piyasa sahiplerinin "yüzde 15 düşsse birşey kaybetmeyiz nasıl olsa türkiye deki fiyatlar yüzde 15 lik düşüşü dengeliyor" mantığında olabilirler mi diye düşündüren olay.
türkiye'de 1 ocak 2005 tarihinden itibaren akaryakıt ürünlerinde fiyat serbestisi uygulandığından dolayı, uluslararası petrol fiyatlarında oluşan değişiklikler nedeniyle fiyatlandırma yetkisi, akaryakıt dağıtıcı lisansına sahip kurumlardadır.
bu bağlamda ekonomi yönetiminden vergiler haricinde yakıt fiyatlarına müdahale etmesini beklemek abesle iştigalden başka bir şey değildir.
dağıtıcı firmaların fiyat oluşumu ise, günlük platts bültenine bağlı olarak belli bir *artış veya azalış olmadığı sürece fiyatların sabit kalmasına dayanır.
öte yandan %15 fiyatları etkileyecek oranda bir değişikliktir ancak son tüketici fiyatını %15 etkilemesi beklenmemelidir.
akaryakıt ürünlerinde hissedilir oranda bir indirim için hükümetin ana gelir kalemlerinden biri olan yakıt fiyatı üzerindeki ötv'nin veya epdk payının azaltılması kaçınılmazdır.
dağıtıcı şirketlerin ve bayilerin kar paylarının avrupa ülkeleri ortalamasının üstünde olması ne kadar doğru ise alınan vergilerin kıyaslama yapılan ülkelerinde kat be kat üstünde olduğu da gerçektir.
el altından libya petrollerinin batılı emperyalistlerin denetimine girdiğine işaret olsa gerektir. boru mu ortada yıllık ellibeş milyar dolarlık bir dışsatım yapan devlet piyasadan elimine edildi.
ne kadar düşerse düşsün, türkiye'de yakıta önce % 2 indirim , sonra % 12 zam olarak yansıyacak şeydir.
bilmem kaç milyon memurun maaşı böylece garanti altına alınmaktadır.(şahsi kanaatime göre bu memurların % 60'ına gerçekte ihtiyaç yoktur)
türkiye ye yansımayacak olan durumdur. onun yerine %15 zamlanacak ve yıl sonunda 5 lira yı bulacaktır. hele şu seçimlerden sonra giren çıkanın hadli hesabı olmacaktır. akepe ocağımıza incir acağı dikecektir.