uzun uzun bir futbol maçıyla alakalı yazmayalı bir hayli olmuştu.. e çizittirelim bir şeyler bakalım..
beşiktaş'ı ilk ve bir zamanlar deli gibi sevdiğim eski kız arkadaşımdan mütevellit inanılmaz severim bir fenerbahçeli olarak.. yani şampiyon olduğunda şu an askerde olan kankamla gittik şirinyer'deki forbes meydanına, tepindik deliler gibi -ki ben hasta fenerbahçeliyimdir..
efendim aslında beşiktaş bu maçı 6 aralık 2008 akşamı kaybetmedi; bu maçı ve belki de bu sezonu sezon başındaki kampta kaybetti.. 1-3 ankaraspor üstünlüğüyle biten maç ile alakalı değil yazacaklarım, dolayısıyla sıkıcı gelirse ''amaaan! siktir et be! okumayayım!'' der geçersin sözlükçü.. vallahi alınmam.. *
dönelim yeniden sezon başına.. nolduydu? iki kaptanı var beşiktaş futbol takımının.. ikisi de ibrahim.. ikisi de kaptan bu arkadaşların.. naptı bu arkadaşlar? kavgaya tutuştular.. tekrar yazmaktan imtina etmiyorum.. bu iki arkadaş da ''kaptan''.. noldu bu kavga neticesinde? bir zaman uzaklaştırıldılar takımdan.. dendi ki'' bir daha kadroya giremeyecekler, takımla ilişkileri kesilecek!'' lan dedik disiplin ayyuka çıkmaya başlamış beşiktaş'ta.. ne güzel.. anam, sonra bi baktık ki bu iki arkadaşımıza son derece göstermelik bir basın toplantısıyla özür dilettirildi, yaşasın beşiktaş, ölsün ibrahimler nidaları arasında özgüvenleri yerle yeksan ettirildi.. derken ertesi gün açıklama geldi: ''ibrahim'ler affedildi.''
o bilindik ''yahu takımdaki diğer çocuklar bu olaydan kötü etkilenmez mi hacı abi?'' edebiyatını geçiyorum sözlükçü.. zaten herkes konuştu.. bu olayın tesiri ne yönde oluştu? dışarıdan bakan biz rakip takım yandaşları için ''koskoca beşiktaş tüpçünün, göbekli zırtonun oyuncağı edildi, yazık be!'' şeklinde düşüncelere sevkedildik.. üzüldük kocaman beşiktaş'ın oyuncak edilmesine, kızdık o karaktersizlere..
iki haftadır hakem hatalarından, şanssızlıktan dem vurulmakta beşiktaş cephesinde.. ben de sormak istiyorum beşiktaş'ı hakikaten seven bir fenerbahçeli kardeşiniz olarak:'' be beşiktaşlı.. sen bu ülkede futbol gerçekten sahada oynanır mı zannediyodun?''
yani dışarda güçsüz kalırsan, daha kendi içindeki sorunlarını eline yüzüne bulaştırırsan, seba'ların, baba hakkı'ların idare ettiği klübü çapulcuların, delilerin, mafyaların, tüpçülerin eline bırakırsan elbette senin penaltın da verilmez, golün de sayılmaz.. mevzuu bu kadar basit benim nazarımda..
beşiktaş jimnastik klübü futbol branşı acizler ve gereksizlerin elinden bir an evvel kurtarılmalıdır..
sapına kadar da haklı olsan, kolunda kaptanlık bandı, üzerinde beşiktaş forması taşıyorsan, sahadaki 10 adamın sorumluluğu aitse sana; gidip rakip takımın oyuncusuna tokat atamazsın! atarsan değil beşiktaş futbol takımının kaptanı futbolcu bile olamazsın! olmamalısın!
kendimi feshediyorum deyip sonradan ''geri'' yapamazsın.. adam maç kazandı diye anasına avradına sövemezsin! tepki vermen, sevdalı olduğun takımından uzaklaştırman gereken adamlara iki üç kuruşluk rantlar için arka çıkamazsın! herkes gider sen kalırsın! unutma!
küfürle, hakaretle olmaz senin duruşun, olmamalı! duruş; taraftarın rakip takımın hocasına küfür etti diye deli gibi sevdiği takımından uzaklaşmayı göze almaktır.. duruş; beşiktaş'ı yaşamaktır, senden sonrakilere anlatmaktır, siyah beyaz ölüm yaşamdır, küfür edenleri ilah yapmak değil!
-şimdi kim kime kümeye diye bağıracak. meraklanmayın ben öyle şey yapmam.
-kafa göz girmekten bahseden arkadaşa da ''yukarıda taraftarınıza laf söyledim''.
ne beşiktaşlı futbolcuların ne de beşiktaş taraftarının tü pis kaka olduğunu göstermiştir bize. beşiktaşlı futbolcuların yaptıkları yanlıştır. ancak bunu beşiktaş'a mal edip de beşiktaş takımına ya da taraftarına hakaret etmek daha da yanlıştır. çünkü beşiktaş futbolcularının ve taraftarının yaptığını her takım futbolcusu ve taraftarı yapmış ya da yapıyordur. burda yanlışı yapan futbolcu veya taraftar değildir. onlar sinirlerine hakim olamayarak insansı bir şekilde sinirlerini boşaltmaya çalışmışlardır. bu insanlığın genelinde olan bir davranıştır.
vurgulanması ve hatta vurulması gereken hakemlerin yaptığıdır. tello'nun pozisyonunda, tello yardımcı hakemin gözü önünde rakip futbolcuya yumruğu indirmiş ve sinirini çıkarmıştır. ancak yan hakemin neye siniri vardır ya da ne düşünüyordur o an bilmiyorum ama yanlış yaptığı bir gerçektir. resmen ve resimen tello'ya göz yummuş, "vur kahpeye tellocum benim için de vur" demiş kadar olmuştur. bu hatanın maç sonucuna yansımamış olması ankaraspor için bir şanstır. ancak, her ne kadar "futbol bu olur böyle şeyler" desek de insanın gözü önünde olan bir şeye göz yumması, görmezden gelmesi ve bunu, maçın naklen izlendiğini bildiği halde yapması aklımıza çeşit çeşit soruların takılmasına neden olmuyor değil.
mustafa denizlinin basiretsizliğinin tescili maç. bu adam bana bir dergi esprisini hatırlatıyor.
espri şöyleydi:
basket maçında son dakikalar , a takımı 100 , b takımı 30.
mola oluyor ve b takımının koçu takımı etrafına toplamış şunları konuşuyor:
5 numara sen akşama kömürleri getir, 4 numara sen etleri hazırla, 2 numara yengeye söyle çatal bıçak ayarlasın, ben de mangalı getiririm.
üst sıradaki 7-8 takımın hepsinin çok ciddi hedefi var. en büyükler şampiyon olalım ya da en azından 2. olup şampiyonlar ligine gidelim diyor. kalanlar uefa peşinde. yani ilk 4 sıra için 2-3 değil kafadan 7 aday var.
gelelim beşiktaşa...gs hariç bu bahsi geçen takımların hepsiyle maç yapmışsın, ve henüz galibiyetin yok. sivas'ı, trabzon'u, bursa'yı yeneme. fenere, ankara'ya, kayseri'ye yenil.
arada tadımlık bir lig sonuncusu galibiyeti, kendi çapında bir eskişehir galibiyeti vs.
bu nasıl büyük takımlıktır, nasıl bir teknik drektörlüktür. bu takımları yenemeyeceksen hocam seni niye takımın başına koymuşlar. aynı takım kocaeliyi, eskişehiri, gençleri zaten malzemecinin taktikleriyle de yenerdi. takım 6.lığa kadar geriledi. olası bir ankaragücü beraberliği ve kuvvetle muhtemel bir gs yenilgisiyle bu takım bu seneyi kapar hocam. kaparla kastım şampiyonluk gider değil, ilk 4 bile, uefa bile hayal olur.
ankaraspor'a bak, sivasa bak canavar top oynuyor adamlar. senin " milyon dolarlık bebek" lerin rakibine tekme tokat peşinde.
beşiktaş senin benim değil bu ülkenin fb gibi, gs gibi en büyük değerlerinden biridir.
güzelim beşiktaşımızın içine itinayla sıçıyorsunuz, allah sizi bildiği gibi yapsın.