insanların yaşadığı ömürleri boyunca zaten yapageldiği eylemdir.
15 yaşındayken henüz lisede neredeyse her gün hatta hafta sonları bile beraber olduğumuz pek çok insanın şu anda yaşayıp yaşamadığını dahi bilmiyoruz en azından pek çok insanın haberdar olmadığı bir gerçektir.
keza 20 li yaşlardaki arkadaşlarla tesadüfen karşılaşılmadığı sürece sık sık bir araya gelen, görüşen, bişeyler paylaşan insan sayısı çok azdır.
kendi görüşüme göre olması gereken de budur.
insanların fikirler, hobileri değiştikçe ortak paydada bişeyler paylaştığı insanların değişmesi kadar normal bir şey yok diye düşünüyorum.
Böyle durumlarda duygusala bağlamamak gerekir. Kendine iyi gelmeyen ne varsa çıkar gitsin hayatından. Zira insanlar zamanla değişiyor ve zaman senin adına onları kötüleştiriyorsa hayatından çıkarmak kaçınılmaz olmalıdır.
normaldir. başlangıçta elbette acı verecek olandır, kolay değildir, yaşanmışlıklar, iyi kötü bir sürü anı vardır. ama bazen insanlar birbirlerinin canını sıkıp yollarını kapatır ve yolları kısa sürede ayrılır.
zor sanılır, fakat aksine zor değildir.
değmiyorsa çıkarıp atmak gerekir.
biz kendimizi şartlandırırız hep. "ne yapacağım, nasıl olacak, onsuzluğa alışabilecek miyim?" şeklinde binbir türlü soru dönerken kafamızda, şartlandırılmış düşünceler ve duygularla boğuşuruz.
oysa göründüğü gibi değildir.
bizi esir alan korkularımızla yüzleşince sandığımız kadar büyük yaralar almadan atlatırız.
hatta hiç yara bile almayız, eğer gerçekten istersek.
zaman her şeyin ilacıdır.
"bir şeyler bitmiş olabilir, ama başka şeyler bitenlerin toprağında filizlenir..."
gayet olası bir ihtimalin gerçeğe dönüşmesidir. asıl ilginç olan şey ise 5 yıllık arkadaşlığın ciddi bir sınır olarak düşünülmesidir. eşşeğin sikine benzeyen kaç başlık daha açılacak amk. kaç yaşındasınız la siz. hayattan çıkarmak ne yahu; bence böyle aksak yarım yamalak cümle kuran birsinin arkadaşlığından, hayatından, yaşam alanından falanından filaından çıkmak büyük bir şanstır. hayattan çıkarılan arkadaşın yeni hayatını kutlarız. hayattan çıkarmak ne la? hey hayat sen nelere kadirsin. hele dur bakalım yiğidim bi askere git hele bi çocuklupundan beri görüştüğün samimi arkadaşlarını zamanla yitir hadi sınır koyalım sınıra 20 diyelim. aga bu nedir ya bu nedir? 5 yıllıkmış.
-merhaba bana bi arkadaş verir misiniz?
+tabiyki efenim kaç yıllık olsun?
-ekonomik olanlardan 5 yıllık olsun.
+buyrun efeeem.
üniversitelerin araştırma hastaneleri oluyor ya bence eksi sözlükte bir araştırma sözlüğü olmalı ve buraları incelemeli. ciddi tıbbi vakalar var amk.
meğerse durum ne değişikmiş deyip için yana yana yapmak zorunda kalınabilen olaydır. 4 dosttan 1 tanesinin kalmaması gibi bir duruma sürükler insanı. artık dostum yerine koyulmak için çok daha uzun bir süreç gerektirir. *
insanları tam anlamıyla tanımak için ne 5 ne 10 bir ömür yetmiyor. çok sevdiğin, güvendiğin, dostum dedin insanın başka başka yönlerini gördüğünde, artık güvenemeyeceğini anladığında isterse 50 yıllık arkadaşın olsun silip atarsın en doğrusu budur. Güvenemedikten sonra, bir şeyler paylaşamadıktan sonra 5in 10un bi önemi kalmaz.
ne kadar yıldır birlikte olunduğunun pek önemi yoktur aslında. süreç ne olursa olsun, samimiyetsizlik artık batıyorsa göze ve tahammül kalmamışsa, rahatlıkla olmasa da yapılabilir pekala.
20 yıllık bir geçmişi sildim ben. birkaç adet mesajla. ne attığı kazıklar yaptırdı bunu bana, ne de arkamdan söylenen kelamlar. hepsine göğüs gerdim ve bittabi benim de hatalarımla besledim tükenmez sanılan dostluğu. 20 yıl yahu, kolay mı. saçları örülü hallerini anımsadım sonra. daha o zamanlar paylaşmazdı oyuncaklarını. aldırmazdım, o da öyleydi işte. farklılığı batmazdı gözüme. arkadaş gibi değil de kardeş gibi severdim ben onu. her daim şımarık ve kaprisliydi de bu bile bitirmezdi sevgimi. dedim ya, ne söylenen sözler ne de eylemler bitirdi bu geçmişi.
büyüdüm ben. öyle çok acı çektim ki, minik bir darbeyi kaldıramazdı artık ruhum. fark ettim ki arkadaşa yok sabrım. dost gerek bana. öyle günübirlik eğlencelerin müdavimi olmayacak bir dost. 20 yılın ne önemi vardı ki? ağzımdan çıkacak kelamların hesabını yapar olmuştum artık. ya sonra ne olur diye?
büyüdüm ben. ben büyüyünce, samimiyetsiz halleri küçülttü onun varlığını. sonra bir baktım, yok olmuş ve göremez olmuşum onu. bedeninin yanımda olmasının ne hikmeti vardı ki... he kolay mı oldu? hayır. bu başlıkta çeşitli cümlelerle iddia edildiği gibi kolay olmadı tabi. her şeyi öğrendim de, öğrenemedim herhangi bir insanı zihnimden silmeyi.