fenerbahçe'nin hesaplarının tutmadığı maç... nedir fenerbahçe'nin taktiği? ilk 45-50 dakka oyunu gol yemeden, pas yaparak götürüp rakibi yormak. kalan 25-30 dakkada maç boyunca ordan oraya koşan, götü çıkan takımın üzerine gidip maç kazanmak...
neden tutmadı peki hesap? mamadou diallo-Thierry Fidjeu Tazemeta-andres mendoza-Razundara Tjikuzu dörtlüsü yüzünden...
kimdir bu futbolcular? ülkelerinde futboldan başka çıkış yolu olmayan, kendilerini futbola adamış, bu yolla hayatını kazanan siyahi futbolculardır.. güçlüdürler, çalışkandırlar, büyük takıma gidince avrupalı futbolcular gibi kendilerini salıp, çalışmayı bırakmazlar... bu yüzdendir ki 90 dakika yorulmadan koşup, 1 puana üzülürler*.
fenerbahçe yönetimi feyz almalı, guiza-kazım benzeri ipneleri takımda barındırmayıp futbola aç güçlü bir forvet bulmalıdır...
hakemin kaşının gözünün dışında başka yerlerinin de oynayabildiğini öğrendiğimiz maçtır.
bir sözüm de taraftara, özellikle maraton üst kısımdakilere uyuttunuz bütün stadı uyuttunuz resmen, biz bağırdık, çok ses çıkardık falan demeyin, bir numaranızı göremedik, bütün uyutma tezahüratlarını arka arkaya söylediniz, hakem maçı katlederken dahası diyarbakır korner kullanırken, ''haydi fener haydi fener haydi tam zamanı tam zamanı şimdi'' tezahüratını başlatmanız da nasıl maçtan kopuk maçı izlemediğinizin kanıtı.
hakem ilk çuvalladığında tepkimizi düzgün verebilseydik, bugün çok başka şeylerden konuşuyor olurduk.
dün biz 1 puan kazanmadık, biz 2 puanımızı kaybettik, bilica'nın yediği sarı kartı gözü gören herkes elini vicdanına koyup bir daha incelesin, mehmet topuzun kırmızı kartına ise diyecek birşeyim yok, 2 tane birbirinin boğazını sıkan adam var sen fb'li olanı oyundan atıyorsan, asla senin iyi niyetin yoktur.
koray gençerler görevini yapmıştır, bu ülkede böyle bir maç gs alehine olsaydı, şuan koray gençerler düdüğünü asmıştı.
el değmemiş lig isteyenler, dün akşam aynı dakika da iki kere elle ceza sahasında elle topu düzelten futbolculara ne diyecekler,
hiçbir şey demeyecekler.
rakibe rakibin ceza sahasında faul yap penaltı kazan, rakip kendi ceza sahasıda elle kolla oynasın, futbolcunla güreşsin, itsin kaksın ama sen hiç bir kuraldan faydalanama...
kimseden bir beklentimiz yok sadece ve sadece ya kurallar herkese eşit uygulansın, ya kurallar herkese eşit hoş görülü olsun.
hakemin fenerbahçe aleyhine 13 diyarbakır aleyhine de 7 tane gereksiz faul çalıp boşuna maçı durdurduğu maçtır.
ayrıca bilica'nın pozisyonu kırmızı olabilirdi, guiza'nın çekilmesi çok bariz penaltı olmakla beraber, diyarbakırsporlu arkadaşı güreş federasyonuna öneriyorum.
ayrıca hakemin 5 dakika uzatma süresi verip bunun sadece 47 saniyesinde futbol oynanması da enteresandır.
iyi fenerli gürcan bilgiç'in bugünkü yazısında fenerli fitbolcuların formalarını yeteri kadar ıslatmadığı yönünde görüşlerini kaarilerine aktardığı maç. insanlar farklı maç mı seyrediyor bilmiyorum.
Bu maçla avuçlarını ovuşturanların peşinen yalamasını istediğim maçtır. Çünkü dün akşam aykut kocaman ın da dediği gibi " bu irade bizi şampiyon yapar". "Bunun tribündeki karşılığı, bu takım bu sene * şampiyon"
bu takıma ruh gelmiş arkadaş. Berabere kaldık, sonuca üzüldük belki ama maçtan çıkınca helal olsun dedik bu takıma. Bir taraftar başka ne ister. (sadece galibiyete odaklı tatlı su taraftarlarından bahsetmiyorum). Herşeyi yaptık işte, olmayınca olmuyor.
Diyarbakırspor da çatır çatır oynadı 1 puanı haketti. Onlara da bravo diyelim.
futbolun hakem kararlarının gölgesinde kaldığı bir tsl maçı.
diyarbakırspor gayet haddini bilerek oynadı. tabi zaman zaman sertliklere başvurarak rakibi yıldırmaya çalıştı. her anadolu takımı gibi. ancak hakeme yok penaltımızı vermedin, yok kart çıkarmadın diyen arkadaşlar önce bilica'nın bebbe'ye arkadan sadece düşürmek için yaptığı hareketlerden sonra sarı kart verilmesini nasıl açıklayacaklardır? ya da emre belözoğlu'nun dakika başı hakeme el kol yapması hakkındaki düşünceleri nelerdir? tamam guiza'nın pozisyonu dünyanın her yerinde penaltıdır. ancak; bunlar maç sonunda hakeme dayamayı gerektircek şeyler değildir. türkiye'de her hafta bariz hakem hataları yapılıyorken "onlar da insan hata yapabilirler", ama kendi takımlarının maçlarında hata yapılınca "bu hakemlerle bu lig bitmez" demek ne kadar etiktir. bu sözüm sadece fenerbahçe'ye değil. aynı zamanda beşiktaş'a, galatasaray'a, trabzonspor'a, kayseri'ye, bursa'ya sivas'a.
(bkz: ağlama melis)
6 şubat 2010 kayserispor galatasaray maçı'nın beraberlik ile bitmesinin ardından galatasaray'a, galatasaray'ın yeni transferlerine saldıran, akıllarınca taşak geçmeye çalışan fenevbahçelilerin taşak konusu olmasına sebebiyet vermiş karşılaşmadır.
Fenerbahçelilerin kendilerini gördükleri dev aynasinin büyüklügünü bize gösteren maçtir. Kibirleri o kadar büyük ki, puan kaybettikten sonra kendileri hariç herkesi suçlayip saldiriyorlar. Yok oyunlar oynaniyor yok su yok bu.. kendilerini küçülttüklerinin farkinda degiller ne yazik ki.
nerdeyse bütün yorumlar hakem hakkinda. Bazilari da galatasaray'a baglamis olaylari. Kasaplardan dert yananlar bu maçi görmemis mi diye. Gördük gördük bilica'yi gördük.
arkadas biri de yazmamis ki ilk yari bok gibi oynadik, alex, dos santos, özer sahada yoktu, sonra golü yiyince doldur bosalta döndük, dis sutlarla ancak kaleyi bulabildik, golü de kornerden bulabildik diye.
diyarbakırspor'un sağlı sollu ataklarına fenerli futbolcular faul yaparak durdurmaya çalışmıştır, fenerbahçe'nin kendini bilmez oyuncuları diyarbakırspor'u durduramayınca çirkeflik yapmaya başlamıştır, rakip takımı ve hakemi yıldırmıştır. son dakika da gelen golle 1 puanı kurtarmıştır. olan diyarbakırspor'a olmuştur direkten dönen bir topu ve verilmeyen bir penaltısı vardır. ne yazıkki 3 puanı gitmiştir.
sayesinde götü başı dağıtmanın, az fenev yanlısı bir hakemle ki kendisi anelka'nın smacını görememişti konya ayazında 2-3 yıl önce; ne demek olduğunu öğrendiğimiz maçtır.
derin mhk ve derin federasyonunda kendini hissettirdiği maçtır. fenerbahçe puan farkını açarsa, galatasaray maçına 7 puan farkla çıkarsa, lig in esprisinin kaçacağını düşünmüşler ki maça hakem diye kurulmuş bir saat atamışlar. daha 2. dakikada adamın art niyeti o kadar belli oluyordu ki, sonraki kararlarına hiç şaşırmadım.
galatasaray a ne kadar destek çıkılsa da ligi bitirebileceğini sanmıyorum ama bu futboluyla ilk beşte yer alamayacak beşiktaş aradan iyi kaynıyor.
hakemlerin son derece basiretsiz olduklarını bir kez daha görmemizi sağlayan maç olmuştur... maçın henüz başlarında celalettin'in özer ve gökhan'ı biçmesini seyrederek diyarbakırspor'un anti-futbol anlayışına yağ sürmüştür... emre'nin maç boyunca yaptığı itirazlara kulak tıkamış, barış'ın sürekli ortamı germesine göz yummuştur... mehmet topuz'a saçmasapan bir kırmızı kart göstermiştir ki akıllara durgunluk verir... vermediği-veremediği bilica'nın kırmızı kartı ve guiza'nın penaltısı ile nirvanaya ulaşmıştır... sonuç olarak saha zemini ile birlikte maçı katleden iki faktörden biridir... ayrıca iki takımın puan kazanmak için ortaya koydukları mücadele takdir edilesidir...
hakemin alex de sose'nin her serbest düşüşüne, serbest vuruş verdiği egzantrik fenev maçı. maçı izleyenler * ne dediğimi anlayacaktır ha buna rağmen maç sonunda alex efendi yine çemkirmiştir o da cabası.
i.b.b. maçında kornerleri verilmedi diye ortalığı ayağa kaldıran pisi pisilerin " hacı kendi sahanda diyarbakır ı yenemiyorsan konuşmuycan" şeklinde kendi zekalarına yakışan tespitler yaptığı ve zamanında aziz in hakemi dedikleri adamın avukatlığını yaptıkları maçtır. kasap futbolculardan dert yananların diyarbakırspor un 6 ön liberosu hakında ne düşündükleri de merak konusu.
koray adlı zat-ı muhterem in ne kadar art niyetli olduğu ; kırmızı kartın, faullerin ,itirazların, duraksamaların havada uçuştuğu 5 dakikalık uzatmaya ekleme yapmamamasından zaten çok açık. gs- i.b.b maçından sonra yapılan ve geseli mantığı orijinli bir teori üretmeye kalkarsak; hani adnan hazretlerinin kulak çekmeleri , akabinde tolga özkalfa rezaleti ve nihayetinde bu legoyu tamamlayan parça olarak koray gencerler.... nasıl ? pisi pisi dilini hemen çözmüşüz di mi?
tabi malum kitlenin 3,5 atan uzuvlarının sebebi için çok düşünmye gerek yok, zira ebedi terbiye için şafak 48. tabi şafak sıkıştırıyor aslan(!) parçalarını .. ama koraylara, adnanlara, tolgalara rağmen kral hala tahtında.
tekrar maça dönersek; fenerbahçe adına sahanın en mücadeleci oyuncusu kesinlikle emre belözoğlu idi bu akşam. evet haddinden fazla hatta çirkefliğe kayacak düzeyde hırçın bir yapısı var fakat bunu emre ye çok görmemek lazım. zira fatih terim ekolünün neferi, hagi nin öğrencisi ve arda ların sarbi lerin çıktığı bir altyapının mahsülü olan bir futbolcudan daha farklı bir karakter beklemek çok da mantıklı olmaz.
son olarak fenerli futbolcuların itirazlarından ve çirkefliğinden söz edenleri, hakeme çemkirirken hızını alamayıp formasını yırtan zeki, çevik ve ahlaklı topçu mustafa sarp a
guiza nın kendini yere bırakmasından söz edenleri de tüm zamanların en iyi aktörü arif erdem e havale ediyorum.
patrona 34 faciasının kahramanı zımbırtının 10 küsürüncü dakikada atılamayarak katledilen maç. sen son adam olarak bariz gol şansı olan adama arkadan 2-3 defa bas sonra da gevşek gevşek gül... fenevliler siz kör müydünüz bu olay olurken . ha bi de şu daniel guizanın penaltı istediği pozisyonda top ayaktan çıktığı an rakip topçunun sırtına top inişe geçmeden yaptığı gayri nizami kalça koymayı neden görmez gözleriniz bıdıklar katiliniz sahada dört defa sarıyı hakedecek hareket yaparken yeni doğmuş köpek yavrusu gibi yumuk muydu gözleriniz? ha buna rağmen bıdıklayacaksanız saygılar şimdiden.
bir gün önce 10 kişi kalan kayserispor'u yenemeyen galatasaray'lı oyuncular sahayı elleri bellerinde terkederken, bu gün maçın sonunda hırstan kudurmuş fenerbahçe'li futbolcuları gördük. bu şu demektir; bu takım şampiyonluğa inanmış, bu hırs fenerbahçe'yi şampiyon yapacaktır. yazın bunu bir yere!
