4 sene mühendislik okuyup üstüne 2 yıl yüksek lisans yapan da 6 yıl okumuş oluyor canım kardeşim ama 2bin lira maaşla başlarlarsa şanslı oluyorlar, havanız kime?
ayrıca, tıp okuyanların %80inin iyi puan yaptım, 6 yıl tıp okuyup kitaplar ezberleyip bok gibi para kazanacağım diye düşünen hayatta para kazanmak dışında amacı olmayan insanlar olduğu da düşünülürse 'azıcık şükrediniz efendim' demek de çok abest olmuyor. mühendis camiası da mal ama. Büyüklerimiz yapsalar kitap ezberleyebilip reçete yazabilen bi makine de şu 'ben doktorum anuna korum' havasından kurtulsak. çok şükür tamam iyi ki varsınız, keşke hepimizin maaşı daha iyi olsa, yıllarca çalışıp didinip ilkokul mezunu bi halttan haberi olmayan milletvekili kadar maaş alamıyoruz ama bu tavırlar da hoş değil kusura bakmayın.
türkiye'nin önde giden üniversitelerinden birinde iyi bir mühendislik programı kazanın.
hazırlık sınıfını geçemediğinizi varsayalım ki bu tür okullarda çoğu kişi hazırlık sınıfına kalıyor: en az 1 yıl gitti.
lisans eğitimi: en az 4 yıl (uzatmazsanız)
yüksek lisans: en az 2 yıl (uzatmazsanız) (bu da iyi bir üniversitede olsun, yurt içi - yurt dışı)
etti, en az 7 yıl.
ayrıca üniversiteyi kazanma, hazırlık sınıfını atlama ve yüksek lisansa kabul edilme sırasında yıl kaybı olmadığını varsaydık burada.
türkiye'de çalışmaya başladığınızda sonuç:
- özel sektörde iş garantiniz yok. işverenler sürekli "bilmem kaç yıl iş tecrübesi" arıyor.
- mühendislik kültürü olmayan, montajı "ar-ge" sayan bir ülkede "yüksek mühendis" ünvanıyla belki de alanınızla ilgisiz şeyler yapacaksınız.
- sağlam bir torpiliniz veya ekstrem bir başarınız yoksa büyük ihtimalle ilk işinizde 1000-1500 tl arasında bir maaş alacaksınız.
- özel sektörden umduğunuzu bulamayınca kamuya bakacaksınız. burada biraz daha yüksek maaşla ve iş garantisiyle "yatacaksınız".
- üniversitede kalmaya devam edeceksiniz ki burada da torpil faktörü önemli.
şimdi tıp fakültesine bakalım.
çoğu tıp fakültesinde hazırlık sınıfı yok. lisans eğitimi, uzatmadığınızı varsayarsak 6 yıl.
sonuç:
- tus'a falan girmediğinizi varsayalım, pratisyen hekim olarak kalın. saf gelir 1800-2000 tl civarındayken döner sermaye ile bu para katlanıyor.
- aile hekimime de, okuduğum üniversitenin sağlık merkezindeki pratisyen hekimlere de ne zaman gitsem yaptıkları iş çok zor gözükmüyor.
- iş garantiniz var.
- arkanızda aslanlar gibi türk tabipler birliği var. mühendis odaları ise vergi toplayıp dergi çıkarmadan başka bir şey yapmıyor.
şu tabloya bakınca hala ağlayan, tek derdi "fahiş maaşların verilmemesi" olan tıpçılara "daha ne istiyorsunuz"dan başka bir şey söylemiyorum.
uzman doktor olup özel hastanede alınabilecek mebladır. tıp okumanın bazı insanlara göre saçma olması anlaşılabilir olsa da bunu ayda 22bin tl kazanamamaya bağlamak tamamen trollüktür.
bir arkadaşım vardı zamanında tabi tıp isteyen takımıydık bizde ama lakin biz kolumuzda kızla gezerken o adam hayvan gibi çalışırdı. biz osura osura uyurduk o gözlerini ovalaya ovalaya ders çalışmaya giderdi. ve yaptığı bizi 15 bin kişi geçmek oldu. 15 bin kişi. tabi bir süre pembe hayallere falan daldı garibim güç bela bir tıp fakültesine yerleşti. süper sosyal bir hayat hayal ediyordu belli. sonra o beklentiler iddialara dönüştü. üniversite sınavında bile bu kadar ders çalışmadım(!) iddiası. vay anasına. çocuk şimdi ne oldu bilmiyorum belki de ders çalışmaktan buharlaştı. ama gerçek, evet 22 bin lira alacak bir yerde ama o parayı asla yiyemeyecek. bizler gibi kızlarla gezemeyecek ve yahut hayvan gibi sabahlara kadar muhabbetler edemeyecek ama 22 bin lira belki kazanacak. o parayı yiyecek yer bulamayacak, daha doğrusu zaman bulamayacak belki de...