Kısmen yanlış harekettir.
Şöyle ki, o çocuk da bir birey. Aklı baliğ olana dek bu tarz akviteleri yapmamak, her dini artısı ve eksisi ile tanıtmak, ardından çocuğa seçim hakkı tanımak en doğrusudur şahsımca.
ne gariptir ki müslüman bir ülkede yadırganmaktadır. 7 yaşındaki çocuğa zorla dini eğitim veremezsin, namaz kıldıramazsın, ileride kendi seçer vs. vs. Peki kardeşim 7 yaşındaki bir çocuğu zorla okula göndermiyormusunuz ileride doktor olsun, mühendis olsun okumayı öğrensin falan diye. Bırakın çocuk ileride seçsin ne yapmak istediğini diyormusunuz demiyorsunuz neden çünkü ileriki dünya yaşantısında gerekli şeyleri öğrenecek. Bizde şunu diyoruz, çocuğun bu kıldığı namazlar, öğrendiği islam ile ilgili hadis kuran dualar vs kişinin hem bu dünyasında , hemde ahiretinde gerekli olacak şeyler. Bu yüzden bende çocuguma dini eğitimde veririm, namaz da kıldırırım.
not : Burda bu eğitimi verirkende elinde sopa ile değil sevgi ile vermek gereklidir. Bu ayrı birşey tabiki.
Doğru yolda olan babadir. Namaz, çocuk eğilip ruku ya varacak yaşa geldikten sonra kilinmalidir.
Hatta ferk-I hutb eserinde hoca efendi hafiz husrev, bingildagi sertlesen cocuklarin bir resit gozetiminde namaza durmalarinin kas gelisimine faydali olacagini buyurmustur. Kendi basina secdeye varamayan cocuklar, kafasi bilfiil asagi bastirilmak suretiyle namaz, niyaz ogrenebilir, erken yasta bu fazilete haiz olabilirler.
şu sözlükte entrylerimin haylice bir kısmı aynı formda başlar; ne kadar gerizekalı(aşağı bakınız) varmış arkadaş bu sözlükte! yazılan entrylere bakınca şöyle de bir anı canlanmıştır. üniversite hazırlık döneminde göbek deliğinde piercing' i olan 40 yaşlarına demir atmış bir inglizce hocamız vardı. adı da şahika idi. aramızda kalsın, yaşamaması gereken bir yaşam formuydu. neyse efendim, sınıf ortamında laf döndü dolaştı din mevzularına, kuran' da bahsi geçen hikayelere geldi ve hocamız dedi ki: "arkadaşlar şu saçma nuh, lut hikayelerine ben inanmıyorum ya, yok 900 sene yaşamış, yok boğazını kesmiş falan filan" bu minvalde bir şeyler geveledi. cevaben dinine pek de bağlı olmayan ama haylice donanımlı bir arkadaş şöyle demişti. "hocam dinin nass' ı "allah' a iman", o hikayelerin biraz marjinal olmasından daha mı basit bir olay ki, sizi düşünmeye sevkeden şey boğazdaki bıçak yahut yaşanılan 900 sene oluyor." hakikaten felsefi anlamda yerinde, ayakları yere basan bir antitezdi ve hoca gevelemeye başlamıştı. ulan adam allah' a inanıyor, iman ediyor, sen bıçak' a 900 seneye takılıyorsun.
işbu vakıayı neden anlattım. 18' lik-20'lik post-lise dönemi beyinlerin idrak edebilmesi için popularizmden devam edelim. olasılıksız kitabının girişi dinlerde vaat edilen mükafatın sonsuz olduğu, yaşamın en nihayetinde hem zamansal anlamda hem de nitelik anlamda sınırlı olduğundan bahseder. bu minvalde matematiksel anlamda yapılması gerekenin bu sınırsız mükafata burun kıvırmamak gerektiği ve biraz dışı sıkıp dünya' da uçkuru az düşünmek gerektiğinden bahseder. şimdi gelelim mevzuya. müslüman bir babadan bahsediyoruz. ola ki, her kitabı tek bir kitabı(!) daha iyi anlamak için, "yaşamını -dünya mümin' in cehennemi, kafirin cennetidir" düsturuyla yaşayan bir babadan bahsedelim. bu adam için çocuğuyla ilgili aslolan çocukluğunu yaşamış, yaşamamış, hacıyatmazla oynamış, oynamamış, akülü arabaya binmiş binmemiş değil ki. burada katı taassuptan bahsetmiyorum elbette. ama müslüman bir babanın neyi öncelik aldığını ve kafasından neler geçtiğini anlamanızı istiyorum. islam' da halihazırda 7 yaşında bir çocuğa daha farz kılmıyor zaten. ama belli ki, babayı korkutan bir şey var ortada. bu anahatlarıyla beyin haritasını çizdiğimiz baba için böyledir. başka bir baba için de, gece kızını dışarı çıkartmamaktır, bir başkası için de erkek arkadaşının evinde kalmamasıdır.
tüm bu ızır zıvırdan sonra şunu söyleyeyim, 7 yaşındaki bir çocuğa zorla 5 vakit namaz kıldıramazsınız; ama varını yoğunu sarfedip başarabiliyorsa eğer bu baba bunu, bize ağzımızı kapatıp imrenmek düşer. herkes orospu, piç olacak diye bir kaide yoktur herhalde!?