanlara mı?
belki içten teselli oldu zaten wolfsburg'un da manu'ya yenilmesi.
zaten gidemezdik ulan, zaten gidemezdik diye dolmabahçe yolunda mırıldanmama sebep oldu.
sonra kafayı kaldırıp olsun be, olsun.
inanıyorum ben bu takıma.
hislerini boca etti kafama.
mücadele ettik mi, ettik.
çabaladık mı?
çabaladık.
ama olmadı mı olmuyor.
çıkış kapılarına ilerlerken hala acabalarda olan çok vardı, bir umut.
uefa cska'yı avrupa'dan men eder mi?
biz bastırırsak, wolfsburg'da bastırırsa bir şeyler olur mu?
bilmem belki olur.
belki de onun rahatlığıdır.
diyorum ya koymadı bu sefer eleniş.
metalist faciası kadar koymadı.
akşamki soğuktan yadigar bir haftalık hastalık,
1-2 gün sürecek ses kısıklığı,
yıllar sonra anılacak bir maç,
keltoş irlanda katiline bir bakış,
ve messi'nin çektiği kuradan gelen wolfsburg'a büyük öfke olarak
kalacak aklımda.
olsun lan olsun.
hala bir umut var,
ha olmazsa da?
canın sağolsun be karakartal,
canın sağolsun.
maç sonunda elleri patlatırken alkışlarla,
kafamızdaki çatıdaki simsiyah bembeyaza gözler kayarken,
helal olsun derken,
tek düşünce vardı aslında kafamızda.
sen en büyük değil misin ki zaten,
eğilmesin öne başın,
sen aldırma kartalım,
sen aldırma.
mustafa denizli'ye kızılmaması gereken maçtır çünkü sadakatsizlik olur 8 maç kazanırken iyi 2 maç kötü gidince mustafa denizli ile olmaz demek yanlış olur. O dönem içinde sessiz bir şekilde takımı şahlandıran kişidir. senenin başından beri herkeze dedim 10,5 numara gereksiz. bu takıma kanat oyuncusu lazım dedim bana kızdılar forvet lazım dedim bana kızdılar. günümüz futbolunda 10 numara kavramı bitti kanatlar sağlamsa uçuyorsun.
tanım: beşiktaş'ın şansını sadece uefa ve wada doping kontrolüne bıraktığı gruptan uefa'ya çıkma hayallerinin maçı.
öncelikle şöyle bir öngörü yazmışız:
(#6715128)
bu tip takımlara karşı bizim takımlarımız içeride her zaman sıkıntı çeker, kimse ilk maça aldanmamalıydı. bu adamlar ayağa, çabuk ve etkili oynuyorlar. özellikle deplasmanlarda. o sebeple hücum yaparken takım defansı her zaman sıkıntılıdır, hele ki becerikli ayaklarınız çok değilse. o da aynı şekilde dün yaşandı. yapacak bir şey yok ama kafama tek takılan şey denizli hocanın ısrarla gereksiz yere adam markajı ile oynatmaya çalışması ve niye tek bir hücumcu ile çıkması. kaybedecek bir şeyi var mıydı beşiktaş'ın! yoktu. o zaman otur musti, sıfır!
edit: ilker yasin yapma böyle şeyler, vallah evde koptum yaa...allah seni de güldürsün be adam!
ligde süper giden ertuğrul sağlam avrupa da başarılı olamayıp gönderilmişti. hem de lig de lider konudmayken. sayın demirören sizi göreve çağırıyorum. yollasanıza mustafa denizli yi !!!
sonucun bi önemi olmaksızın; "neyleyim cebimdeki miloyn doları sen şampiyon olmayınca? bazen sevinç, bazen keder beşiktaşlı olmak yeter..." dedittiren maçtır...
sonucu bizi üzmüştür ancak önemi yoktur beşiktaşımın
Maça gelirsek tipik Beşiktaş maçıydı. 2-3 futbolcu hariç ne yapacağını bilmeyen bal yapmayan arı misali gezinen futbolcular vardı. ibrahim Üzülmez nmaç sonrası yaptığı açıklamada "Girdiğimiz pozisyonları değerlendiremedik" tarzı bir açıklama yaptı Tv'de. Hangi pozisyon kaçmış meark ettim. Beşiktaş'ın 1 tane adam gibi pozisyonu vardı o da gol oldu zaten. Onun dışında ceza sahasına bile giremediler. Çizgiye inip orta yapamadılar. Adam geçip pozisyona giremediler. Depar atıp ceza sahasında pozisyon aramadılar. Çeşitli çalışılmış pozisyonlarla rakip sahada gol aramadılar. Tek yapılan topu rakibin ceza sahası önüne getirip oradan topu ya ağuta ya alakasız bir yere ya da rakibe vermekti.
Tanım: Beşiktaş'ın tipik avrupa hüsranı olan bir maçtı.
- atak yapamayan, sahaya hakim bir hücum anlayışı olmayan bir beşiktaş'ın, ligde değil 8, 28 maç bile üstüste kazansa oynacağı ilk avrupa maçında böyle yokları oynayacağı belliydi.
- bu maçta öncelikli olarak gol yememeyi düşünmek mantıklı. çünkü 1 tane yersen 3 tane gerekiyor. sayın hocam, sahaya tek forvetle çıktın, oyunu kanatlara hiç indirmedin, amenna. "ilk yarı gol yemeyeyim, ikinci yarı bir tane atayım" diye düşünüyorsun dedik. ama, krasic topu sağ üste astıktan sonra oyuna hücuma yönelik bir oyuncunun girmeyişi, oyuna hücum anlamında hiç müdahale edilmemesini nasıl açıklarız mustafa hocam ?
- bobo bu takımın as santraforu olmalıdır ve yanına nihat olur tabata olur bir forvet ya da fovete dönük orta saha oyuncusunun monte edilmesi gerekir. mert nobre'ye de artık ufaktan bir elveda demek lazım. git brezilya'da oyna dur işte.
- inönü'de beşiktaş seyircisinin inanmadığı bir karşılaşmanın kazanılması imkansıza yakındı. nitekim olmadı da. nerde fenerbahçe maçı nerde bu hayati maç ?
velhasıl, söylenecek laf çok ama pek gerek yok. biten bir avrupa macerası daha. nihayetinde, istediğiniz kadar iyi pas yapın, takım organizasyonunuz üst düzey olsun gol atamazsanız maç kazanamazsınız. futbolun bu en temel kuralının hafiyen işlediği karşılaşma olmuştur kendileri.
son söz;
kendimi tutamayarak, milos krasic demek istiyorum. yok böyle bir yetenek. müthiş bir sürat, harika top sürme kabiliyeti, muazzam bir son vuruş. neden bilmem, bana yıllar öncesinin rıdvan dilmen'ini hatırlattı. bügünlerin ise yeni lionel messi'sini. devre arası büyük avrupa takımlarından birine kesin gider diye düşünmekteyim.
uzatmalarda rüştü'nün cskalı fitbolcuya attığı çalım sonrası kayıp düşmesiyle ''her yerini öpsen ne yazar rüştü yine aynı rüştü'' diye düşündürmüş maç.