umulduğundan sakin geçen maçtır. marşımızın ıslıklanması dışında hiçbir sorun yaşanmamıştır. ilk maç bizde olsa saha pet şişe çöplüğüne dönerdi ama sanırım biraz da maddi nedenlerden sadece plastik poşet uçtu sahada. bizde futbol fakiriydik orada, açıkçası hiçbir nickim yapmadık. korktuk, ilk golü yemekten korktuk. onların defansının hatasıyla bulduğumuz pozisyonlar avuttu bizi. tek forvet gibi oynattık semih'i, beraberliğe oynayan bir takımın defansı karşısında uzun süre bir şey yapamadı haliyle. emre ve tuncay'da ısrar ettik, benliklerini cilaladık boş yere. ama sonuçta kazandık galiba.
kazım kazım'ın her zaman oynaması gerektiğini gösteren maç. adam resmen maçı hızlandırıyor. ayrıca bu mevlüt erdinç'le olmaz kardeşim. neden gökhan ünal'la başlamıyorsun ? ayrıca çarşamba günü ağırlayacağımız belçika'nın estonya'yı zar zor 3-2 yenmesi 2'de 2 yapma fırsatını artırmakta.
o sahada ne kadar futbol oynanabilirse o kadarını oynayıp kazandığımız maçtır. sevgili trt yorumcusu '' e ermenistan da bu sahada oynuyo ama.'' şeklinde bi görüş zikretti. lakin ermenistan futbol oynadıysa ya da bam güm şişirmek futboldan sayılıyosa biz başka bişey oynadık o zaman..
böylesi maçlarda bizim gibi kaliteli, teknik ayaklara sahip takımların böyle bozuk zeminlerde süper oynaması beklenemez, beklenmemeli diye düşünüyorum.. eğer ki maç istanbul'da olsaydı ilk 20 dakikada zaten 2-0 yapmıştık bile.. nihayetinde deplasmanda portekiz ve polonya gibi takımlara çelme takan bi ermenistan'ı yenmek gayet sevindirici bi olaydır. 3 puan 3 puandır. artık kimse kimsenin girdiği pozisyonların güzelliğine bakmıyo vallahi. buldun mu fırsatını atıcaksın golü alıcaksın 3 puanı..
ikinci yarı itibariyle arda turan'ın mevcut milli takım için ne denli hayati bi adam olduğu resmen kanıtlanmıştır. ikinci yarı sadece 4-5 top verdik kendisine, zaten ayakta durmakta zorlanan ermeni defansını dağıttı. hele taç çizgisinin orda topu öyle bi çekti ki, ermeni oyuncuyla birlikte bendeniz de bakkala gittim efendim ekmek almaya.. çok ama çok yetenekli bi adam bu arda turan.. skibbe'ye sesleniyorum burdan; ''sakın sağ kanat oynatmaya devam etme. yoksa seneye sen de kalmazsın buralarda arda turan da.'' allah ayaklarına zeval vermesin..
semih bi hayli yalnız kaldı ilk yarıda.. mevlüt gol kaçırmakla meşgul olduğundan ona pek yardım edemedi.. mevlüt iyi topçu, çok da genç.. ama hacı ilkini atamadın anladık zemin boktan da ikinciyi nasıl kaçırdın kalenin ağzından? sen ki ligue 1 de top oynayan adamsın.. yapma etme gözün sevem.. at şu golleri..
genç semih ise gene en güzel ve artık günden güne yaptığı en kolay şeyi yaptı. gol atmak.. arka direğe süper hareketlendi ve yazdı golünü.. hani bi spiker klişesi var ya ''golü kokladı'' diye.. aynen onu yaptı, yazdı gene golünü.. mübalağa gelebilir belki ama bence semih şentürk artık arda turan gibi avrupa standartlarındaki bir diğer topçumuzdur.. allah onun da ayaklarına zeval vermesin, gollerin devamı gelsin inşallah dinimiz amin. *
neticesinde 2 gollü bi deplasman galibiyeti, yüksek moral, günden güne oturan bi milli takım elde ettik.. hepsinin emeğine sağlık..
ilk olarak şunu söylemeliyim, güzel maçtı* iki tarafta güzel mücadale etti.
gelecek için umut verdi. keşke şeref golümüzüde atsaydık. böylece iki halk arasındaki dostluk dahada pekişirdi.
maçı yayınlayan ermeni rejisine selam ve sevgilerimi gönderdiğim maçtır. ne poziyonları görebildik ne ilk golümüzü adam gibi izleyebildik.. ha unutmadan trt'ye de hörmetler burdan.. koydunuz eşşek gibi reklamı bi bok göremedik sizin yüzünüzden.. bi dahaki sefere hatırlatın benim pencereye taktığım sineklikleri vereyim.. o daha küçük!
En sevindiğim ise Avrupa basınının sözde ermeni soykırımına atıfda bulunarak: "Ermeniler soykırımın intikamını aldı" tarzında kışkırtıcı manşetlerine fırsat vermememiz oldu.
ermenistan takımını daha dişli bekleyip, kendileri hakkında hayal kırıklığına uğradığım maç olmuştur. türkiye'nin bu kadar kötü oynadığı bir karşılaşmada kendi sahalarında en azından bir beraberlik koparabilirlerdi. yalnız ön liberolarını beğendim*.
yıllar önce gürcülere puan kaptırarak başladığımız bir eleme, maltaya, moldovaya puan kaptırdığımız maçlar vs. göz önüne alındığında 2010 için olabilecek en iyi başlangıçtır.
mevlütte ısrar edilmediği, kazım ın banko oynadığı, nihat ve hamit in de sakatlıklarının düzelip tekrar kadroya girdiği bir dönemde türkiye bu gruptan 1. çıkacaktır. ispanya maçlarına göre de eğer 2. olursak da play-off lardan alnımızın akıyla çıkarız, diyorum.
hakkında fazla söylenebilecek bişey olmadığı maçtır. türkiye kendisinden kat kat zayıf raibini 2. yarıda bulduğu gollerle rahat geçmiştir.
fakat söylenmesi , dikkat edilmesi gereken bambaşka bir husus var, maç boyunca uçuşan poşetler. ne lan bu poşetler. fitil etti beni maç boyunca. 1-2 tane kaçar anlarız da bütün maç poşet sağanağı altında oynandı anasını satayım. büyü falan olmasın lan. korkuyorum sözlük...
uçan poşetler arasında berbat bir sahada oynanılmasındanmıdır bilinmez ben Türkiyeden 0-7 felan beklediğim maç. Bir de fazla siyasetin öne çıktığı maçdır. Abartmamak lazım sonuçta adam da hemen gitti geldi. Aynı zamanda anlamadığım 1993 yılında "kardeşlerimizi kırdı, şimdi siz onun elini sıkacaksınız" şeklinde bahs eden şimdi kendisi bizzat bir ermeninin elini sıkmaya gitmişdir. ilginç.
maçtan önce istikal marşımızın yuhalanmasını, ıslıklanmasını bekliyordum, ve de öyle oldu. hiç şaşırtmadılar beni.
bayraklar sahaya çıkarken de aynısını yaptılar.
yuhalamalar, ıslıklar.
spikerin her seferinde "topu karşılayan" söz öbeğini kullandığında ermenistan milli takımından defansif bir orta saha futbolcusu isminin aklımda şekillendiği karşılaşma.