Fenerbahçe'nin büyüklüğünün (!) kanıtlandığı maç. ne kadar büyükmüşsünüz de, bizim şu anki tabloda tek rakibiniz olan trabzonspor'a yenilmemiz sizi böyle kudurtmuş. çok büyükseniz böyle küçük hesaplar peşinde koşmazsınız. trabzonlular'dan fazla konuşuyorsunuz yahu. bu maç için beşiktaş yattı diyenler futboldan zerre anlamıyordur. yapmayın etmeyin, ismail'in ayagı kırılıyordu, Burak'ın hırsını hiç mi görmediniz. bu mantıkla size de yattık ama sadece bok atmayı bilirsiniz. büyüdügünüzde gelin de futbol konuşalım.
bırakın bu şaibe olaylarını... trabzonspor futbolunu oynamıştır,beşiktaş'ta futbol oynamaya çalışmıştır.sonuçta trabzonspor maçı hakkıyla kazanmıştır.kimsenin birilerinden birşey beklediği yok.oraya buraya yakınmakla gelmiyor başarılar.trabzonspor'un son dakikalarda gol atması futbol şansıdır,olabilir.geçen sene fenerbahçe'de son dakikalarda maç kazanmıştır ama sonunu getirememiştir.
fenerbahçe'de bugün maçını adam gibi oynar,kazanır.çünkü tecrübeli takım böyle maçların değerini biliyor.bu yüzden hiçbir şeyi büyütmeye gerek yoktur.
lan lale işine gelmeyince sattı oluyo. şimdi olurda yarın fener Gençlerbirliği'ni yenerse Gençlerbirliği maçı satmış mı olacak. iki takımında adam gibi oynadığı ve iyi olanın kazandığı seyir zevki yüksek güzel bir maçtı.
beşiktaşın bir türlü oturtamadığı takım olma anlayışını, yılın başından beri en iyi şekilde oturtmuş olan trabzonsporun yendiği maç olmuştur.
maçı sattı yok baştan belliydi diye konuşanlara sormak istediğim soru beşiktaşın kupa maçında trabzon yedek takımına karşı oynadığı futbolla ilgilidir. bu takım o zamanda mı maçı satmak istedi?
geçen yıl şampiyonluğu trabzon maçında kaybetmiş olan fenerbahçe takımının bu yılki şampiyonluk adayı trabzonspora bu şekilde çamur atması gayet normaldir.-tabi böyle konuşabilmek için futboldan pek anlamamak da gerekir.- sonuç olarak bu maçı tarafsız izleyebilen tüm fenerbahçelilerin de olayı anlayabileceklerini düşünmekteyim.
hiç kimse kıvırmasın kardeşim. başta rüştü ve toraman olmak üzere tüm takım maçı kazanmak istememiştir. hiç lamı cimi yok bu işin beşiktaş maçı resmen ts ye vermiştir. daha ağırını söylüyorum satmıştır. çünkü daha önce de yaptığı bir iştir bu. bizler hasan kabze nin beşiktaş a attığı golü unutmadık daha. ama siz böyle devam edin daha çok 4 yersiniz, o da yetmez 8 yersiniz.
çıksın bir fenerli, beşiktaş yattı desin, beşiktaşı da karalasın trabzonsporu ve galibiyetini de.ne güzel ulan bir taşla iki kuş. ama yemezler.
siz hatayı her sene beşiktaştan birşeyler bekleyerek yapıyorsunuz. gidin başka maçlarda trabzonun ya da o sene diğer şampiyonluk adayı kimse onun rakibini tutun. ne ulan bu beşiktaş sevdası? bu kadar güvensizsiniz işte kendi takımınıza. adamsa kendi maçlarını kazansın fener, bu durumda zaten kimseyi beklemeden şampiyon olur. ama yok sen en antipatik en nefret edilen takım olucaksın, sonra avrupa ya da lig her türlü mağlubiyetinde beşiktaşın sayfasını karalayacaksın, sonra gelip beşiktaş kazanmadı diyeceksin. niye kazanacak sen istedin diye mi? hadi bi sktirin gidin ya. kiev'e yenildi olmayacak takımlara kaybetti beşiktaş. bu kısımlarda niye bir sıkıntı yok?
ama yine iyisiniz hani, trabzonun da bursanın da penaltıları verilmiyor. hatta nolur nolmaz diye galatasarayın bile penaltısı verilmedi. yani hakemler hala yanınızda, güvendesiniz yine. dört koldan çalışıyorlar. böyle bir takım taraftarı olup beşiktaşlılık duruşuna yorum yapanların alnını karışlarım.
sene başından beri çıktığı her maçta rakibinin amına koyan, tabiri caizse her rakibini sahada sıçırtan çılgın ve fantastik bir oyun oynayan beşiktaş'ın sattığı maç(mış)!
ulan nerdeyse 5-6 maçtır en iyi oyununu oynadı beşiktaş dürzüler açın izleyin izlemeden yorum yapmayın amına koyım.
beşiktaşın kaderidir böyle lekelerle uğraşması.
bursanın rakibiyle oynarsın yenilince bursasılar beşiktaş bizi düşürdü der. nerdeydiniz 33 hafta boyunca.
bursaya yenilir şike olur, fenerlim benim sen 33 hafta ne yaptın.
son saniye golü yer yattı olur.
uzatmada golu atar kupayı alır, hakem verdi olur.
ulan bir defa da siz kendiniz için bişey yapın be.
25 tane gol pozisyonuna girersin atamazsın ondan sonra beşiktaşa bok atarsın. (anons maçı)
düşecek takıma yenilirsin (denizlispor) beşiktaş yattı olur.
kimse çıkıpta ben başarısızım demez ki,
bok at izi kalsın. anca yaptığınız bu.
7 günde 3 maç yaptı, siz gittiniz 12 gol yedi yok şöyle rezil oldu böyle rezil oldu dediniz.
siz adam akıllı oynasaydınız da köy takımından son dakika golü yemeseydiniz.
siz adam akıllı oynasaydınız da elin yunanına yenilmeseydiniz.
bu ülkede 90+5 te adam kaleciye çarpınca beşiktaşın alehine penaltı verildi şampiyonluğu alındı.
ankaragücünü ne çabuk unuttunuz.
vanspor maçında barajda elle kesilen topu ne çabuk unuttunuz.
tanım: ofsayt diyerek bariz beşiktaş golü verilmeyen maç.
ben bu maçta şunu gördüm: beşiktaş futbol felan oynamıyor. serkan'ın kırmızı kartına kadar maç ortadaydı, beşiktaş, evsahibi olmanın üstünlüğünü hiç hissettirmedi. kırmızı karttan sonra rakip 10 kişi ve sen orta sahadaki adamı alıp, orta sahada üstünlük kurma avantajını kendi ellerinle yitiriyorsun. 10 kişi kalmış rakip senin kadar direnç gösterebiliyor. sonunda da bir şekilde maçı koparıyor. kanat oyuncusu yok, organize atak yok. gol kanattan geldi ama kaleci ve defans hatası idi o gol. beşiktaşlılar kusura bakmasın ama o kadar transfere yazık olmuş.
trabzon cephesinde de durum çok iyi değil ama adamların en azında bir hedeflerinin olduğu belli. ona göre de hırslı oynadılar ama şampiyon olabilirler mi bu kadro ile bilemiyorum. serkan tam bir saatli bomba. ilk dakkalardaki büyük hatası, gereksiz sarı kartları ile sağ kanadı çöketti adam. belki kırmızı kart görmesi trabzon için hayırlı oldu.
hakem ilk dakikalardan itibaren gereksiz bir özgüven eksikliği içinde idi. baştan beri kötü yönetti maçı. kendine farkına vardı ama düzeltemedi ve o paniklen son 20-25 dakika iyice çuvalladı.
fenerbahçe bugün ne yapması gerektiğini bilerek maça çıkacak. kim ne derse desin bu büyük avantaj.
fenerbahçelilerin muhtemel kaçacak şampiyonluklarına şimdiden kılıf uydurdukları maç. neymiş beşiktaş maçı satmış.. sezon sonuda
öyle diyecekler. herkesi kendileri gibi fesat zannediyorlar. maçı izleyen her objektif kişi nasıl çatır çatır maç oynandığını
görür. yok rüştü hata yapmış, yok toraman top kaptırmış, yok rakibi boş bırakıp gol yemişiz. beşiktaş bu hataları sezon başından
beri sürekli yapıyor zaten.
bazı fenerbahçeli arkadaşların geçen yıldan gazı olan maç. maça yatmadık ama yahu siz tüm galibiyetlerinizi aldınız da çıkıpta size kimse şampiyon olamazsınız dedi mi?
siz gidin şampiyonluğunuzla uğraşın. bizim s*e s*e adam edilecek bir takımımız var.
koyu galatasaraylı arkadaşımın trabzon gol attığında sevinçten havalara uçtuğu maçtır sonrada kardeş yarında gençlerbirliğini tutuom demesi ayrı bir alışılagelmişliktir . ulan be adam gs gol atsa bu kadar sevinmezsin nedir bu fenerbahçe nefreti anlayabilmiş değilim.
burak yılmaz olmak üzere tüm trabzonsporuma teşekkür ediyorum. hatta serkan balcı bile dahil. 1-2 maç kötü oynadı diye adamı satacak değiliz. şenol hocama saygılar ve şu iş ne olur son dakikaya kalmasın. 3-4 maçtır kalp krizinin eşiğine geliyorum. son olarak diyeceğim şudur ki trabzonsporun en büyük artısı geri düştükten sonra bile çok kolay toparlanıp maçı bir şekilde alabilmeleri. şimdi bakmaya üşendim ama büyük olasılıkla geri düşüp maçı çevirmekte lig lideridirler ve garip bir şekilde sanki öne geçtiğimiz maçlarda çok daha fazla zorlanıyoruz.
bu maçın alınması çok önemliydi. rezalat başlayan ikinci yarı da düzeldi gibi. ilk yarıda takımı yenen tek takım manisa deplasmanından 3 puanla dönüldü, son haftalarda kendini gösteren ve kış aylarında her zaman zorlayıcı olan sivas'a deplasmanda puan verilmedi, kötü gitse bile ligin potansiyeli olarak en iyisi beşiktaş hiç olmayacak bir maçta yenildi ve kayseri'den de 1 puan alındı. 4 maçta 10 puan gerçekten çok iyi. hele bir de bu fikstürle.
başlamışken bir parantez de cale'e açmalı. kendisini özellikle bu yıl ikinci yarıda çok daha fazla hucümde görüp, takım olarak da biraz verim alsak da savunmada hala vasat, belki kötü bile denebilir. bu takımda değişmesi gereken ilk oyunculardan biri olduğunu sanırım herkes görüyor. öte yandan egemen korkmaz'ı çok da özledik be.
şu maçı izledikten sonra beşiktaş, trabzon'a yattı diyen futbol provakatörlerini görmek acı verici.
ulan sorarlar adama daha ne yapsaydı beşiktaş. o soğuk havada tribünleri doldurmuş ve galibiyet için bastırıyor taraftar.
beşiktaş ise özellikle ikinci yarıda maçın kontrolünü ele geçirip ligdeki en iyi maçlarından birini çıkarıp iki gol atıyor ve birini hakem vermiyor.
bir gol serbest vuruştan yenmiş ki beşiktaş sürekli böyle gol yiyor, ikinci gol ise hilbert'e çarpıp rüştü'yü yanıltıyor.
ama kahraman olmak için yalandan kendini yere atmalar, maç devam ederken sahaya top atmalar,
sahaya çukur kazmalar... şimdi bunları yapmadığımız için mi suçlu maç satan kulüp olduk ?
ama bu söylentilerin esas kaynağı her maçtan önce hakemi baskı altına almaya çalışan, sürekli ortalığı geren ve bundan çıkar sağlayan "ismi malum olan" kulüp yöneticileridir.
not: aşağıdaki değerlendirmeler tamamen gerçek dışı(!) olup yazarın iç dünyasında kurguladığı bir senaryonun ürünüdür(!);
hayatım boyunca onlarca defa stadyumda, yüzlerce defa tv başında futbol müsabakası izlemişimdir. senaryosu bu kadar ince ama bir o kadar da kötü kurgulanmış başka bir sonucu baştan belli maç görmedim.
ilk yarı beklenildiği gibi ortada bir oyun oluyor, ev sahibi takımın gol pozisyonları var, konuk takımda defansın arkasına hızlı oyuncularını sarkıtarak pozisyon bulmaya çalışıyor. genel olarak çok fazla göze batacak bir olayın olmadığı 42 dakika geçiriyoruz ve dananın kuyruğu o anda kopuyor. konuk takımın bir oyuncusu çift sarı kartla oyun dışında kalıyor. bu ne seyreden, ne oynayan ne de yöneten hiç kimsenin beklemediği bir durum.
ikinci yarıya konuk takım biraz daha hızlı başlıyor, bir-iki gol pozisyonu bulunuyor fakat o beklenen gol bir türlü gelmiyor.
55-60 arası ev sahibi takım silkelenip rakibinin 10 kişi kaldığını farkediyor ve cılız bir baskı kurmaya çalışıyor. bu baskı sonuç veriyor ve bir gol bulunuyor fakat ofsayt ile alakası olmamasına rağmen gol geçersiz sayılıyor. ev sahibi takımın çok ateşli ve sinirli taraftarı nedense buna hiç bozulmuyor. moralini bozmaya ev sahibi takım hemen akabinde bir gol daha buluyor ve 1-0 öne geçiyor.
fakat bu üstünlük kısa sürüyor ve iki dakika sonra konuk takımın bir duran toptan çok sürpriz bir gole ulaşıyor. moralini bozmaması gereken ev sahibi takım bir kişi fazla oynamanın avantajını da iki dakika sonra kaybediyor ve bir defans oyuncusu anlamsız bir yerde ikinci sarı kartı görerek oyundan atılıyor. şampiyonluk yolunda puan kaybına tahammülü olmayan ve ülkenşn 3 te 2 sinin desteklediği(!) rakip takım şahlanıyor. en golcü oyuncusu ile yüzde yüz bir pozisyonu harcıyor. burada verilmeyen bir penaltı ve kırmızı kart durumu da mevcut. hani maçın anlaşmalı olduğunun önüne geçecek bu hakem hataları. burada film kopuyor misafir takımın hocası tribüne yollanıyor falan filan. tam hedef saptırma mevzuları.
dakika 80 küsür. ev sahibi takımın stoperi, geçen sene kendi kalesine attığı golle şampiyonu belli eden kişilik kendi yarı sahasında aldığı topla çalımlarla ilerliyor. dönen topta artık mecali kalmamış olacak rakip santroforun altında eziliyor, eziliyor ayağını uzatamıyor.
konuk takım hiç beklemediği(!) bir golle 1-2 öne geçiyor. şeref tribünü karışıyor. şampiyonu biz belli edeceğiz diyen camianın yöneticileri görevlerini yapmaktan dolayı mutlu. tamamen şov ve hedef saptırma amaçlı olaylar çıkartılıyor.
cok merak ediyorum, şu anda besiktas'la fenerbahce sampiyonluk yarisinda olsaydi ve bobo gün itibari ile attigi golü trabzonspor'a atsaydi fenerbahce taraftari'nin trabzonspor'a tepkisi ne olurdu?
"satmislar maci yaea!!", "trabzon zaten hep yatiyo yaee!" olurdu degil mi fenerli kardesler? sampiyonluga aday takim da yapiyormus böyle hatalar. her seyi yatmayla, satmayla yorarsan, böyle sap gibi kalirsin!
beşiktaş'ın ilk yarıda topladığı puanlara sevinmesi gerektiğini gösteren maç. ulan 10 kişi takıma karşı bile sağdan soldan orta yaparak gol atmak dışında alternatifi olmayan dandik bir takım lan bu. ilk yarıda ki puanlar olmasa küme düşerdi mazallah. ligin folloşu kim olacaktı sonra. aman diyim.