--spoiler--
insanın amına koyan bi film. kader tesadüf muhabbetine çok şahane bir bakış açısı getiren, zooey deschanel'in konuşmaya başlamadan önce dudaklarını yaladığı ve unknown pleasures tişörtlerinin, the smiths-the beatles muhabbetlerinin gırla gittiği bir film olsa bile insanın ağzına sıçıyor. girip dağıtıyor yani. iç kanama sebebi. tom oğlana sarılıp ağla yiğidim, ağla koçum, ağla aslanım diye teselli etmek istedim, ah canım ya.
--spoiler--
film gerçekten şahane, dalgasına girip imdb'de çaktım bile 10 puanımı. bi kaç ay sonra görür değiştiririm ama 9dan aşağı inmem, pek tatlı pek sevimli bi film ablası. zooey de oynuyor abisi. fakat bir sorun gözlemledim, bir takım forumlarda bu filmi alıp eternal sunshine of the spotless mind'ın üstüne koymaya çalışmışlar. aradaki fark bence şudur, eternal sunshine bir klasiktir çünkü yeni bir şeyler yapmıştır, summer ise klasik tablonun en güzel renklere ve desenlere(?) bezenmişi, boyanmışıdır. eternal sunshine dan çerez diye bahseden yorumlara aldanmamalıyız bence. vizyondan kalkmadan kapın partnerinizi ya da filme gay işi demeyecek arkadaşlarınızı falan, gidin izleyin. çok güzel film. ama tabi insanın amına da koyuyor, evet.