avıstrulya maç boyunca geri de kalarak yenilseydi bu kadar üzülmezdi. o kadar terbiyesizlik ve sportmenlik dışı kişiliksiz harketlere tokat gibi cevap oldu bu maç. yalnız ersan ve enes de olsaydı takımda, uzunların sokamadıkları şutlarını, potadan dönen tikleyemediklerini ve ribaundları hep lehimize çevirmiş, ergin ataman'ın da dediği gibi takımı bir kaç tık ileri taşımış ve belki de finali kolayca yakalayabileceğimizi görmüş olacaktık.
neyse. buraya kadar da güzel gelindi. tebrikler. bunun tadını çıkaralim. bi dahaki sefere onların da olması dileğiyle.
gene çekirge misali sıçrayıp kazandığımız ve böylece ilk 8 arasına kaldığımız maç. emir maç sonu röportajında hayli kötü oynadığı bir maçta sorumluluk alıp 2 kritik üçlükle bir nevi borcunu ödediğini söyledi.
maç içinde çoğu zaman iyi yaptığımız savunmanın yanına skor üretemeyince nefes alamadık ve hep geride götürdük maçı. arada fark 1'e iniyordu lakin yine skor üretemeyip kötü hücum tercihleriyle farkın açılmasına engel olamıyorduk.
aslında kaybetmeyi göze aldığımız bir oyun sergiledik, sadece sinan ekstra işler yaptı hücumda. üstelik pivotlarımız son derece kötü günündeydi. ribaunt dahi alamıyorduk maçın buna rağmen dengeli gitmesi avustralya'nın da çok aman aman bir takım olmamasından kaynaklanıyordu. 10'a çıkardılar farkı lakin yoğun mücadeleyle oyunun içinde kaldık ve mucize iki kalite üçlükle maçı aldık.
savunma dozunu yükselttiğimizde taş gibi takım oluyoruz fakat topu fazlaca dolaştırıp hücum süresini son anına dek kullanmayışımız, ısrarla pota altına- boyalı alana topu sokamayışımız yanlışlarımızdı.
her günün havası farklıdır farklı olmasına da bu oyun litvanya için yetmeyebilir. ciddi bir ekolden söz ediyoruz çünkü. oyunun iki tarafını da oynamak lazım savunma kadar hücumda da sabırlı ve paylaşımcı olursak bir ihtimal daha var.
sinan'ın savunmadaki katkısı kadar hücumda da yaptığı katkının tüm oyuncularımıza sirayet etmesi durumu farklı kılar. litvanya maçında hücumdaki sıkıntılarımızı aşabilirsek maça ortak olabiliriz. ömer ve oğuz'da yani boyalı alanda ısrar şart.
dua ve küfür ede ede dili damağı kurutan, kerem gönlüm'ün son dakikada dualarla kazanıyoruz diye demeç verdiği maç.
bir maçı da şöyle rahat rahat izleyemiyoruz. hep bir panik hep bir heyecan. seviyoruz biz bunu galiba.
profesyonellik ile o. çocukluğu arasındaki ince çizgiyi net olarak göstermiştir. çirkefliğin de sınırı var lan. avustralya basketbol oynamaya gelmemiş belli. iyi koyduk, güzel koyduk. 5 ribaund fazla alabilsekdik o son saniye üçlüğüne ihtiyacımız kalmazdı ya neyse. bizim gördüğümüzü takım da görüyordur.
oğuz'un , ömer'in hiç devreye giremediği maçta sinan'ın pota altından ürettiği 14(7/12) sayı , ender'in takımı kötü yönetmesine rağmen attığı kritik 3 tane 3'lük isabeti ,cenk'in kötü gününde attığı 7 sayı kerem tunçeri'den gelen ekstra 6 sayı maçın son periyoduna kadar takımımızın maç içinde kalmasını sağladı. 3 periyot boyunca çok etkisiz görünen emir'in son periyotta kendisine gelmesiyle takım tamamlandı ve son saniyelerin takımı bir kez daha bize kalp krizi geçirterek maçı kazandı. sinan getirdi emir bitirdi dersek çok yanlış söylememiş oluruz. Helal olsun.
Biz geri geliriz. Ülkemle vatanımla insanımla bir daha gurur duyduğum maç. Hakemlerin ve oyuncuların her türlü ibneliğine rağmen kazandık. Yendik mi lan!
ilk turun son maçında çeyrek finalde abd'yle karşılaşmamak için angola'ya bilerek yenilen kanguruların hevesini son dakikada emir'in attığı 2 üçlükle kaçırıp çeyrek finalde litvanya'nın rakibi olduğumuz maçtır. en son 6 yıl önceki euro 2008'de benzer heyecanı yaşamıştık.
abi neden bu şekilde kazaniyoruz ? sinirden stresten saçımız beyazladı.sevinmek üzülmek arasinda neden ani geçişler yapiyoruz. duygularimla oynaniyo. neyse önemli olan kazanmak 1 sayı olsun bizim olsun.
emirin el üstünden attigi üçlük; 2010 dunya kupasindaki teodosic in sirbistan iki sayi gerideyken son saniyede attigi üçlüğü hatirlatti. nice senelere emir.
finali unutulmayacak maçtır.
yani bu kadar ezildiğimiz bir oyunda mac boyu dayak yiye yiye gelip herşeye rağmen ayakta kalıp
sonunda unutulmayacak bir üçlükle hatırlanacak bu maç.
yalniz koca ülkeden daha fazla basketbolcu yetiştirmemiz şart. iyi pivot iyi forvet iyi point guard.
forvetlerimiz fena değil ama eli duzgün bir guard bulmali yetiştirmeliyiz.
2'lik oyun beklerken, emir'in 3'lüğüyle direkt sonuca gittiğimiz maç oldu.
sonunda karı koca nasıl bağırdıysak artık 3 yaşındaki kızımızın aklını çıkarttık, daha yeni sakinleşti çocuk. ulan hepimizi hasta ettiniz yeminle.
maçı bir cümleyle değerlendirirsem; doğrusu daha iyi bir avustralya bekliyordum ancak biz onlardan daha leştik, istediğimiz hiçbir şeyi yapamadık.
9 eylül'de oynayacağımız litvanya maçı için ise, kısalarımızın zamanında gereğini yapacağı, uzunlarımızın da lavrinovic kardeşlerle, valanciunas'ı boyalı alana gömecekleri, sonuçta kazanacağımız bir maç olacağını düşünüyorum. pek adetim değil ama: (bkz: at fava bekle).