7 senede bir arpa boyu bile yol alamamış meseledir. güya son padişah bu konuyu çözecek ve isteyen istediği gibi girebilecekti. ama bu padişah bozması her şeyde olduğu gibi bu kouyuda sonuca ulaştıramadı. çünkü bu gerginlik üzerinden halkı sömürüyor. (istediği gibi giyinmek tabi ki sadece türbanla sınırlıdır. çıplak olarak bir yerlere girmek özgürlük değildir:)
üniversitelere başörtülü girmek isteyenleri normal karşılayanlarla, başörtüsüne düşmanlık besleyenler arasındaki çizgi tamamen netleşmiş hatta zirveyi görmüştür.
ama ne yazık ki haklar ve özgürlükler konusunda türkiye'de hala bulanıklık devam etmektedir.herkes kendi işine geldiği şekliyle özgürlük ve hak tanımı yapmaya devam etmektedir.
7 yıldır değişmeyen tek ve en önemli şey başörtünün hala insanlar tarafından prim yapma aracı olarak kullanılmasıdır.
bazı kesimin seçimlerde kullanacağı silah kalmayacağı için hemen bitirmek istemedikleri durumdur. kapatılmayı engeleyen mahkeme buna karşı çıkamayacaktır artık. neden değiştirilmiyor? sonraki seçimlere silah kalmadı da o yüzden mi yoksa? sonra ne diyecekler? din elden gidiyor cümlesi de kurulamıyor artık.
bazı adamların amaçlarının paraya ulaşmak olduğunu, dini ve dini inançları kullandıklarını 7 senede turban meselesinin geldigi yer başlığının ilk yazısında anlatmaya çalışmıştım ama bu açıklama önemli bir çoğunluğu rahatsız etti. ancak şu an meydana gelen örnek 7 senede turban meselesinin geldigi yer'i çok güzel özetlemiştir.
7. yılın sonunda 1 nisan 2009 tarihinde, akp'li partililerin, türbanlı bu başkanlık yapamaz diye, dp'den seçilen adaya karşı çıkmasıyla zirve noktasına gelip parmağı basmıştır.
hiç bir yere gelmemiş bazı kesimin kanayan yarası olarak yıllarca oldugu yerde sayıklamıştır.hadii ne olacak umut fakirin ekmeği,Allahtan umudunu kesmek en büyük günahlardan biri diyerekten yıllarca beyinde oluşan avunma duygusu.ha gayret bu umut 2015'e götürür dediğim mesele.