bu abuklamayı doğuran sistematiğe inanan cicilerin, azıcık sarsılınca popuş korkusuyla klavyelerine sarılması cidden çok tatlı.
evladım hani bu deprem filan işleri allah baba'nın gazabıydı. deprem dediğimiz nane müslümanların müslümanlık yapmasına izin verilmediği için onbinlerce insanın canını almıştı.
ne o lan siz müslüman değil misiniz?
deprem sizi niye uf yapsın, hep kafirleri uf yapar, kafirler müslümanların müslümanlık yapmasına izin vermediği için uf olunur.
hadi gidin abdest filan alın, milyonların hayatını kurtarın. dindaşınız, müslüman politikacı yalayıcısı müteahhitlerin inşa eylediği evlerde huzurlu uykunuza dalın.
bir zekasızlık abidesinin var olduğuna işarettir. insanların ölümüne sevinicek kadar ya da onun düşüncesiyle cezalandırmalarına sevinicek kadar insanlıktan çıkmıştır. islam dininin hoşgörü üzerine kurulduğunu düşünen bir zihniyetin islamın bir simgesini savunurken bu kadar çirkinleşmesi çelişkidir. hak savunuculuğuna soyunmadan hakkını nasıl savunacağını öğrenmesi gerekmektedir. çirkinleşerek değil, insanların acılarından ve kayıplarından mutlu olarak değil.
dinden imandan bi haber, insanlıktan vefadan bi haber yurdum şabalaklarının onca ölüme, acıya, gözyaşına tükürürcesine, kendi ülkelerine kendi vatandaşlarına sarfetmeyi reva gördükleri, yurdum insanının dinci ile dindarı birbirinden ayırmasını sağlayan tarihi söz.
7 nokta 4 memleketi yıkmaya çok şükür yetmedi ama memleketi göz göre göre yıkan kafa, işte bu kafa olmuştur, olmaktadır ve de olacaktır.
bereket versin ki yurdum insanı; kimin kuş kimin deve olduğunu, kendisini alenen eşek koymaya yelteneni, kimin dinci kimin dindar olduğunu da görebilecek akla ve izana sahiptir. halkın iradesi gecikir ama asla şaşmaz. 80 yıldır olduğu gibi bundan sonra da yapıtına sahip çıkacak gücü ve cesareti de kendisinde bulacaktır.
"valla bende bir 20 cm var bir çoğuna yetiyor dilersen sende bir dene" diyerek cevap verilebilecek ve "deneyeyim bir" şeklinde alınacak bir cevap karşısında süratle oradan kaçılması farz sünnet hatta vacip olan pankart ve sopasıdır.
köpekleşmiş ağzından salyalar akıtarak slogan üretmeye çalışan pisliklerin, depremde ölen onbinlerce suçsuz insanı kastederek açtıkları pankart. din dediğiniz şey kitlelerin beynini nasıl uyuşturuyor, insanları tanımadığı kişilere nasıl düşman edebiliyor, ibretlik bir görüntü işte...
birkac ay oncesinde istanbul universitesi beyazit kampusu onunde, gunlerden cuma. ve bilin bakalim ne icin eylem yapiliyor? universitelerde turbanin serbest olmasi icin. ve universitede turban takmak isteyen bir genc kizimiz elinde bu pankartla bana bakiyor, yedi nokta dort yetmedi mi? yetti canim, yetti.
bu nasil bir cehalettir? turbani serbest birakmadikca daha ne yedi nokta dortler goreceksiniz siz diye tehdit edilince, irkildim bir an. hala sarsilmaya devam ediyorum, bu nasil bir depremdir? bu nasil bir cehalettir?
bir insanın bu yazıyı yazabilmesini bırak düşünebilmesi için bile akli dengesisinin yerinde olmaması gerekir. at o insanı 74 yıl tımarhaneye görsün yetmiş mi yetmemiş mi.
maalesef, depremi bir felaket olarak görmeye "alıştırılmış" toplumun zihinsel karanlığın da etkisiyle fışkırttığı bir aforizma.
nedir deprem; yer kabuğunu dans ettirerek petrol,maden suyu vb. bir yığın yeraltı maden kaynaklarının rezervlerinin oluşmasını sağlayan,yerüstünde de dünyanın en verimli ovalarını oluşturan, sanıldığı gibi bir felaket değil en az ekmek kadar önemli bir nimet olan bir doğa olayıdır. yani bugün arap dünyasının petrol zenginliğini borçlu olduğu, doğal gaz kaynakları ile orta asya ülkelerinin en önemli geçim kaynağı, bereketli ovalarıyla insan ırkının karnını doyuran, doğanın bize bir kıyağı.
peki neden bir felaket olarak gösteriliyor? çünkü; biz bu ovaları sanayi bölgeleri veya yerleşim siteleri olarak kullanıyoruz. 17 ağustos mağduru yalova' nın bereketli ovalarında site inşaatları bugün bile tam gaz devam etmektedir. bu inşaatları yapanlar, bu evlerde oturanlar da konumuzun mankeni olan hanfendinin yoldaşlarıdır.
işin diğer boyutu daha da acıklı. çelişkiye bakınız ki depremin en şiddetli etkilediği bölgeler aynı zamanda türkiye' nin en muhafazakar bölgeleri. yani bodrum' un barlar sokağında olmuş olsa neyse. camiler minareler bile yıkılmıştı o depremde.
neyse uzun lafın kısası allahınız size akıl fikir versin.
dinin nasıl kitlelerin afyonu oldugunu 34059345940. kez gördügümüz baslık.
dinsiz derler, belki de inancım o pankart açan türbanlıdan daha fazladır..
faşist derler, o örtüye anlam veremedigim icin.. ama ben daha hicbir türbanlı, hicbir softa, hicbir kürt, hic bir türk, hicbir yunan, hicbir ermeni, hicbir zenci, hicbir hıristiyan, hicbir yahudi ya da hicbir kemalist, hicbir solcu öldü diye sevinmedim.
ama eger düşünce özgürlüğü senin gibi düşünmeyen insanların ölümüne sevinebilmekse; eşitlik üniversite öğrencilerine satırla saldırmak, etek giyen kızların bacagına kezzap atmaksa; "dini bütün olmak" başını bir bez parçasıyla örtmekse ve geri kalan herkes kafirse; laiklik, başı açık olmayan herkesi küçük görmekse; insan olmak ten renginin beyaz olması demekse; dünyada üstün ırk diye bir şeyin olduguna inanılıyor ve bu inanc dogrultusuna masum canlar alınııyorsa; kısaca, bunca zaman bize "iyi ve güzel" oldugu söylenen her şeyin altında iğrenç durumlar/görüşler yatmaya başladıysa..
turbanli kadinin pickup line'i... hic kimse, ama hic kimse bu kadar sayida "humanist" penisi kendisiyle fiili livatada bulunmak icin siraya sokamazdi... ow yea!