bir kreş öğretmeni olarak her halde en çok başıma gelen durumdur. hadi erkek öğrencilerimi anlıyorum da bir kız öğrencim geçenlerde "elif öğretmenim ben büyüyünce sizinle evlenebilir miyim" diye sorduğunda ne diyeceğimi şaşırmadım desem yalan olur.
5 yaşındaki çocuğun 7 yaşındaki kıza aşık olmasıdır.
ilk entry den anladığım kadarıyla bu anlatılmak istenmiş. 5 yaşındaki çocuğa burcundan dolayı kızıp öfkelenen, hatta küsen kız 7 yaşından büyük olamaz.
"Kızımı sana veriyim mi?" diyen annesine umutlu bir edayla bakmasına sebep olacak durumdur. işte bu küçük bir çocuğun ilk umududur... Ne yazık ki asla gerçekleşmeyecektir.
bu gün başıma gelen olaydır.
annem tutmuş kolumdan misafirliğe götürüyor beni.
neyse çok tatlı bir abla var ve çok yakışıklı bir çocuk var.
melün melün çocuğa bakıyorum ama çocuk bana hiç bakmıyor.
papatyalar götürüyorum ona, tabi kesin yay burcu biliyor kaşarı,
benden aldığı tüm papatyaları o orospu kılıklı ablaya götürüyor.
geliyor bir beni öpüyor,
gidiyor o kaşar ablaya yaslıyor.
tabi ben küstüm hal böleyken.
o da gitti o orospu ablaya yaranmak için annesiyle muhabbet kurmaya çalışıyor.
kaleyi içten fetih edecek aklı sıra ama gerizekalının tek bildiği yemek içmek ve sıçmak olduğundan gidiyor annesine -senin kız prtlıyor mu? diyor.
rezil oldu tabiki...
ama o orospunun onu memelerine yaslaması ve bizim yakışıklının suratının aldığı hal aklımdan çıkmıyor...
soner arıca'nın söylediği şarkının klibini ve yılmaz erdoğan'ın şiirini anıtmsatmıştır.
kente yalnızlık gelirdi sen uyuyunca
yüzümde mevsim değişirdi uyandığında
bilmezdin gizliden seni sevdiğimi
aşkın içimde solardı adın bahardı
eteğini koştururdun sokağımızda
sokak sus pus olur sana bakardı
bilmezdin gizliden izlediğimi
gözlerim gözlerinden korkardı
hatırlıyorum adın bahardı
sokakta bir bayramdı durakta bekleyişin
sanki sonsuz bir ayrılıktı okula gidişin
bilmezdin her sabah seni yolcu ettiğimi
yüreğim yol boyu ardından ağlardı
hatırlıyorum adın bahardı.
bugün benim de başıma gelen olaydır. evde beslediğim endoplazmik retikulumumu kaybettim. gasteye ilan vermek için çıktım evden.
caddede yürüyorum 'yusyumurcaklar' anaoklunun önünden geçerken '0.5 ucu olup da vermeyeniiiin' diye haykırıyordu bir çocuk. yanımda da 0.5 uç vardı, çocukcağıza vereyim dedim 'vermeyeniiiin' diye imalı konuştuğu için tabii. sonra bi baktım okulun bahçesinde herhalinden yay burcu olan küçük bi afacan, taş ocağı gibi olan öğretmeninin östaki borusuna papatya sokuyor. 'çocuğum naapıyorsun lan ibnenin evladı' deyiverdim. çocuk kafasını çevirdi bana doğru ne göreyim çocuk chuky imiş. nasıl şaşırdım anlatamam. 'asabi napıyon kardeşim' dedi 'iyi dedim kanka senden naber? akşam halısaha maçı var yazayım mı seni de' diye sordum 'yaz panpa kaçar mı? ben de şu osuruklu örtmene ötenazi uyguluyorum işim bitsin araşırız asabim' dedi. sonra uyandım kanter içinde :)
efendim herkes gibi bugün benimde başıma gelen olaydır. bahçesinde şeftali ağaçlarının olduğu bir evin önünden geçerken dayanamadım atladım bahçeye, şeftali ağacına çıkıp o güzelim sulu şeftalileri bi güzel afiyetle yiyorum. derken o sıra evin kızı ile misafirliğe gelmiş küçük çocuklar bahçeye çıktı.
Küçüklerin arasından bir tanesi bir kaç papatya toplayıp kıza verdi. dalların arasından yüzünü göremiyordum ama yay burcu olduğuna emindim. bu çocuk kova burcu olan evin kızına papatyaları uzattı. kız papatyaları alıp mutlu oldu. çocuğa bir sarılışı varki zaten full+full dekolte velet hani malum yay burcu ya, hatuna çaktırmadan bi dayadı bi dayadı. az kalsın ağaçtan düşüyordum.
sonrasında çocuk o kadar sürtüşmenin verdiği yorgunluktan mütevellit nefes nefese
-teyze senin bu kız arkadan veriyomu diye sordu.
ondan sora bi gülüşmeler, bi şakalaşmalar ellerinde piskevitler oynuyorlar. pardon burası yanlış oldu neyse. mutlu mesut takıldılar, içeri geçip devam ettiler. bende kaldığım yerden şeftali yemeye devam ettim.
bugün başıma gelen olaydır. eve misafirliğe gelen küçük çocuk, artık kızımın neyini sevdi bilmiyorum, onu çok sevmiş. sonra kızım bahçeye çıkarttı onu. baktım papatyalar veriyor, kur yapıyor. zaten çocuk yay burcu, koşuyor, atlıyor, zıplıyor. ama beni en çok güldüren aramızda geçen diyalogtu.
- teyze senin kızın pırt yapıyor mu?
- hem de nasıll. zırt bile yapıyor.
o anda soğudu çocukcağız. koşarak uzaklaştı.
bugün başıma gelen olaydır.yerde uzanıyordum, aniden birileri geldi bahçeye. biri beni tuttu, kopartıverdi. beni tutuşundan belliydi zaten yay burcu olduğu neyse. beni kızın birinin eline verdi. ve kızın annesine dönüp dedi ki:
bugün başıma gelen olaydır. funkymonarch isimli güzel bir kız çocuğu ama nasıl güzel nasıl güzel boğa burcu belli zaten dudaklardan filan geldi zorla bana papatya yedirmeye çalışıyor. dedim git, büyü, seviş adam ol.
bugün başıma gelen olaydır. bi tane ablalara misafirliğe gittik. nasıl yaramazım anlatamam. çıkardı beni bahçeye, zaten yay burcuyum, durmam aga. nasıl sevimliyim, dayadım papatyayı dayadım papatyayı. yiyecek gibi bakıyodu bana. döndüm annesine dedim ki;
çocukları çok seven genç kızların başına gelmesi muhtemel olaydır.bugün başıma gelen olaydır. eve misafirliğe gelen küçük çocuklardan en yaramazı artık neyimi sevdi bilmiyorum, beni çok sevmiş. bahçeye çıkarttım çocukları malum beyefendi çok yaramaz yay burcu zaten sözümü dinlemedi ben de ona küstüm. allahım ne sevimli şey öyle, geliyor bana papatyalar getiriyor. yerim onu yerim. ancak beni en çok güldüren şey anneme şu soruyu sorması oldu: