turkcell süper lig 2009-2010 sezonu 20. hafta maçı.
avni aker'imizin patates tarlasına dönmesi sonucunda buz gibi bir atatürk olimpiyat stadında oynanması kararlaştırılmıştır. zira iyide olmuştur. istanbul ve çevre illerden gelecek taraftarlarımızla daha önce en çok taraftar ile doldurmuş olduğumuz olimpiyat stadını bu soğuk havaya rağmen doldurmamız olasıdır.
2010 yılının başlamasıyla birlikte başarılı sonuçlar alan fırtınamız arkasına şenol güneş'i de alarak hızını arttırmaya başlamıştır. özellikle 30 ocak 2010 diyarbakırspor trabzonspor maçı'nda oynadığı futbolla bizleri ümitlendirmiş, nostaljik anlar yaşatmıştır.
engin baytar'ın geçen haftaki performansını özlerken, onun yerine sol tarafta alanzinho ya da drago gabric'i görmemiz olası durumlar içerisindedir. teo'nun uyum sinyalleri vermesi ise bizim adımıza sevindirici haberdir. isviçreli bilim adamlarının yaptığı bir araştırmaya göre umut bulut'un hırsı ve futbol zekası ile kazanacağımız maçtır.*
Manisaspor ligdeki pozisyonuna göre az gol yemesine rağmen, maç başı 1 golden az attığı için ilk devreyi 18 puanla düşme hattının sadece 1 puan üzerinde kapattı, ardından ikinci yarıya da iyi başlayamamasının ardından Mesut Bakkal'la yollare ayrıldı. Büyük ihtimalle de Sivasspor, Ankaragücü ve Diyarbakır ile kümede kalma mücadelesi yapacak, eğer Kasımpaşa bir düşüş yaşamazsa. Ben bu mücadelede en şanslı takımın Manisaspor olduğunu düşünüyorum, sadece teknik direktör değişikliği bence yersizdi.
Genel olarak Manisa'nın probleminin gol atmak ve buna bağlı olarak evinde kazanamamak olduğunu biliyoruz. içeride 9 maçta sadece 9 puan almış durumdalar. Mesut Bakkal genelde takımını son zamanların popüler taktiği 4-3-3 ile sahaya sürüyordu fakat ön üçlüde pivot forvet ve orta üçlüdeki yaratıcılık eklikliği hücumda etkin olmasını engelliyordu takımı. Genellikle hücumda Ergin Keleş Josh Simpson ve Isaac Promise oynuyordu. Fakat bu üçlüden Ergin Keleş oynadığı 14 maçın 7 sinde dışarıya alındı, pek istenileni veremedi. Isaac da bir türlü istikrarlı olamadı, gerçi 4 golü var fakat asla bir pivot santrafor deği, ortadan ziyade sağda oynaması daha iyi olurdu ama bu ilk yarıda gerçekleşemedi, bunun nedeni de takımda pivot bir hücumcunun olmayışıydı. Ardından Ersen Martin transferi gerçekleşti. Ersen iyi bir forvet, tek negatif yanı bu yıl dahil son üç yılında hiç 5 golü geçememesi. Sivasspordayken de ligde gol atamadı, 4 asist yaptı fakat daha önce Göztepe ve Denizli'de yaşadığı başarıları bir başka batı şehri olan Manisa'da da yaşayabilir, Sivas'taki yaşama alışamamıştı, bence yurt içinden iyi bir transfer oldu Manisaspor için. Ön üçlünün solunda Josh Simpson etkili ve iyi oynuyor. Diğer hücum alternatifi Gs'den gelen Yaser pek bir şey veremedi şimdilik, golü ve asisti yok. Geçen yıl Bank Asya'da 30 gol atan Rafael, Muhammet Akagündüz ve Cenk işler'in ayrılması hücum sıkıntısının oluşmasındaki diğer nedenler.
Orta sahada bir çok defansif oyuncu var, belki bu yönde ligin en zengin takımı Manisapor. Takımda bu bölgenin en kariyerli ve istikrarlı oyuncusu kesinlikle Mehmet Nas, son iki yılda G.Birliği'nde 30 maç üstünde oynamıştı, bu yıl da Manisa'da 15 maçta sahada yer aldı. Yiğit incedemir, Mehmet Güven, Nizamettin Çalışkan ve kaptan Güven Varol diğer defansif orta saha oyuncuları. Bu bölgede oyun kurucu oynayabilecek Sezer Öztürk'le problem yaşanması Manisapor orta sahasının hücuma katkısını sınırlıyor. Lakin bu 5 oyuncunun hiçbiri gol atmış değil, bu kabul edilemez bir istatistik. 3 yabancı kontenjanı da olduğu düşünülürse Manisa'nın bu bölgeye hücumcu bir orta saha bulması şarttı fakat sadece Diyabakır'dan ayrılan ve ilk yarı itibari ile çok iyi oynayan Şener Aşkaroğlu ile anlaşıldı, Şener Manisaspor'daki ikinci dönemini geçirecek. Çok yaratıcı olmasa da hücumcu bir orta saha olarak Manisa'ya katkı vereceğini düşünüyorum.
Defansta geçen yıldan Borbiconi, Erman Güraçar, Ferhat Öztorun kaybedildi. Özellikle sol bek Ferhat aranıyor, sadece Eren Aydın'la sol bek pozisyonunu götürmeye çalışıyor Mesut Bakkal ki bu çok iyimser bir düşünce. Bu pozisyon da takımın bir diğer takviyeye muhtaç alanı. Ortada Burak Özsaraç ve Oumar Kalabane var. Son dönemde bu ikili oturdu, takım zor gol yiyor, yedekte J.Dixon da mevcut. Yani göbekte önemli bir sorundan bahsedilemez. Sağ bekte de sol bekle aynı problem var, Trabzon'dan beri çıkış yakalayamayan Ferhat Çökmüş'ün alternatifi bile yok, sağlıklı olduğu sürece kendisi oynuyor, formuna bakılmaksızın. O yokken de defansif orta saha oyunvuları arasından alternatif yaratılıyor. Kalede ise ilker Avcıbay sakatlanmamalı çünkü forma şansı bulamayan Orkun Uşak Kayseri'ye gitti. Sadece defansa ek olarak Momha'da Gençlerbirliği'nden kiralandı, burada kendini gösterebilir.
Neticede şu an 19 puanı var Manisa'nın ve takım düşme hattına yakın. Özellikle takımın dirençli orta sahası ve patlama beklenen forvetleri düşünülürse Manisa'nın küme düşeceğini zannetmiyorum fakat bugün Trabzon'a karşı işinin zor olacağı bir gerçek.
Hikaye aslında günler öncesinde başlıyor. Ama ben final kısmını anlatacağım..
takvim yaprakları 7 şubat 2010'u gösteriyor.. emektar duvar saati ise 05:50'yi.. bu saate kadar niye hala uyumamışım! trabzonspor'um istanbul'a gelmiş.. lakin türlü sıkıntılar sebebiyle maça gidemeyeceğim.. ne büyük acı! bu saate kadar insan niye bunu dert edip uyumaz ki? aptal aşığım sanırım, hemde kocaman bir aptal! senin neyine ulan trabzonspor gibi bir takımı tutup kendini paralaman? ne güzel galatasaray'ı tutuyordun.. niye takım değiştirirsin 20'den sonra? niye dönersin(!).. statükoya karşı gelmen niye? git diğerleri gibi 3 kız kardeşten birini tut eskisi gibi, keyfine bak! ama yok illa başındaki beyaz saç sayısını arttıracak fiili davranışları toplayacaksın bünyede! türlü denemeler sonucu uykuya ulaşan yol keşfedilmiştir.. lakin sonsuza kadar uyumak namümkündür.. ertesi sabah uyanılıp o maç izlenecektir.. zira rakibin büyüklüğü veyahut küçüklüğü değildir önemli olan.. önemli olan trabzonspor'un gönülhanesinde bıraktığı izdir!
maç saati giderek yaklaşmaktadır.. artık dibine kadar gelen trabzonspor'u stadda izleyemenin verdiği acıdan mı yoksa tek başına maç izlemenin verdığı hüzünden mi bilinmez onurlu ama başık eğik bir şekilde evden çıkılmıştır.. geri dönüşü olmayan yola.. kahvehaneden içeriye girdildiğinde ise karşılaşılan senaryo pek iç açıcı değildir.. zira maçın izleneceği kanal açılmış lakin maçı izleyecek adam/adamlar orada değildir.. heybetli bir şekilde sandalye çekilmiş ve maçı izleyecek tek trabzosporlu olarak kahvehanedeki yer alınmıştır..
maç öncesi görüntülerde ve maçın başladığı esnada tanımadığım on binlerce adam, kadın, çocuk yüreğimin ağzına sıçacak şekilde bağırmaya başladılar: 'bize her yer trabzon!'
ulan koskocaman adamın kahvehane gibi bir yerde gözleri dolu dolu maç izlemesine sebep olan bu tümcede neyin nesi? ne anlama geliyor.. neymiş! 'bize her yer trabzon!' muş.. tövbe!
ilk dakikalarda futbolunu ortaya koyamayan bir trabzonspor izledik.. nefes alıp verme konusunda ciddi sıkıntılar yaşamadık değil.. zira yeni transferlerimizden sezer badur'un ardı ardına yaptığı 2 gereksiz faul, bünyesinde hüzün ve asabiyeti aynı anda yaşayan lenger'e fazla gelerek sitem dolu bir küfür olarak ortama yayılmıştır..
17. dakikada direkten dönen top sanki beynimden dönen kurşun gibiydi.. aldı aklımı gitti onur'un ellerine teslim etti.. tabi maçı izleyen tek trabzonsporlu olunca kahvede ister istemez 'ne yapıyor lan bu' bakışları pek normaldi..
dakikalarımız 22'yi gösterdiği vakit ise kendini bilmez, hunharca bir şekilde topa vuran umut bulut sanki bir şeyin intikamını alıyordu.. evet gooooolll! helal olsundu o 25.000 yüreğe..
aslında umut topa ayağı ile vurmamıştır.. evet ilginçtir ama futbol literatüründe yer almayan tabir ile 'yüreği ile' vurmuştu..
41. dakikaya geldiğimizde ise sahnedeki isim ceyhun gülselam'dı.. bildiğimiz tarz bir vuruş ile kaleciyi avlamayı bildi..
işin ilginç yanı sanki ezberini iyi yapmış iki futbolcu vardı.. ve sanırım iyi bir komutan.. 'kaleyi görünce vurun!'
dakikalar 75'i gösterdiği vakit ise sahnede alışılagelmiş bir şekilde rolünü oynamaya hazır bir isim vardı.. gustavo colman! top ayağına geldiği vakit içimde bir pırıltı oluşuvermişti bile.. oradan vurur!
ve vurdu.. direkten dönmesi yüreğimi buktu açıkcası.. umut bulut'un takipçiliği sayesinde farkı 3 yapmıştık.. lakin colman'ın vuruşunın direkten dönmesi..
güzel maç oldu vesselam.. serkan yine takımın dinamosu olarak sırtındaki yükü taşımayı bildi..
teo'nun ise uyum sorunu yaşadığı aşikar! yalnız ofsayt konusunda ciddi sıkıntıları var.. bunları aşması gerek.. song verilen görevi yerine getirmenin verdiği huzurla oynarken, sezer badur gereksiz yaptığı faullerle dikkat çekti.. kaleci onur'a ise pek iç düşmedi bugün.. yalnız gereksiz çıkışları ve iyi yer tutaması ilerisi için sorun teşkil edecek gibi duruyor..
aslında bugünün en çok teşekkürü hakeden isimleri ise.. takımın 61 numaralı oyuncuları idi.. evet taraftarlardan bahsediyorum.. istanbul'un tam ortasında(!) bulunan atatürk olimpiyat stadına gitmek, yaklaşık 25.000 kişi gitmek ama en önemlisi soğuk havaya rağmen gitmek gönlümde galibiyetten daha fazla yer edindi.. hepsine şükranlarımı sunuyorum!
ayrıca; umut, ceyhun ve colman! sözüm size lan! nebçim vuruyorsunuz olm o topa.. birinin bir yerine gelir falan.. dikkat edin biraz.. şimdi dağılın!
heee unutmadan! eve dönüş ise bayram havasında geçti.. doğru söylüyormuş bizim uşaklar.. 'bize her yer trabzon'muş! ama öyle çok bağırmayın lan! içim ürperiyor aniden duyunca!
iyi oynadık, goller güzeldi falan; bunları geçmek istiyorum Ne güzel taraftarız biz abi böyle.Taraftar böyle olmalı; eğlenmek için gelmeli sahaya. Karadeniz insanının hayata bakış açısı, hayattan haz almayı bilişi bana memleketimi daha da sevdiriyor. Kameralar tribünleri gösterdiğinde insanların gözlerindeki yaşam sevincini görebiliyorsunuz gerçekten, o soğukta bile çalan kolbastıdan, horondan keyif alıyor ve atılan gollere çocuk gibi sevinebiliyor. helal olsun hepinize...
trabzonsporumuzun güzel oyunuyla 3-0 yendiği maç. olimpiyat stadı istanbul un en ulaşımı zor yerlerinden biri olsa da taraftarımızın trabzonumuzu yanlız bırakmaması da ayrı bir sevindirmiştir beni. ayrıca taraftarların polise atar verdiği de maçtır. bir taraftarın yaktığı meşaleyi almak isteyen polislere önce "bize her yer trabzon." , "emniyet şaşırma, sabrımızı taşırma!" denmiş, ardından da "burası trabzon, burdan çıkış yok!" tezahuratı yapılmıştır. az sayıdaki polis kardeşlerimiz de geri vitese takmıştır haliyle. 61. dakikadaki atmosfer de anlatılmayacak derecede haz vermiştir insana. diyeceğim özetle şudur ki; bu gün trabzonspor taraftarıyla, takımıyla on numaraydı. evden 10:00 da çıktım 22:00 de döndüm, değdi mi? değdi.