50 50

entry33 galeri6
    26.
  1. ülkemizde “Şansa Bak” adıyla vizyona giren güzel bir film.

    filmden ilginç ayrıntılar için => http://sinemayazari.blogs...-talihim-fifti-fifti.html
    1 ...
  2. 27.
  3. 28.
  4. 10 üzerinden 8 lik bir film. söylendiği kadar komedi içerikli olmasa da dram izlemeyi sevmeyen beni bile çok etkilemiş bir filmdir.

    --spoiler--
    Arabanın direksiyonunu yumrukladığı ve bağırdığı sahne inanılmazdı. gerçekten sinir krizi geçirdi herhalde çekimlerde.

    --spoiler--
    0 ...
  5. 29.
  6. 2011 yılı sinema açısından her ne kadar kısır geçse de bu film o yıl için birkaç iyi filmin arasındadır.. Filmin iyi olmasının altında yatan birçok sebep var. En önemlisi basit, yalın ve izleyiciye net bir şekilde anlatılmış bir kurgu & senaryo döngüsü var. Zaten biyografik özelliği de bunu fazlasıyla yansıtmakta. Bir olayı ne kadar realist anlatırsanız o kadar da olumlu tepki alırsınız. Çünkü izlediğimiz şey birer gerçeklikten çıkıyor, herkesin yaşayabileceği ve etkilenebileceği üzücü bir olaydan.. Buradan bakıldığında da bu seyirci kitlesinin etkilenmemesi mümkün değil.

    Joseph Gordon Levitt'in çok önemli parmağı var tabii ki bu işte. Kutlamak gerekir. Sade bir konuyu, olumlu ve abartı bir oyunculukla yükseltiyor. Her ne kadar başrol olursa olsun o karaktere kendinizi kaptırırsanız o kadar haz alırsınız. Aslında film vermek istediği mesajı o kadar da uzakta bırakmamış. Bizler için giriş kısmında veriliyor.. Yayalar için dur işaretini gören Adam, hiçbir araç olmamasına rağmen bekliyor. Ancak yanından bir kişi buna önemsemeden yoluna devam ediyor. Asıl amaç şartlar uygunsa bile kurallara uymak mı? Yoksa bunlara önemsemeden herşey müsaitse yola devam etmek mi? işte bu iki mesaj çok önemli.. Her yönetmen en ufak bir detay bile olsa bir mesajı seyirciye görsel öğe olarak sunmak ister. Bu da içinde olduğumuz filme heyecan katar.. Tabii o an ki dikkate de paralel olarak bağlıdır.

    Sağlıklı bir insan her gördüğü bir olayı önemsemez. Çünkü artık hayat kişi için fazlasıyla klişedir. Nefes almak bir pırlanta kadar değerlidir. Ancak bunu kaybetme riski olmadan onun parıltısını da göremeyiz çoğu zaman. işte kanser teşhisinin konduğu o zaman kişi hayatında gördüğü ancak önemsemediği o klişeleri tane tane süzgeçten geçirir. Birşeyler için dur demelidir artık çünkü elinden kayıp gidecek bir pırlanta vardır. Artık önemli olan sizin düşünceleriniz, ilkeriniz ve ideallerinizdir. Stres, yoğun baskı hele ki kanserli bir bireye göre imkansızı başarmak gibidir artık. Ne bir hastalık ne de bir tümördür önemli olan. Asıl gerçek insanın 'gerçekte' göremediği şeyleri üzücü bir olay sonrasında söküp atmasıdır. Adam karakterinde de bu özellik fazlasıyla bastırılmış şekilde mevcut. Belki de onu önemsemeyen bir insanı göz ardı edip, onun için kendi canını verebilecek bir insana duyduğu özlemdi onu ayakta tutan. Filmin vermek istediği mesaj da çok önemli kesinlikle. Hiçbir şey için tam olarak üzülmemek ya da sevinmemek gerekir. Aslında hayatımız da ki herşey 50/50'dir.. Dün, bugünden daha gençtik ve birgün daha ellerimizden kayıp gitti. Onun kıymetini bilecek olan da kişinin ta kendisidir. iyi seyirler diler, kimsenin hayatını üç kuruşluk zırvalar için heba etmemesini rica ederim. En azından bu filmle birlikte bir umut doğuyor insanın içine.
    1 ...
  7. 30.
  8. uzun süredir beklettiğim, nihayet bugün yolculuk esnasında bilgisayarı açıp izlediğim film.

    içinde bulunduğum ruh halinden midir nedir bilmiyorum ama, ciddi biçimde etkilendim filmden. annemi özledim, sevgilimin kıymetini anladım, kankam aklıma geldi gülümsedim vs... düşünceli bir annenin, fedakar bir sevgilinin, iyi kötü her anında yanında olan bir dostun yerini dünyadaki hiçbir zenginlik alamaz.

    senaryo, kurgu, oyunculuklar falan ortalama olmasına rağmen film çok güzel. otobüste sesli gülmenize sebep olacak sahneler de var, gözlerinizi yaşartacak sahneler de var. izleyin.

    8/10.
    1 ...
  9. 31.
  10. insanın belasını siken bi film,hele hele bu konuyla alakalı bir geçmişiniz varsa dahada beter siken film.izlememek en iyisi
    1 ...
  11. 32.
  12. izlemeniz gereken az biraz komedi biraz dram bir film. joseph gordon-levitt acayip derecede heath ledger'e benziyor ya.
    anna kendrick'in sevimliliğinden bahsetmiyorum bile. seth rogen her zamanki gibi harika. manyak adam ya ahah. 7/10

    edit: unutmuşum, baba rolünü oynayan alzheimerdı sanırım. sonlara doğru ceketim ipek dokunsana falan dediğinde ameliyata girecek oğluyla yaşadığı diyalog falan kopardı. hele en sonda gitmeden önce korkup annesine sarılması aniden gözlerimi doldurdu. ama aniden yani hiç beklemediğiniz bir anda vuruveriyor o sahne. ah ulan anneler hep böyle ya. gerçekten cast seçimi başarılı oyuncular on numara.
    0 ...
  13. 33.
  14. insanın ci noktasını yakalayan evet ci noktası, g spot değil, harika bir film, hayatın içinden olması ve insana umut vermesiyle bir anda küçücük bir kız çocuğuna dönüşüveriyorsunuz.

    yıllardır en sevdiğim ve insana umut aşılıyor amına kodumunun şarkısı dediğim bir pearl jam parçası olan yellow ledbetter'ın kullanıldığı yer ise ayrı bir harika.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük