televizyonlarda 7 bültenleri olduğu sürece ben neden gazete alıyım şeklinde açıklanan durumdur.
bir emekçinin penceresinden bakıldığı zaman mantıksız da değildir.
emekçiyi geçtim, politikayla içli dışlı olan bir öğrenci dahi gazete alma ritüelinden kaçınır. haksız da değildir, içeriği boş, reklamdan ve magazinden geçilmeyen gazeteleri yalnızca kahve köşelerinde iddia kuponu hesabı yapmak isteyenler ve tek eğlencesi futbol olan dayılarımız alırlar.
gazetelerin bağlı oldukları grubun tv kanalında bir gün önce haber bülteninde yayınlanan haberleri aynen sayfalarına aktarması sonucudur. amerikanın bilmemne eyaletinde kedisini yiyen kadını haber değeri taşıyan bir olay gibi görüp yer ayırmalarından dolayıdır. aynı haberleri internet kullanan biri çok daha önce okuyabilir. ayrıca bazı gazetelerin saçma sapan magazin ve reklam üzerine yayın yapması da buna etkendir. sonuç olarak okuma oranımız az olsa bile gazetelerde okunacak çok fazla şey de yoktur.
Türkiyedeki gazete kalitesinin hepimiz farkındayız,okunmaması çok daha iyi.imkanları olanlar bağımsız güvenilir çoğunlukla dış kaynaklardan takip etmeli gelişmeleri. Bizim gazetelerimiz tırnak kesmeye veya masaya serip üzerinde amele kahvaltısı yapmaya yarar.
herkes bir "taraftan" yazarken medya patronları çıkar ilişkilerinle gazetelerini, televizyonlarını kullanırken, yolsuzluklara, terör cinayetlerine, şehit haberlerine yer verilmezken bir recep bir kemal birbirlerine atıp tutarken bunuda medya organları 2 kişilik melodram haline çevirmişken hergün 5 cinayet haberiyle güne başlayan ülkemde gazete okumak mı? okuduğun şeyin yalan olduğunu bile bile inanmak mı? inanmakla kalmayıp meydanlara taşıp istenilen şeye maşa olmak mı? Bu ülkenin problemi okumak değil ki doğru ve tarafsız yazabilmek,olabilmek.
o dört milyonun rahat iki milyonunun futbol ve at yarışı haberlerinin okunduğu spor gazeteleri olduğunu da bilmek ve ona göre bir daha düşünmek gerekir.
gazete okuyup, küresel ve yurt içi sosyo kültürel, siyasal ve ekonomik gündemi takip eden bir ülke olsa idik bugün bu halde olmazdık.
okullarda 30 kişiye bir gazete düşmesini de buna dahil edebiliriz. her gün farklı kişinin gazetesinden otlanılır. aynı kahve gibi sıranın başına üşüşülür ve okunur. nerden mi biliyorum? şey bir arkadaş anlattı.
gazateler tirajlarını artırmak için türlü yola başvurur. yok kuponuydu, yok yemek kitabıydı vb.
bir de bunlarsız düşünelim kaç kişi okumak için gazete alıyor acaba ?
ortalama olarak bakıldğnda aile otalaması 4 kişi olduğundan bu sayı 12 milyon kişiyi etkiliyor. diğer bir istatistik ise ülkenin genç nüfus çoğunluğu çok olmasından dolayı bu sayı ne normaldir ne de çok kötüdür. ikisinin arasındadır.
bu tirajın yarısı iddaa eki veren spor gazetesidir. Rakamlar bizim topraklarımızda doğruyu ifade etmez. 73 milyonluk ülkedeki 4 milyonluk tiraj çarpı bir kişinin aldığı gazeteyi okuyan 5 kişi= 20 milyon gazete okuyan insan demektir. Matematik bile çaresiz kalır, bu topraklarda.
e internet var tv var kahvehaneler var komşular eş dost var. bi yerlerden duyuyoruz ne oluyorsa. dört milyon bile çok aslında başka zaman olsa ağacı korursunuz napak 15 milyon satsın da dünanın ormanı mı gitsin.
bunlar işin latifesi tabiki ama internet varken artık gazete satışlarının ne olduğu pekte önemli değil. her ailenin 4 ferdinden en az biri internete erişebiliyor artık.duygusallık yapıpta doğuyu düşünmessen tabi.
o 4 milyonun 1 milyonunun da bir eve 4 tane gazeteyi bedava olarak yollayan ve okunmayıp direkt çöpe atılan zaman gazetesinin olduğu da göz önünde bulundurulursa.. çok vahim bir durumdur.