Kimsenin dini inancı umrumda değil herkes kendisinden sorumlu ama anayasasında bir kişiyi korumaya yönelik özel madde olan bir ülkede kimse özgürlükten bahsetmesin komik oluyor herif fransada dine hakaret ediyor adı özgürlük oluyor burada atatürke hakaret edersen suç oluyor.(1-5 yıl)
Başlarım öyle özgürlüğe.
kanunda "atatürk müslüman değildi" demeye engel bir madde mi var? zaten denmiyor mu? diyen ceza mı alıyor?
hayır, bu alçakların niyeti atamıza sövmektir. "tarihi gerçekler ortaya çıksın" gibi bir niyetleri filan yok. zaten ortaya çıkması icap eden, kanunun engel olduğu bir tarihi gerçek de yok. neyin ne olduğu ortada...
her zaman dediğim gibi, yobazın aldığı nefes bile yalandır. işte ne kadar yalancı oldukları bu kanunu takdim etme şekillerinde de görülebiliyor.
5816 gerçeği değil hakareti engelliyor. 80'ler de uydurulmuş mahkeme yazıları mı çıkmadı, rıza nur gibilerin anılarına mı sarılmadınız. Bir internet şakasını gerçek zannedip bu mustafa kemal değilyossi kohen mi demediniz?
Evet tek sorunumuz bu. Kalksa, ahlaksızlık, dolandırıcılık, sahtekarlık, üç kağıtçılık, yolsuzluk hep biter. işsizler iş bulur, ülke kalkınır. Herkes sevgili saygılı olur.
Yapay gündem yaratmaya, milleti oyalamaya devam edin. Belki gerçek sorunları unuturlar.
Merkezi sinir sistemini ağır şekilde tutan viral bir zoonoz (insanlara hayvanlardan geçen hastalık).
Bugün bile insanlarda ölüme sebep olmaktadır. Etkeni, Rhabdoviruslar grubundan RNA'lı Lyssavirus genusundan bir rhabdovirus'tur. Kuduz hayvanlarının salyasında bulunur ve genellikle ısırma suretiyle bulaşır. Tabii konakçısı olan yarasanın, yağ dokusu ve tükürük bezinde bulunur. Bütün memelilerde koruyucu tedbirler alınmazsa hemen daima öldürücüdür. Bugüne kadar belirtiler ortaya çıktıktan sonra kurtulan sadece altı vaka bildirilmiştir. Kurtulan hastanın bilinci kapatılmış ve 6 gün komada tutulmuştur. Tedavinin 10. gününde hasta gözlerini açmış, annesini tanımış, fakat konuşma ve yürüme gibi faaliyetleri bile yeniden öğrenmek zorunda kalmıştır.[1] Daha sonraki hastalara da aynı tedavi yöntemi uygulanmış, fakat başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Kuduz hastalığında ölüm özellikle solunum felci ile olur. Kuşlar veya böceklerde kuduz virüsüne rastlanmaz.
Kuduz, şarbon ve tavuk kolerası gibi hastalıklar için aşıyı bulup tatbik eden kişi Pasteur'dür. 1882 senesinde ise mikroskopla dahi görülemeyen kuduz virüsünü keşfetti. Daha sonra kuduz virüsü verilen tavşanın omuriliğinin kurutulmasından elde edilen maddeyi, kuduz aşısı olarak kullandı. Birçok aşı çeşidi vardır. Dünya Sağlık Örgütü'nün önerdiği bulaşma sonrası aşılama şemasına göre aşı 0., 3., 7., 14., ve 28. günlerde 5 doz olmak üzere uygulanmaktadır. Bulaşma öncesi aşılama uygulaması için ise D.S.Ö'nün tavsiye ettiği aşılama şemasına göre 0, 7, 28. günlerde toplam üç doz aşı uygulanması yeterlidir.
Hastalığın kuluçka süresi sekiz günden iki yıla kadar değişebilir. Ortalama kırk gündür. Bu devrede kuduz aşısı veya anti serumu yapılırsa hastalık belirti vermeden önlenebilir. Aşının gayesi vücutta çabuk ve yüksek seviyede antikor hasıl edip virüsün nötralize edilmesidir. Klinik belirtiler çıktıktan sonra aşıdan fayda beklenemez.
insanlara hastalığın bulaşmasında başlıca aracı olan köpekte ilk belirtiler, hayvan evcilse fark edilen huy değişmeleridir. Hayvan alışılmış hareketlerini yapmaz, garip davranışlar içine girer. Ot, tahta, kumaş vb. şeyleri yemeye çalışır, huysuz ve huzursuzdur, ışıktan uzak ve sessiz yerlere gider, çeşitli hayallere dalar ve çevresine saldırır, devamlı koşar, ağzından salyası akar ve dört-beş gün içinde felçler geçirerek ölür.
Bazı gerizekalıların anlamadığı şey şu; bu kanun aslında kamu güvenliğini koruyor. Biri çıkıp dilediği gibi sövse verilecek tepki ve yaşanacak infialin önüne geçiyor bir nevi.
Zaten kadük bir kanun fiilen uygulaması yok denecek kadar az...