1968’ler. yazılı tarihin en barbar asrının en umutlu, en ışıklı, en cesur günleriydi. coşkun bir devrimci dalganın bütün dünyayı sarstığı, onlarca ülkede milyonlarca insanın ayağa kalkarak, gerçekçi ol, imkânsızı iste, diye haykırdığı günlerdi...
böyle bir dünyada, denizler de özgürlük bayrağını türkiye'de yükseklere taşıdılar. abd'ye, nato'ya, yurtlarını yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekmek isteyenlere en iyi cevabı eylemleriyle, yürüyüşleriyle, cesaretleriyle verdiler.
ve egemenler, bu özgürlük kabarışının intikamını 12 mart karanlığında üç gençten çıkarmak istediler. somut hiçbir yasal dayanak olmadan deniz'i, yusuf'u, hüseyin'i ve nice arkadaşlarını idamla yargılayıp, asalım, asalım! çığlıklarıyla darağacına göndererek özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini boğmaya çalıştılar...
Mektup elinize geçmiş olduğu zaman aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. insanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler. Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. Bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de tereddüte düşmeyeceğimden şüphen olmasın. Oğlun ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir. O bu yola bilerek girdi ve sonunun da bu olduğunu biliyordu. Seninle düşüncelerimiz ayrı, ama beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil, Türkiye'de yaşayan Kürt ve Türk halklarının da anlayacağına inanıyorum. Cenazem için avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara'da 1969'da ölen arkadaşım Taylan Özgür'ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi istanbul'a götürmeye kalkma. Annemi teselli etmek sana düşüyor. Kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et, onun bilim adamı olmasını istiyorum. Bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir. Son anda yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir; seni, annemi, ağabeyimi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım.
Amerikan mandacılarinın anlayamayacağı tarih.
24 lü yaşlarda şu anki siyasetcilerden 40 kat daha vatansever gencin haksız yere idam edilme tarihi.
Filistin konusunda bik bik edenlerin mankurtları tarihi iyi okusun.
“Otuz beş milyon metrekare vatan toprakları işga altındayken, bizim milli bütünlüğü bozmakla suçlanmamış gülünçtür. Mustafa Kemal sağ olsaydı bugün çok şaşırırdı. Hareketimiz tamamen anayasal bir harekettir. Anayasal ruhun başlangıç ilkesinde belirtilen, ulusun zulme karşı direnme hakkını kullandık. Bu sebeple anayasal bir davranışta bulunduk. Yaptıklarımızın haklı olduğuna inanıyorum. Halen de bu inancı taşıyorum. Türkiye'nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim ve bu sebeple Amerikan Emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdim. Bundan dolayı ölümden korkmuyoruz. Onu ancak işbirlikçiler düşünsün ve ancak onlar kendi canlarının telaşına düşsün. Ve ben yirmi dört yaşındayken kendimi Türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten ONUR DUYUYORUM”
ilginç bir şekilde, ülkedeki demokratik cumhuriyet rejimini yıkıp (devrim adı altında) başka bir yönetim biçimi getirmek isteyenlerin idam tarihi olmasına rağmen yine demokratik cumhuriyet rejiminin simge partisi olan chp seçmeni tarafından anılmakta olan tarihtir.
Hıdrellez'in kutlandığı gecenin hemen ertesi günü olup, Bursa için önceden filizlendirilen sebze fidelerinin açık arazideki toprakla buluşabileceği ilk gündür. Daha öncesinde oluşabilecek soğuk veya dolu ihtimaline karşı eski bir gelenektir.
3 yürekli insanın gözlerini kapattığı ve 'fikirler kurşungeçirmezdir, insanlar ölse bile' denilerek her yıl saygıyla sevgiyle coşkuyla öfkeyle inatla bir isyan ateşiyle anıldıkları gündür.
bir 6 mayıs daha. yine emperyalizm karşıtı söylemler ile "deniz"ler anılacak. yine adaletsizlik ve esaret beyinlerden bahsedilecek. gel gör ki zihniyet belası.
cesetlerinden bile korkulan, bu nedenle aralarında birer mezar boşluk bırakılarak gömülenleri bir 6 mayısta daha anıyoruz. güzel uyuyun... demek istiyoruz fakat yine gel gör ki ülke belası.
doğmak için en güzel günlerden biri. hıdırellez münasebetiyle dilediğim bütün doğum günü dilekleri gerçekleşir umuduyla sabahın nurunda* kalkıp gülün dibine gömdüklerimi çıkarıp dereye atacağım. yürekten sevmek böyle bir şey işte...**