68 devrimci kuşağı Deniz Gezmiş , Hüseyin inan ve Yusuf Aslan önderliğinde ve THKO gibi kurulan örgütlerde sürdürülen 61 anayasasını dışlamayan - ki bir darbe anayasasıdır - zaman zaman kemalist kadrolarla ve ordu ile işbirliği yapmış temelinde anti-emperyalizm ile savaş olan dönemin sovyetler birliği dağılması sürecinde ülkemizde palazlanan kapitalist burjuva ittifaklarına bir tepki olarak ortaya çıkmış bir olgudur.
Arada ayrılan Mahir Çayan ve arkadaşları önderliğinde THKP-C gibi örgütlerde devrimin salt anti-emperyalizm ile geçiştirilemeyeceğinin idrakı ile başvurulan devrimci örgütlerin silahlanma eylemlerine öncü teşkil etmiş bir kızıldere olayı ile yavaş yavaş kemalizmden ve burjuvazi sınıfı ile ilişkilerden kendisini soyutlamaya başlamış olan yeni bir devrim kuşağının öncü olgusudur.
71 devrimci kuşağı ibrahim Kaypakkaya ve arkadaşları önderliğinde Tikko gibi örgütlerle sürdürülen kemalizmden tamamen ayrılan ve Çin - Vietnam ulusal kurtuluş hareketlerinin etkisi ile Mao liderliğinde tekrar şekillenen marksist hareket içerisinde devrimin yegane yolu olarak silahlı mücadeleyi benimsemiş hem işçi hem de köylü sınıfının devrim çatısı altında kabul gördüğü anti emperyalizme parantez sosyalizm şiarında daha radikal eylemlerle adına duyurmuş korkulan ve yok edilen bir olgudur.
Bugün en has sosyal demokratın ve sol fraksiyonların sahip çıktığı olgu ise dizilerle yeniden gündeme getirilen 68 kuşağı ve onun devrimci önderleri. Kemalist burjuvazi ve ülkedeki değişik ideolojilerin oligarşilerinin kapitalizmin ruhuna uygun olarak kitleleri devrimin parlementarizm kalıpları içerisinde düşünülmesi gerektiği düşünce klikleri bir kuşağı ön plana çıkarırken diğerini ise devleti ve kapitalizmi ortadan kaldırmaya yeltendikleri için terörist ilan edilmiş diğer devrimci sınıfı lanetlemektedir.
Şüphesiz 68 kuşağı tarihsel misyonunu ve 71 kuşağına bıraktığı devrimci birikimle saygıyı haketmektedir. Ancak kemalizm ile ve ordu ile kurdukları anlamsız bağ yüzünden yine ittifak yaptıkları bu kitlelerce çok kolay hazmedilmişlerdir. Marksizm - Leninizmin teorisini yarı-sömürge ve yarı-feodal bir ülke üzerinde iktidarı elinde tutan ve kapitalist tekellerle işbirlikçiliğe soyunan şuursuz bir oligarşi karşısında pratik açıdan uygulanması elbette zor olacaktı. Aynı şekilde Marksizmin pratiğinin Mao tarafından uygulandığı bir tarihsel dönemde gerilla savaşı taktikleri ile bu ulusal tarihin reddi ve devletin radikal biçimde dönüştürülmesi olgusu da 68 kuşağı gibi kapitalist iktidar sahiplerince daha sert biçimlerde bastırılıp yok edilecekti.
Bugün sahplenilen 68 kuşağını günümüz şartlarında 80'li yıllardan sonra darbe ile gözü korkutulan sol fraksiyonlara son dönemde ortaya çıkan yeni emekçi ve işçi isyanına karşı bir ehlileştirme ve pasifize etme süreci olarak yorumlamak da mümkündür. Zaten dizilerde çarpıtılan ve yansıyılmayan sansürlenmiş birçok zararlı devrimci slogan ve eylemler göze çarpmaktadır . Korkarım ki bu devrimci sahiplenme devrimin parlementarizm ( fabianizm ) klikleri içerisine hapsedilmesini teşvik eden kemalist ideologların ve kurumlarının da yıllardır sosyal devlet adı altında sürdürdükleri emek sömürüsünün devamı için bir yol olarak mübah görülmesidir. *