--spoiler--
varlığının yegane teminatı olan bağımsızlığını yitirmiş bir yargının erk olamayacağı açıkken, ülkeyi, biat kültürüyle yetişen ve ilkel dogmatik düşünce tarzıyla beslenen, özgür düşünmenin erdemini idrak edememiş insanların eliyle, bedevi kabile devleti anlayışı ile yönetmelerini kabul edebilecek miyiz?
--spoiler--
26 aralık 2013 hükümetin meşruluğunu yitirmesi ile yükselen feryatların bir parçasıdır. elbette bunu da dikkate almayacak bir kesim mevcuttur ve halihazırda illegal bir biçimde iktidarı işgal etmektedir; elbette hiç de "kuvvetler ayrılığı" tarzı kaygıları olmayan kabile mensuplarının desteğiyle.
birileri hala "yargıya gideriz", "hukuk işletilir", "yüce divanda yargılanacaklar" diye sayıklamaya devam etsin: adama sorarlar, "kim yapacak bunu", "kim yargıyı işletecek", "kim bunlara dur diyecek" diye. bildirinin bir yerinde geçen ibare diyor ya "hesap sorulmadan yakayı kurtaramayacaklarını, adalet önüne diz çökmeden tarih sahnesinden silinemeyeceklerini bilmelidirler"; iyi de kim yapacak bunu? kolluk kuvvetleri mi, ordu mu, kim? üstelik durduracak güç kim olursa olsun dönüp bu yitirilen prensipleri geri inşa mı edecek, yoksa bir türkiye klasiği olarak yeni bir terör dalgası mı estirilecek?
cevap verin ey bilir kişiler, kim hangi güçle durduracak bu rezilliği ve en önemlisi "nasıl"? mesele şimdi budur.
