çocuğum gibi. bu sene okula başladı. gittik kalem defter kontör falan aldık. yeni sarj aldık. bir güzel kılıf bulduk önlük mavisi renginde. tuş takımı değişti temizlendi yep yeni oldu kerata. zamannında kraldı tabi. mahallede hava atmadığımız kız kalmamıştı. görse bunları yazdığımı kahrından kapanır bir daha da açılmaz yeminlen.
eliniz, kolunuz gibi artık o telefon da bir uzvunuz olmuştur bu 7 yıllık beraberlik süresince... ayrılamazsınız! kim ne derse desin, ayrılamazsınız... eller ayırsa bile, yollar ayırsa bile, diller ayırsa bile siz, ayrılamazsınız...
akabinde harf ve rakam barındırmayan tuş takımı, ekran ve kasasında sayısız çizik içeren bir telefona sahip olunan durumdur. bünyesinde yaşanmışlık barındırır. sevilesi ve korunasıdır.
şaşılacak bir eylem değildir. Benim telefonum da 7 yıldır aynıdır. Cimrilikle de açıklanabilecek bir durum olmasına rağmen ben bağımlılık psikolojisiyle açıklıyorum ; daha doğru olduğundan değil efenim daha sempatik olduğundan.
mantıklı olandır. maksat cep telefonu sahibi olmaksa en iyisidir. ha cep telefonu kisvesi altında, abuk subuk teknolojik bir aygıt sahibi olmaksa o başka.
tüketim çağına inat bir duruştur. taktir edilesidir. feci halde telefonuna alışmak ve memnun olduğun için de kopamamak sebeplerden birisidir. helal olsun sana sony ericsson beni gömer bu telefon. *
telefonu gösteriş aracı olarak kullanmamaktır. 5 senedir k750i kullanıyorum. hem fotoğraf çekiyorum hem de konuşuyorum. neredeyse hiç mesaj yazmadığım içinde ömrü uzun oldu. aynı telefonu alan bir kaç arkadaşım 4 ay içinde içine ettiler oysaki.
zamanının en iyisidir. onunla çektiğiniz fotoğrafların kalitesine ağzınız açık kalır. ilk kameralıdır o. ne badireler atlatmıştır. arka cebinizde ekranı çatlar, merdiven boşluğuna düşer... servise gider gelir, gider gelir lakin gel gör ki her güzelin bir sonu vardır. ve benimkinin hayat hikayesi de bir bok çukurunda bitmiştir.