ordu kalecisinin yediği golün bir benzerini yiyen miy kalecisinin eleştirildiği maç.
fark sadece vuruş. salih bilerek vurdu, drogba ise sadece topu önüne almaya çalıştı ama top sekti.
ilahi adalet hakaten varmıs. gecen yıllarda ınonude taraftar sahaya gırdıgnde laflar soylenmıstı. demekkı neymıs buyuk konusmayacakmısın. sahaya dalar 2 tane taraftar got olursun ultramelıslerrrr.
penaltının penaltı olduğu maç. drogba zaten bir burak değil, adam yere kapaklanmaya meyilli biri değil bir kere. zaten faul pozisyonundan evvel de hafif bir dengesi bozuldu ona rağmen düşmedi, burak olsaydı oradan ceza sahasına uçar penaltı isterdi mesela. neyse, neticede penaltı penaltı. tarafsız gözle bakabilen herkes bunda karar kılar diye düşünüyorum.
galatasaray'ın 3-1 kazandığı mücadeledir.
bilen bilir fenerbahçe'linin ağababasıyım, 1983 ten beri maçlara giderim ve bütün dünya futbolunu takip ederim.
maçı seyretmemiştim, sadece yorumları okumuştum. dün akşam ilk kez trt'de izledim. penaltı için ortaya karışık verilir diyorum.
dany'nin atılmasına gelince bence türk hakemleri bunu hep yapıyor. bana sorarsan olayda hiç bir şey yok. tamamen omuz omuza mücadele. ve bizim hakemlerin en büyük sıkıntısı bu, kafaları rahat değil. ortada illa bir boklar var. ve bu kırmızı falanı geçtim faul bile değil.
gelelim diğer olaylara; fatih terim istediğini tehdit etsin, istediğini söylesin. haklı değil. çünkü o da biliyor ki, bir çok benzer pozisyonda (bu maç için değil-geçmiş tüm maçlarına baksın) takımı lehine kararlar alındı.
o sebeple bana kimse onu savunmasın. hele kendisi adaletin olduğu yerde ben varım hiç ama hiç demesin, inandırıcı değil.
nokta.
bunlar da samimi görüşüm ve kendisi muhtemelen epey bir ceza alacak. ama yapacak bir şey yok, bağıra bağıra söyledi zaten, bilerek ve isteyerek yaptığını, ilk olay sonrası. ki ilk olay da tartışılabilir bana göre. yani hakemler bazen art niyetli mi değil mi gerçekten çözülmüyor, ama şu bir gerçek türk futbolu hep bir kaos ortamından besleniyor. yeni değil bu, fatih terim'e sorun o size söyleyecektir hangi tarihlere takabül eder.
öyle bi hale gelmişizki artık ne olunca penaltı bekleniyor anlamıyorum. yere yatırıp üstünde tepinmek gerekiyor heralde. drogbanın pozisyonu gençler birliği maçındaki ne kadar net penaltı değilse buda bir okadar net penaltıydı.
mersin teknik direktörü maçtan sonra kalkmış hakemi baskıya aldılar nerdeyse dayak yicektik bu havada maçı kazanmak mümkün değildi diyor. sen defansın hatasından bir gol bulmuşsun rakibin daha 30. dakikada 10 kişi kalmış hala da bu maçı koparamıyosan zaten düşersin bu ligden.
hayır taraftar napsaydı mağlup ve 10 kişi olan takımını gazlamak yerine hakemin her kararından sonra harika harika böyle devam mı deseydi? sen deplasman/kendi evinde oynama arasındaki avantaj/dezavantajın mantığını anlamamışsın galiba. (bkz: kardeş sen çok yanlış gelmişsin ya)
ayrıca drogbayı eleştirenin sağlığından şüphe ederim. keşke tüm takım 35 yaşında ve onun gibi olabilseydi. tipini sevdiğim.
penatlı pozisyonundaki faulun danynin yaptığından biraz daha net faul olduğu belli olan maçtır. gözüyle izleyene ayan beyan ortadadır. dany'e de helal olsun yeri geldiğinde yıkmasını bileceksin. 11 kişi olsak ve 2 0 olsa daha zor dönerdi. umarım bundan sonra sadece bu kadar zor pozisyonda kaldığı zamanlarda faul yapar.
penaltı hakkında bütün bildiklerimi bana tekrar sorgulatan maç. ulan bu da penaltı değilse hangisi penaltı. adamın direk ayağına giriyor. ucundan topa değse topa müdahele diyecem ama o da yok. dany nin pozisyonuda bana göre kırmızı. çünkü faul var. son adam olması sebebiyle kırmızıda doğrudur.
penaltı penaltı değildi. miy'li futbolcu öyle bir müdahaleyi göze alarak yağdan kıl çeker gibi müdahale yapıyor ki sanatsal desek az kalır. ama gel gör ki $u ortamda $u kalitesizliğin ortasında kararının kar$ılığı penaltı. yazık...
sözlükteki yorumları okuyunca güldüğüm maç. acaba farklı bir maç mı izledim? o kadar taraftar aralarında ben olmak üzere gerçekten bizi destekleyen(!) hakeme mi kızmışız? bize kolaylık sağlayan hakeme mi? dalaga geçer gibi ümit davala'nın çizgiyi geçmesinden dolayı trübüne gönderen hakem mi?
hayatımda görmediğim kararları gördüğüm maçtır.
10 kişi ve teknik ekipsiz galatasaray kara fil drogba ile 3-1 mersini yenmiştir bu maçta ama mersini yenmekle kalmayıp bir alay kuşa da geçirmiştir.
kadıköyde bir daha tur atacağız kaçarı yok. bu yolda bu engeller normal. gerekirse terimsiz seyircisiz bitriririz sezonu.
biz 6 hafta seyircisiz 8 hafta hocasız geçen bi sezonda şampiyon olduk.
gözümü bile kırpmadan oturup izlediğim maç.
bir mersinli ve hafiften galatasaray'a sempatisi olarak bile maç analizim.
- galatasaray ilk yarı mersinin elinden zor kurtuldu. net 2 golü harcamasa ilk yarıda maçı bitirirdi. he kümeye gitmekten kurtulamazdı o ayrı ama en azından bir şeyler olurdu.
- burak direklerden kurtulabilse fena olmazdı, maça renk gelmezdi belki ama binlerce taraftarın da kalbi birazcık durulurdu. ( zira hem izlediğim yerde hem stat içinde herkes fatih terim kadar terlemiştir )
- galatasaray büyük ihtimalle mersin'i küçümsemiş ya da aklı real madrid maçında kalmış. golü yedikten sonra hatta penaltı verilene kadar sahada yok gibiydi, burak'ın direkten dönen toplarını saymazsak ne bir adam akıllı pozisyon gördüm ne de saldıran bir takım.
- dany'i kırmızıyı görmeyi hak etti. herkes o pozisyonun golle sonuçlanacağını ve ikinci golden sonra galatasaray'ın toplanmasının zor olduğunu biliyordu.
- penaltı konusunda hafiften bir sıkıntı olabilir, yani bir müdahale var ama sanki penaltı gibi de değil. o kadar futbol bilgim yok. bilenler açıklasın.
- sabri sanırım penaltıyı kendilerinin kullanacağını bilmiyordu. mersinlilerden daha fazla itiraz etti. ya da izleyince öyle göründü bilemiyorum. belki de hakeme aferin falan diyordu.
- muslera galatasaray'a mondragon'dan sonra gelen en iyi kaleci. o da olmasa cidden bu maç çok farklı olabilirdi. ellerine sağlık musleracığım.
- galatasaray taraftarı gerçek anlamda maç 1-1 olunca kendine geldi. ilk dakikadan sonra şoku üzerinden atamamıştı. ama maç sonunda şunu fark ettirdiler; ne yapacağını bilen 11 adam ne yapacağını bilmeyen binler yaratabilir. size de aferin 12. adam
- fatih terim gerçekten bu lige yakışmıyor. maç sonundaki tehditkar tavrını koyun bir kenara, hakeme ulaşabilmek için yardımcısından kendi oyuncusuna kadar herkesi itmesi, küfür etmesi ne demek? bir teknik direktöre yakışmaz bu. dua et ki bu sene galatasaray'ın şampiyon olmasını istiyorum, yoksa 98534673947563 maç ceza alsan bile sevinirdim.
- masörden teknik direktör olur mu tartışmasına girmiyorum, bu gün sabri'den takım kaptanı oluyor. neyse adamsın sabri!
- melo'nun uzun zamandır sesini duymuyordum, geçen sene saniyede bir adı geçen adamı bu sene ilk defa tribünleri ayağa kaldırırken gördüm. aynen böyle devam melocuğum.
- drogba'nın ilk golünü anlamadım. özet görüntüleri de izledim, yine anlamadım. gol mü oldu olmadı mı hala bilmiyorum.
- mersin kalecisine acilen bir forma alınmalı. benim sporda giydiğim tişörtlere benziyor. yazık kimin çocuğuysa.
- hasan şaş da bir hava bir hava. sanırsın... neyse. zaten ben onu futbolcuyken de sevmezdim.
- ümit davala dünya kupasındaki saç modeliyle iyiydi de terim tribüne gittikten sonra onu taklit edip yollanmasaydı iyi olurdu. sus işte ne konuşuyorsun, havan kime.
- sahaya atlayan seyirci nedir arkadaşım? yıl olmuş 2013. o güvenlik duvarını aştın sahaya girdin de ne oldu, drogba'ya bir hatıra fotoğrafı mı çektirecektin. zararı yine size, bize, kulübe.
- drogba ikinci golden sonra sevinirken çimlere takılıp düşmeyeydi eyiydi. yazık oldu gol sevincine.
- mersinli futbolcuların her ter damlası helaldir bence. ellerinden geleni yaptılar. ikinci yarı dağılmalarını da normal karşılıyorum. olsun çocuklar. size de helal olsun.
- galatasaray adım adım şampiyonluğa gidiyor. yalnız dikkat edin 33. hafta bu kadar şanslı olmayabilirsiniz.
kırmızı kart doğruluğu ne kadar netse penaltının da o kadar net olduğu maç. ikisini de tartışmanın manası yok. ikisinde de nizami olmayan şarjlar mevcut. gelelim türk futbolunun geldiği noktaya..
bu ülke tarihinde nice basiretsiz yeteneksiz federasyonlar görmüştür daha da görecektir, ancak mevcut federasyon ve bir öncekinin ateşlediği fitil bugün maalesef türk futbolunun götünde bir bir patlamaktadır. bir işe yeteneksiz olmayı bir kenara bırakalım, son haftalara yaklaşıldıkça ortamı en stabil şekilde tutmaya çalışmak temel hedefimiz olması gerekirken, zaten genlerimizden gelen kaotizm, en ufak bir şeye tahammülsüzlük, demirören ve hakemlerinin müthiş çabaları sayesinde son haftalara yaklaştıkça daha da körüklenir hale gelmektedir. soyunma odası basıp, hakem tehdit etmenin ''hak aramak'' olarak nitelendirildiği ve gayet normal hale geldiği bir ülkede her türlü pislik üzerine artık espri yapabilir hale gelecek kadar rahat durumdayız. ancak top sektirmeye karşı hala tahammülsüz olmamız da çok manidar bir durumdur. bu iki olay aynı paralel evrende sadece bizim ülkemizde olur.
bu minvalde fatih terimi türk futbolunun yüz karası ilan eden bir takım faşizan gruplar unutmamalıdırlar ki, türk futbolu bugün avrupada, dünyada adından az da olsa söz ettirebiliyorsa, bu adam sayesindedir. bu adamın vizyonu sayesindedir.
özelden genele doğru çıkarım yapmak zorunda kalıyoruz hep. zira ülke futboluna bir iki level atlatmak istesek bunu bir şekilde 10 senede bir yapıyoruz. ancak iş hakemliğe level atlatmaya gelince bunu sporcuların veya spor yöneticilerinin etken bir şekilde yapma mümkünatı yok. hakem kurulu sahalardaki adaletin temsilcisi olduğu için özerk bir yapıdadır ve tabiki öyle olmalıdır, buradaki contalarla oynaması gereken federasyon ve gerekli kurumlardır.
bir maçı iyi veya kötü yönetmek ayrı bir şeydir, sakin veya kaotik yönetmek apayrı birşeydir. dizginler her zaman hakemin elindedir. sen maçın başında kasti olmadığını düşündüğün ancak kırmızı da çıkabilecek sert bir faule sarı verip oyuncuyu da tatlı dille uyarırsan o maçın kontrolü her zaman sende kalacaktır. oyunu sakin bir havada yönetmek yumuşak yönetmek değildir. otoriter olmakla tezatlık oluşturmaz, ancak bu otoriterliğin anlamı dakikada 8 faul, totalde 9 sarı kart 2 kırmızı kart da olmamalıdır. sen maçın tek yöneticisisin ve temel amacın maçın akışını, maçın temposunu bozmamaya çalışmak olmalıdır. futbol bu yüzden zevkli bir oyundur. futbola zevk veren temposudur, hızıdır.
saha kenarına da aynı toleransı gösterebilmek de aynı önemdedir. fatih terim'in yaptığı tek hareketle tribüne gönderilmesi hadisesi komikliktir şakadır. yeryüzünün hiçbir koordinatında bu hareketle bir takımın hocası tribüne gönderilmez. hakemin ilk olarak yapması gereken uyarmaktır, sakin olun uyarısı vermektir, bu uyarıyı vermek zorundadır, zira işin standardı budur, fakat standartsızlığı standart edinmiş ülkemizde dünkü yaşananlar çıkmış binlerce çividen sadece biridir..
Olaylı maçtır. Bir de mersin idman yurdu teknik direktörü hakan kutlu ne demiş bak:
"Belli bir yerden sonra bu takımın galip çıkması zordu. Hakeme de kızamıyorum çünkü anormal bir atmosfer vardı, oyun falan yoktu yani. Galatasaray'dan çok fazla sayıda oyuncunun atılması gerekiyordu, atamadı. Galatasaray'ın 3 tane teknik adamının hepsi tribündeydi. Biz bu atmosferden nasıl galip çıkacağız. Ben bile yönetsem bu sahada faklı kararlar veremezdim. Dövecekler hakemi, seyirci atlıyor. Çok saygı duyduğumuz isimler var içinde. Teknik direktör, Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi hocası, çok önemli bir isim. Çok büyük başarılar yakaladı ve hala da yakalayacak ama bugün olmaz, olmaması gerekiyordu."
Rakibin 3 teknik elemanı tirübünde, rakip takımın başında masör var, rakip takım 10 kişi, sen hala diyorsun ki o atmosferde nasıl maç kazanalım. Daha ne olmasını bekliyordun ?
hakemin genel itibariyle doğru kararlar verdiği maç. son adamsın düşürürsen o kartı görürsün. zaten yetişmişsin ve belki de en fazla 10 metre içinde geçeceksin neden itersin. ardından belki de tek hatalı ve maçı geren kararı geldi fatih terim'i oyundan attı. penaltıya tartışmalı diyen aptallar var onlar aptallıklarıyla kalsınlar.
Eğri oturalım doğru konuşalım. Fatih Terim'in yaptığı hataların en başında gökhan zan ve emre çolak'la oyuna başlaması vardı. erken gelen mersin golü, şanssızlık(burak yılmaz'ın direkte patlayan iki topu), kırmızı kart(ki bence haklıydı, dany bile itiraz etmedi) gibi faktörler maçı hayli zor hale getirdi. bu kadar sıkıntıya rağmen hakeme tek bir defa itiraz etmeyen de yine fatih terim'di, bu noktayı atlamamak lazım.
gelelim atılma olayına, fatih terim kendi ifadesine göre hamit'e faul yaptığı için kızıp topu yere vurmuş, yani hakeme yönelik bir hareket değil. yüzünün hakeme dönük olmaması da bunu ispat eder nitelikte. dördüncü hakemin tecrübeli olup bu noktada fatih terim'i uyarması gerekirdi. ama pozisyonun hemen sonrasında yardımcı hakemin kulaklıkla orta hakeme bir şeyler söylemesi ve dördüncü hakemin de beceriksizliği neticesinde orta hakem ağır bir kararla fatih terim'i attı. bu noktaya kadar terim suçlu değil ancak bundan sonra yaptıkları yine kendi ifadesi ile terim'e yakışan hareketlerdi. hakem ve gözlemciyi tartaklamak, hakaret ve küfür etmek, üzerine yürümek vs. gibi eylemler alınacak cezayı maalesef katladı ve muhtemelen hem bu sezonu kapattı, hem de gelecek sezonun ilk bir kaç maçını kaçırdı. terim'e ne ceza verilirse azdır diye düşünüyorum.
ikinci yarıda ise mersinli bir oyuncunun(sanırım serkan) bir faul pozisyonu sonrası topu yere vurması hakemin gözü önünde olmasına rağmen hakem kart vermeyerek çifte standart uygulamıştır. eğer topu yere vurmaktan fatih terim atıldıysa oyuncu da sarı kartı görmeliydi. nitekim aynı oyuncu drogba'ya faul yaparak penaltıya sebep verdi(ki doğru karar). bu noktada drogba oyuncuyu geçse kaleciyle karşı karşıya kalacak, ilk pozisyonda sarısı olsa ikinci sarıdan atılacak, hakem bunu da es geçti.
hasan şaş ve ümit davala neden atıldı bilmiyorum, illa ki bir şeyler de yapmışlardır diye düşünüyorum ama sonuçta olan kulübe oldu. iki taraftarın sahaya girmesi de işe tuz biber ekti.
bu saatten sonra fatih terim, hasan şaş, ümit davala ve kulübe ne ceza gelirse bence itiraz edilmemeli, zira hareketler cezayı gerektirir. fakat aynı pozisyonda gereksiz güç gösterisi yapan ve çifte standart uygulayan hakem de bir süre cezayı yemeli diye düşünüyorum.
maçın teknik kısmında çok bir şey yok. gökhan efendinin beceriksizliği yüzünden yenilen bir gol, penaltı, sabri'nin ne olduğu belirsiz şutunun ballı bir şekilde kaleye gitmesi(ki bence gol kendi kalesine yazılmalı) ve hamit'in enfes asisti, drogba'nın enfes golü vardır. ayrıca üçüncü gol sonrası drogba'nın çimlerde kaymak istemesi fakat tt arena'nın berbat zemini nedeniyle bunu başaramaması da ayrı bir konu.
bundan sonrası bizim için çok zor, hem hocasız hem de muhtemelen seyircisiz olmak son altı haftada epey sıkıntı yaratacak, bekleyip göreceğiz.
ayrıca muslera, on numara kalecisin, inşallah kalabilirsin takımda.
ilk yarıyı geride bitirdiği orduspor maçını tribüne giderek geren fatih terimin, aynı taktiği kullanıp başarılı olduğu maç.
yenince de bir sevinme bir sevinme. sanırsın derby kazanmışlar.
tribüne bakıyorsun; alayı sivilceli. aynı sözlük gibi.
hayır nedir bu afra tafra anlamadım. dany adamı düşürüyor resmen.
istiyorsunuz ki hakem de bizden yana olsun, iki frikik, bir penaltı (ilk gol mesela) maçı alalım.
kırmızı kart doğru, durmadan kontra yiyorsun, neden hakeme saldırıyorsun fatih hoca, oynadığın takım son yıllarda en kötü süper lig kadrosuna sahip takımlardan birisi, mersin idman yurdu. ben mersinli'yim bu kadar kötü bir takım görmedim ligde. gs her türlü rahaat rahat kazanırdı bu maçı, galatasaraylılar da asla kabul etmeyecekler ama, fatih terim artist adam. hasan şaş ve ümit davala da ondan geri kalmaz.
şimdi bunu okuyup da kendi takımına bak diyecek olan ibişler, ben fener'de caner, emre, aziz yıldırım gibi adamları da istemiyorum. siz de artık şu gözlükleri çıkarıp renksiz bakın biraz olaya.
