fenerbahçe'nin 8 oyuncuyla ve kalecisiz başladığı maçtır.
--spoiler--
Galatasaray ile Fenerbahçe kulüplerinin futbol takımları arasında oynanan ve en farklı şekilde, 7-0'lık skorla sonuçlanan maç. Aşırı lodos nedeniyle maça eksik başlayan takımlarda, Fenerbahçe kalecisiz oynamıştır. 12 Şubat 1911 tarihinde oynanan maçtaki gollerin 4'ünü Celal ibrahim, 2'sini Emin Bülent ve 1'ini ise idris atmıştır. Celal ibrahim, bu maçta attığı 4 golle Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde 1 maçta en çok gol atan futbolcu olmuştur. Fenerbahçe maça 8 Galatasaray ise 7 oyuncu ile başlamıştır. Oyuna sonradan dahil olan oyuncularla birlikte maç bitiminde her iki takımda sahayı 10 futbolcu ile tamamlamıştır. Maçı 40-50 kadar seyirci izlemiştir.
--spoiler--
hayatı 6 kasımdan ibaret fenerlilerin sürekli biz sizi 6 0 yendik demesiyle galatasaraylıların hatırlama gereği duyduğu * ve galatasarayın feneri ezdiği maçtır. işlerine gelince 'bir kere yalandır o, o kadar uzun süresi bizi kapsamıyor, amatörce bir maçtı' diye geçiştirilen maçtır.
süper lig kurulmadan önce, istanbul'da mahalle maçı düzeyinde yapılan bir maçta ortaya çıkan skordur. bununla övünecek kadar düşen, çukur seviyesinde organizmalar var etrafta.
Günlük skorlarla değil başarılarla övünür Galatasaray taraftarı diyen yazarımıza çok teşekkür ediyorum. yıllardır aradığım sloganı bulmuşçasına mutlu oldum.
Dr. Rüştü Dağlaroğlu'nun 1987 tarihli "Fenerbahçe Tarihi" isimli kitabından alıntıdır.
Galatasaray'ın en farklı galibiyeti olan 12.02.1911'deki 7-0'lık maçın abartılıp, "Ful Fenerbahçe'yi 7 kişi ile yenme" kalıbına sokulması ve zaman zaman reklam konusu edilmesi karşısında, Fenerbahçe kurucularından ve ilk kalecilerden Sayın Hulki Kutluk'un Mayıs 1973 tarih ve 77 sayılı Fenerbahçe Dergisi'nin 14. sayfasındaki sözleriyle bu olayı aydınlığa kavuşturmak mümkündür:
"Ben St. Benoit Lisesi'nde yatılı öğrenci idim. Karyolalarımız eskrimci Feyzi ile yan yana idi. Bir gece, yakınlardaki meşhur Galata meyhanelerinde laternalar çalarken, "imdat" diye bir feryat duyunca, Feyzi ile yataklarımızdan fırlayıp pencereye koştuk. Müdür Frere Prudance, bizim telaşla pencereden uzandığımızı, bir aşağı kattan, görünce:
- Yarın izinsizsiniz!.... diye bağırdı.
Ertesi gün Pazardı. Galatasaray ile maç vardı. Ne yapacaktık! Enspektör General Mr. Descoufi'ye gidip, uzun uzun ricalar ettim, yalvardım, ancak, öğle yemeğinden sonra izin verdi. Kadıköy'e sahaya geldiğimde bizim takımın kalesinde haf Hüseyin izzi'yi görünce hayret ettim. Bana:
- Çabuk soyun. Kaleye geç!... dediler.
Meğer asıl kalecimiz Ali Sait gelememiş. Topçu Harbiyesinde Mühendis Talebe idi. O zamanlar hafta tatili Cuma olduğundan, Pazar günü yapılan bu maça okul müdürü izin vermemiş ve gelememiş. Ben de gelemediğimden, haf izzi'yi kaleye geçirerek 8 kişi ile maça başlamışlar. ikinci devre 10 kişi olmuşlar. Hava soğuk. Yağışlı. Saha kaygan, etrafta da 40-50 seyirci vardı. Bana, "Çabuk kaleye geç" dediler ama vakit yoktu. 5-10 dakika kalmıştı.
Biz bu maçı anarken, hep, "Kalecisiz Maç" sözünü kullanmışızdır. Takımı da, "Kalecisiz Takım" diye anarız.
Bir noktayı daha işaret edeyim, bu mühimdir:
Galatasaray'ın 7 kişi olduğu doğru değildir. Onların elemanı çoktu. Gerçi maça 7 kişi başlamışlar, sonra 10 kişi olmuşlardır. Bizimkiler 8 başlayıp 10 olmuşlar. 2 takım sahadan 10'ar kişi olarak ayrıldılar.
O mevsim bizim takımın sahaya tam olarak çıktığı nadirdir. Oyuncumuz yoktu. Kulüp dağılmak üzere idi. Çok defa takımı başka kulüplerden ödünç oyuncularla tamamlardık.
Dr. Rüştü Dağlaroğlu'nun 1987 tarihli "Fenerbahçe Tarihi" isimli kitabından alıntıdır.
Günlük skorlarla değil başarılarla övünür Galatasaray taraftarı diyen yazarımıza çok teşekkür ediyorum. yıllardır aradığım sloganı bulmuşçasına mutlu oldum.