6 sinda isci 13 unde evin reisi 20 sinde sehit oldu !
7 ekim şırnak pkk saldırısında şehit olan mehmet coşkun kardeşimizin ne şartlarda yetiştiğini gösteren insanın içini acıtan hayat hikayesidir. buyrun okuyun ;
Gaziantep'te şehit evindeyiz. Gaziantep'in varoşu olan Şehit Kamil Göllüce Mahallesi'ndeki, şehit er Mehmet Coşkun'un evi. Ev değil aslında bir kondu inşaatı. Briketlerle örülü evde ne oda kapıları var ne duvar sıvaları. Penceresi bile yok. Cam boşluklarına perde ve kilim çekmişler. Eşya yok. Üst üste yığılı yataklar var sadece. Şehit erle iki kardeş ve annenin kıyafetleri ise sepetlerde.
Erkekler belediyenin taziye evinde, kadınlar da bu inşaatı tamamlanmamış evde yas tutuyor. Yüreğine ateş düşen anne Hazal Coşkun ve kızı Nejla bir odada diz dize oturuyor. Pencere görevine kullanılan perdenin üzerinde bir serum asılı. Hemen yanında da şehit Mehmet'in iki muhabbetkuşunu barındıran küçük bir kafes... Dışarıda ise Türk bayrağı...
6 yaşında fabrikada
Mehmet'in çocukluğu burada başladı. Babası askere gitmeden önce bir fabrikada işçiydi. Döndükten sonra sağlığı bozuldu. Sonradan siroza çevirecek olan hastalık baş gösterince malulen emekli oldu. Yeni işi çobanlıktı. Davar gütmekten kazanılan parayla üç çocuk toplam beş nüfus doymuyordu.
Evin ortanca çocuğu Mehmet, altı yaşında bir halı fabrikasında işe verildi.
Yaşıtlarına göre daha iri bir çocuk olması nedeniyle "kaçak" işçi olarak kabul edilmişti. Görevi küçük elleriyle makineleri yağlamak, getir götür işlerine bakmaktı.
Fabrikadan okula
Bir yıl sonra işçi gömleğini çıkarıp üstüne okul önlüğü giydi. Ama parasız okunmuyordu. işine devam etti. Okulla iş saatleri çakışınca bu kez vardiyalı çalışmaya başladı. Sabah sekiz, akşam sekiz çalıştığı günler okula devamsızlık ediyor, ancak 20.00'de işbaşı yaptığında sabah okula gidebiliyordu.
Yine de yaklaşık üç yıl çalıştı halıcıda. Boş zamanlarında ayakkabı boyamaya başladı. Elinde sandığıyla babasına destek olmaya çalışıyordu. ilkokulu 3. sınıfta bırakmak zorunda kaldı. Bu kez oto tamircisinde çıraktı.
Kışın soğuğunda arabaların altına girmek zor oluyor diye yeni bir iş aramaya başladı.
Yeni işi, gidemediği okulun önünde çocuklara simit satmaktı. Mehmet ilköğretim zorunlu hale gelince yeniden öğrenci formasını sırtına geçirdi. ilkokul bitene kadar hem öğrenci oldu hem simitçi hem de ayakkabı boyacısı...
14 saat hamallık
Babasını 2000'de sirozdan kaybeden Mehmet 13 yaşında evin reisi oldu. Bu arada annesi yetişti Mehmet'in imdadına. Günde 5 kilo antepfıstığı kıran anne günlük iki milyon kazanarak evin geçimine katılmaya başladı.
Mehmet toptancı halinde hamallığa başlayınca anne de fıstık işine son verdi. ilkokulu bitiren Mehmet sabah 07.00'den akşam 21.00'e kadar mal indirip bindirerek haftada 80 YTL kazanmaya başladı. Ancak hayatına farklı bir yön vermek istedi. Gurbete gidecekti.
Bakkaldan borç aldığı yol parasıyla iki arkadaş Kıbrıs'a gitti. Bir iş bulup para kazanacaktı. Cebinde para olmadığı için Kıbrıs'ta iki gün banklarda sabahladı. Telefon açtığında "hasretine dayanamıyorum" diyen annesini kırmayarak yeniden evin yolunu tuttu. Ardından da haldeki eski işinin başına döndü.
Pencereleri taktıracaktı
Coşkun, Şubat 2007'de Kayseri Hava indirme Tugayı'na teslim oldu. Altı yaşında işçi olmasını sağlayan iriliği dağ komandosu kadrosuna seçilmesine neden oldu. Bolu'da eğitim aldıktan sonra geçici görevle Şırnak'a gitti.
Ailesi para gönderemese de o Güneydoğu'da askerlik yapmanın bedeli olarak aldığı ayda 120 YTL'yle geçinmeyi bildi. Fazla para harcamasın diye sigarayı bıraktı...
Ve bir hafta önce ailesiyle son kez telefonda görüştü: "Minibüsü tarayarak 12 kişiyi öldürenleri arıyoruz. Bu yüzden dağa çıkıyoruz. Beni merak etmeyin... " Evine erken dönebilsin diye izne gelmedi. Beş ay sonra döndüğünde hamallık yapıp sırtında taşıdığı yüklerden kazandığı parayla önce evinin pencerelerini taktırmaya söz verdi. Altı yaşında hayata atılarak dağ gibi sorunları taşıyan Mehmet'in yaşamı 20'sinde bir dağda son buldu.
türkiye kalkınıyor, gelir dağılımı dengesizliğini azaltıyoruz, sosyal devletiz söylemlerinin içi boş olduğunu gösteren diğer yandan da o bölgede oturan insanların müslümanlığının, insanlığının sorgulanmasını gerektiren ibretlik hikaye. allah rahmet eylesin.
hayatın acımasız yüzüyle erken yaşta tanışmış, elinden geldiği kadar mücadele etmiş, belkide askerlik görevi sonrası güzel bir gelicek düşünürken şehit olmuş Mehmet Coşkun'unun hayatının özeti. allah yakınlarına sabır versin, mekanı cennet olsun. fakirliği ve olanaksızlığı terörist olmak için haklı sebeplermiş gibi gösteren terör yandaşlarının Mehmet Coşkun'un hayatını, ailesinin yaşadığı penceresi bile olmayan evi iyi incelemeleri gerekiyor. bu ülkede fakirliğin sadece bir etnik kökene mahsus olmadığını türk'ün, kürt'ün, çerkes'in, arnavut'un fakiride zenginide olduğunu, hatta en zengin iş adamlarının yarısının kürt kökenli olduğunu bilip bölücülük yapmamalarını diliyorum.
Fakir insanların bir çoğunun kaderini özetleyen cümledir. Kimi şehit olmasada ya iş kazasında ölmekte, kimi hastane sırasında, kimi de bambaşka bir yerde ama genelde zamansız.
şehit mehmet coşkun un hikayesi sonrasında hızlı yaşayıp genç oldu diyen biri için en hafifinden insanlığını yitirmiş denir.
söylenecek o kadar çok kelime varken mehmet coşkun ve yaşadıkları için birinin hızlı yaşayıp genç ölmüş demesi kanına dokunuyor insanın. burası görece saygın bir platform olmasa çok ağır kelimeler kullanmak gerekir böylesi birine.
yaşanan hayatının hızı mı önemlidir, yaşadıkları mı yoksa o hayatın nasıl sonlandığı mı?
kelimelerin kifayetsiz kaldığı hayatlardan biridir mehmet coşkun un hayatı ve sonu. para gitmesin diye sigarayı bırakmasından mı dem vurulmalıdır yoksa 6 yaşında fabrikada çalışmasından mı?
yahut bir kaç soysuzun kalleş tuzağında anasının kokusundan ebediyete kadar uzak kalacak olması mı insanı kahretmelidir?
yaşanan hayatları aşağılamak hiçkimsenin haddine düşmez zira yaşanan hayatı en baştan değiştirme şansı olmayanlar için...
hayatın ne kadar acımasız ve aynı anda hırslara yenilmeye değmeyecek kadar anlamsız olduğunu tokat gibi yüzümüze vuran gerçeklerden biri. hepsinin mekanı cennet olsun...
çalmamış, çırpmamış, öldürmemiş, isyan edip dağa çıkmamış... onuruyla şerefiyle yaşamış. yaşadığı gibi de şehit olmuş. Yaradan geride bıraktıklarının yar ve yardımcın olsun...
Mehmet, açılım diyerek toprağını açıyorlar senin. Üşüyorsum mehmet. Üşüyorsun ama kalın derililerin yaptıklarına engel olamıyorsun.
Mehmet senin gibiler şehit olur hep her cephede. Senin gibiler ölmelidir. Ölmelidir ki, yeni açılımlar yapacaklar hayatta kalabilsin.
Sen öl ve üşü Mehmet. Boşu boşuna öl. Rant için savaşanların emrinde öl. Sen öl, onlar yaşasın. Senin kanınla canlarına can katsınlar Mehmet.
Mehmet üşüdüm be. Ben de üşüdüm be...